:::: MENU ::::
Posts tagged with: Arif Mardin

Hayalinde müzik, müziğinde hayalleri olan bir genç… Emir Cerman


Hayalindeki müzikle yola çıkan, müziğinde hayallerini canlandıran bir gencin hikayesi bu. Müzik tutkusunun peşini bırakmayan, aklına koyduğu; “Arif Mardin” olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Emir Cerman’ın hikayesi. 2008 yılı ocak başında Boston’da Berklee College of Music’te başladığı eğitimini bitiren ve 6 mayıs 2011 günü diploma töreninde göğsümü gururla dolduran bir evladın hikayesi.  
Henüz karnımdayken, dinlediğim müziklerle mutlu olduğunu hissettiğim, bebekken uykuya dalması için o zamanlar en güzel radyo istasyonu olan TRT3 ten klasik müzik dinlettiğim, büyüdükçe müziğe olan tutkusu artan, ama maddi olanaklarım yeterli olmadığı için bu konuda eğitim almasını sağlayamadığım kuzum, kendi kendine gitar ve klavyeyi çalmasını öğrendi. Sonra sevgili dost Sebla’nın babası rahmetli Erol Pekcan’ın davulunu odasının baş köşesine koyunca da müzik onun için farklı bir noktaya yerleşti. O günlere kadar rock müzikle haşır neşir olan oğlum, jazz dinleyip yeni tınılar keşfetmeye başlamıştı. Birlikte müzik yaptığı arkadaşlarıyla farklı bir müzik türünü keşfediyorlardı. Sonra besteler, denemeler, ufak konserler derken 2002 yılında AKM sahnesinde Erol Pekcan anma gecesinde çok sayıda ünlü sanatçıyla sahneye çıktı. Sanırım gerçek sahne tozunu ilk kez o akşam yuttu. 2003 yılında İstanbul Caz Festivali kapsamında grubuyla Genç Caz kapanış konserinde sahne aldılar. Çeşitli etkinliklerde konuk grup oldular, Roxy Müzik ödüllerinde finale bile kaldılar. Grubuyla beraber uzunca süre barlarda, tatil merkezlerinde kalabalık izleyici gruplarını eğlendirdiler. Besteler, düzenlemeler stüdyosunun ayrılmaz parçalarıydı. “Yüzyılın Lideri Atatürk” bestesi için sevgili dost Erhan Cerrahoğlu ve Demo Production desteğiyle yaptığı klip, kısa sürede dikkat çekti ve özel günlerde televizyonlarda yayınlanır oldu. İşte tam bu aralarda Berklee konusu gündeme gelmeye başladı. Müzik eğitiminin olmaması onu durdurmuyordu, ama kendine çizdiği yolda ilerlemesini zorlaştırabilirdi. İki yıl hayal kırıklığı ile sonuçlanan başvurular nedeniyle, hayaline ancak 2007 de kavuşabildi.
Dünyanın diğer ucunda, Kuala Lumpur’da sınava gitmek için Dubai havaalanında sabahlayıp, aktarma uçağını beklerken beni arayıp “Anne ben o sınavı kazanacağım biliyorum, sonra da o okula gideceğim, bunu da biliyorum, ilk işim hemen bu sınavı İstanbul’da da yapmaları için kiminle görüşmem, kimi ikna etmem gerekiyorsa etmek olacak ve başkalarının bu sıkıntıları çekmemesini sağlayacağım” diyen sesi kulaklarımda yankılanıyor. Yaptı da, 2009 yılı kasımında Berklee yetkilileri Istanbul’a geldi ve onlarca Türk öğrenciye dünyanın en keyifli okulunda öğrenim yapma şansı tanıdı. Şimdi her yıl, Türkiye’de hem seçme sınavı yapıyorlar, hem de sertifika programları uyguluyorlar.
Emir’in hayalinin gerçek olmasına yardımcı olan çok sayıda dosta da teşekkür etmek istiyorum buradan. Hepsinin tek tek adlarını yazamıyorum; hem Emir, hem de ben onlara hep minnettar kalacağız. Her başımız darlandığında yanımızda oldukları , bize kendimizi yalnız ve çaresiz hissettirmedikleri için hepsine tekrar tekrar teşekkürler.
Bir ebeveyn için en mutlu anlar; yetiştirdikleri evlatların başarılarına tanık oldukları anlardır. Bana bu mutluluğu oğlumun yanında olarak yaşama şansı sağlayan dostlarıma da ne kadar teşekkür etsem az. Diploma töreninden bir gece önce hem öğrencilerin, hem de ünlü sanatçıların sahne aldığı bir konser vardı. Konserin sonlarına doğru Emir; Rhythm Of The Universe projesinin detaylarının ve Berklee hakkındaki düşüncelerinin yer aldığı kısa bir konuşma yaptı. Binlerce kişinin yer aldığı o devasa salonda sahnenin iki yanında ve arkasında yer alan büyük perdelere görüntüsü yansıdığında, daha konuşmasına başlamadan ben gözyaşlarına boğulmuştum bile. Zaman ne çabuk geçivermişti ve sahneye çok yakışan, kendinden emin duruşlu bu genç adama ne çabuk dönüşmüştü benim sarı kafalı bebeğim. Sözlerini bitirdiğinde, salon alkıştan inlerken ben de boğazımdaki yumruları temizlemeye çalışıyordum.
Ertesi gün aynı salonda, yüzlerce öğrenci ile diplomasını alan ve kep fırlatan oğlum yine göğsümü gururla doldurmuştu. Ona hayallerini gerçekleştirmesi için en büyük fırsatı veren, yıllardır kendi evlatlarından ayrı tutmayıp inanan, destek olan manevi anne babası Canan ve Doğan Bolak da aynı duyguları paylaşıyorlardı. Onlara teşekkür etmeye, duygularımı anlatmaya kelimelerim yetmez, hep iyi günler görmelerini ve kendi evlatlarının da hep başarılarına tanık olmalarını diliyorum. Evladı olan bütün dostlarım da bu mutlu anları yaşarlar umarım.
Şimdi; Emirimin yolculuğunun en zorlu bölümü başladı. Kafasındaki iş planlarını gerçekleştirmek, hayallerine onu bir adım daha yaklaştıran projesini tamamlayıp, sponsor desteğiyle dünyanın çeşitli noktalarında sahne almasını sağlamak.
Hem oğluma, hem de manevi evladım kabul ettiğim bütün yetenekli arkadaşlarına başarılar diliyorum.
Yolunuz ve bahtınız açık olsun evlatlarım.

Edit:Başlık cümlesi sevgili Hakan Tükkuşu‘nun Emir için hazırladığı bir yazıdan alıntıdır, kredi belirtmeyi atlamışım özür dilerim.