:::: MENU ::::
Posts tagged with: Benjamin Button

Benjamin Button’ın tuhaf hikayesi

Warner Bros’un davetlisi  olarak olağanüstü keyifli bir film izledim. “Benjamin Button’ın tuhaf hikayesi” Bu filmin fragmanlarını izlediğim zaman konusundan çok etkilenmiştim. Filmi yurt dışında izleyen oğlum da ballandıra ballandıra anlatınca, içimi bir heyecan sarmıştı. Sevgili Duygu Kutlu’dan davet mesajı gelince çocuklar gibi zıp zıp zıpladığımı itiraf edebilirim. Filmle ilgili pek çok şey yazılacak mutlaka. İzlerken keyif alabilmeniz için, sadece oyuncuların muhteşem performanslarından, yönetmenden ve usta yazar F.Scott Fitzgerald‘dan bahsetmek istiyorum. Bu film, şimdiden birkaç dalda ödüle aday; en iyi erkek oyuncu dalında Sean Penn ile başa çıkabilir mi tartışılır ama, Brad Pitt olağanüstü bir oyun çıkarmış. Cate Blanchett için nefes kesiciydi demem yeterli olmayacak ama sanki bir şeyler anlatıversem filmin büyüsünü bozacakmışım gibi geliyor. En iyi yardımcı kadın oyuncu olarak Quennie rolünde Taraji P. Henson kesinlikle benim adayım. Bir insan bu kadar mı rolüyle bütünleşir, rahat ve akıcı oynar. Filmde dizilerden ve diğer filmlerden hemen hatırlayacağınız birçok ünlü oyuncu size resmi geçit yapıyor sanki. Saatçi Gateau rolünde Elias Koteas (Ninja Kaplumbağalar’ı, oğlum Emir yüzünden defalarca izlemekten, sanırım onu en çok bu rolle hatırlıyorum) Tizzy rolünde 4400 adlı diziden hatırlayacağınız Mahershalalhashbaz Ali, Cate Blanchett’in kızını oynayan Julia Ormond (Son Şövalye’de Richard Gere’in prensesi ) , Brad Pitt’in Rusya’da aşık olduğu Elizabeth Abbott rolünde; soğuk ingiliz kadın rollerinin vazgeçilmezi Tilda Swinton ve filme en bunaltıcı anlarda bir meltem esintisi veren, 7 kez yıldırım çarpan adam Mr Daws rolünde Ted Manson(Sweet home Alabama ve Runaway Jury filmlerinden). Yönetmen David Fincher; benim kalbimi, The Game ile feth etmişti. Daha sonra Fight Club ve Panic Room’la da sarsarak hayran etmeye devam etti. Bu filmle ise ona saygı duyuyorum. Böyle uzun süren ve olay örgüsü karışmadan sizi sonuna kadar istim üstünde tutan bir film çekmiş olması muhteşem. Tabii F.Scott Fitzgerald’ın dehasından söz etmeden geçemeyeceğim. Eğer onun bu harika kısa öyküsü olmasaydı sanırım bu film bu denli keyifli olmazdı. Fazla uzatmadan ekleyeyim, bu film gösterime girdiğinde kaçırmayın. Süresi gözünüzü korkutmasın, ilk yarının nasıl geçtiğini anlamayacaksınız bile.