:::: MENU ::::
Posts tagged with: Ankara

İki Haptan Birini Yutmak Zorunda Değiliz

Kırk katır mı, kırk satır mı sorusundan sıkılmadınız mı? Yağmurdan kaçarken doluya tutulmaktan bıkmadınız mı? Birilerinin size sürekli ölümü gösterip, sıtmaya razı etmelerinden yorulmadınız mı? Ben çok sıkıldım.
Aman Ballhead olmasın da kim olursa olsun diye Yellowrose’a dört elle sarılanları hayretle izliyorum. Nasıl içiniz rahat ediyor, hafızanız tamamen mi silindi.
“E ne yapalım yani” diyene kadar adayları iyice inceleseniz, sorgulasanız, araştırsanız. “Kimdir bu, neden bu kadar hevesle talip olmuş bu işe” diye bir durup düşünseniz. İnşaat baronlarıyla el ele, kol kola yaşayan şehr-i eminlerden hala ne umuyorsunuz. Size nefes alabileceğiniz parklar yeşil alanlar, ruhunuzu zenginleştireceğiniz sanat merkezleri filan mı yapacaklarını sanıyorsunuz.
Hiç sordunuz mu semt pazarınız neden yok oldu? Havalı marketler iş yapsın diye, ulaşımı zor ücra köşelere tıkıştırılmış pazar yerlerinden memnun musunuz?
Peki ya yan sokağınızda, ağaçlıklar içindeki eski köşke ne oldu? Az ilerideki devasa boş alana Japon Bahçesi yapacağım diye sizden oy toplayıp, sonra orayı bir inşaat baronuna peşkeş çektiklerinde hesap sordunuz mu maaşını ödediklerinizden.
Bu ülkede, siyaseti futbol takımı tutar gibi destekleyenlerle geldiğimiz nokta ortada. Ya mavi hapı yutacaksın, ya kırmızıyı… MatrixBluePillRedPill
Haydi canım sen de, bir başka dünya mümkün, yeter ki azıcık araştıralım, inceleyelim ve sonra da göreve geldiklerinde denetleyelim.
Kim seçilirse seçilsin, bize hesap vermek zorunda. Varlıklarıyla bizlere lütufta bulunmuyor bu zatlar, onları oylarımızla bize hizmet vermeleri için seçiyoruz. Koca koca sahnelerden, otobüs tepelerinden büyüklük taslamalarına göz yummayalım artık. Politikacıların %98 inin hamasi duygularla bu göreve soyunmadıklarını anlamak gerek. Bu ünvan onlar için bir iş, hatta bir an önce politikacıların; futbol yıldızı ya da şampiyon tenisçi olmadıklarının da ayırdına varılmalı.
Bu seçimde oy vermeden önce; belediye meclisine kimler aday olmuş, daha önce neler yapmışlar, nasıl birileri bu insanlar diye araştırın. Mahallenize muhtar seçeceğiniz kişiyle tanışın, gözlerinin içine bakın.
Haydi azıcık çaba harcayın, bu seçimlerde iki haptan birini yutmak zorunda kalmayın.

Görsel kaynağı  http://goo.gl/BG9FI1


Seçimler bitti, ama her şey şimdi başlıyor.

Gökyüzü gri ve sıkıntılı tıpkı benim gibi. Dün akşamdan beri ruhum paramparça, içim daralıyor. Kendimi hasta gibi hissediyorum. Bildiğim bütün kişisel iyileştirme yöntemlerini denedim, hiç biri beni sakinleştirmeye yetmedi. “Sevin” dedi bir arkadaşım, “bak Kadıköy, Beşiktaş, İzmir kaybedilmedi” daha kötü hissettim kendimi. Atatürk’ün Kurtuluş savaşı’nı başlatmak için gittiği Samsun AKP’nin, başkentim Ankara AKP’nin, canım İstanbul’um AKP’nin, Mevlana’nın memleketi yine AKP’nin. Nasıl sevineyim. Onun alamadığı yerlerde MHP almış oyları, daha da vahimi DTP almış. Devletin bölünmez bütünlüğü umurunda olmayan, iliğini kemiğini sömürdüğü insanlara iş ve aş verebileceğini söylemek yerine “bağımsızlık” naraları atanların zaferiyle sonuçlanmış seçim. Bir çok beldede kafa kafaya tokuşarak selamlaşanlar halay çekip eğleniyor destekledikleri parti seçildiği için. Ben endişeleniyorum. MHP’nin bu kadar güçlenmesi hayra yorulacak bir durum değil. AKP güç kaybetti deniyor; sevinmeyin boş yere, oylarını MHP’ye emanet verdiler. Devlet Bahçeli’ye uzun ömür versin Allah, şimdilik onun liderliğinde ağır başlı davranılmaya çalışılıyor. Hem benim anılarım çok taze; bu MHP değil miydi RTE’nin güvenoyu almasını sağlayan. Yine aynı MHP değil miydi bir çok alınmaması gereken kararda el kaldırıp yolu açan. Nesine sevineyim, daha çok içim karardı. secim Dün geceden beri anlamsız yorumlar, alıkça konuşmalar dinleyip daha da gerilmemi engelleyen ntvmsnbc. com‘a teşekkür ederim. Seçim 2009 çok başarılı bir çalışmaydı, hazırlayanların ve kabul edip devreye sokanların hepsine teşekkürler. Gazete başlıkları, köşe yazarları, çok bilenler, bok yiyenler, yüzlerce gereksiz insan yerine sayısal bilgilerin aktığı bir ekrana bakmak biraz da olsa ruh sağlığımı korumamı sağlıyor. “Marshall Yardımı” ile ülke yönetiminde Amerika’yı söz sahibi yapan Menderes iktidarı ile başlayan yozlaşma sayesinde geldik bu günlere. Yolsuzluk, çalma, kaçakçılık, vurgunculuk, köşe dönücülük yükselen değerler olduysa hep onlar yüzünden. Köy Enstitüleri’nin kapatılması, Halk Eğitim Merkezleri’nin yok edilmesi ile hızlandırılan eğitimsizlik ve kültürel yozlaşmaya, planlı ekonomik güçlükler, krizler eklenerek Ulus Devlet olma azminden sadaka bekleyen ümmet olmaya dönüşüldü yıllar içerisinde. Başta Demirel olmak üzere bütün demokratlar bu işe hizmet etti. Gelen yakın çevresini zenginleştirip, halkı daha yoksullaştırdı. Halka hizmet “komünist” işi olarak adlandırılarak önü kesildi. Bana inanmayan genç arkadaşlar bir zahmet Beyazıt Kütüphanesi’ne giderek 1950-1995 arası bütün gazete arşivlerini inceleyebilirler. Böylece değişimi kendi gözleriyle görebilirler. Tabii görmek isterlerse, ne yazık ki çoğu at gözlüğü takmış, “apolitik” olmayı fasulye gibi nimetten sayan bir sürü iyi eğitimli genç, umursamaz bir tavırla günlerini geçirip duruyor. Aksine inanmam mümkün değil. Eğer öyle olsaydı bu sabah oy oranları bu durumda olmaz İ.Melih gibi biri hala başkentimde sırıtarak dolaşamazdı. Dileyen dilediğini düşünür saygım var. Saygı duymadığım ise; atasını, dedesini, vatanının ne zorluklarla kurtarıldığını unutup, huzur içinde parçalanmamızı izleyenler. Yıllar önce yaşlı ve nur yüzlü bir amca ateşli ateşli tartışan gençlere bakıp “düzen değişir ama, düzülen değişmeyecek ve o hep siz olacaksınız, bu kafada oldukça” demişti, seçim sonuçlarına bakınca hak verdim ona. Seçimler bitti, ama aslında her şey şimdi başlıyor. Genel seçimlerde daha güçlü olabilmek istiyorsak, daha bilinçli ve daha çok çalışarak hazırlanmalıyız. Şimdi bizlere düşen; daha uyanık, daha çok araştıran, gündemi takip eden, yolsuzluğa geçit vermeyen, yoksullukla mücadeleye destek veren bireyler olmak. Kendi adıma; neler yapacağımı araştırmaya başlıyorum. Üzerime ölü toprağı serpilmesine izin vermek istemiyorum. Bu vatan; bana şehit dedelerimin armağanı, Cumhuriyet’i Ata’m bana emanet etti. Bir kaç baldırı çıplağın yok etmeye çalışmasına da izin vermeye niyetim yok.