:::: MENU ::::
Posts tagged with: David McKay

“Yedi Tepe’den Yedi Kıta’ya Ritm Tutturacak Genç Adam”ı Tanıyınız

Okuyacağınız satırları benden önce davranıp yazan canım dostuma teşekkür ediyorum.
Konuk yazar : Didem Özbahçeci Sönmez

Sezen Aksu ve Emir Cerman

Bugün bir Can Dündar yazısı yazmak istedim 🙂

Tarih 3 Aralık 2009, yer İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı. Sahnede dev kadın Sezen Aksu, 4 tane pırıl pırıl genç müzisyene eşlik ediyor. Yıllardır onun gönüllerimize, kulaklarımıza kazınmış parçalarından bazılarını bu 4 genç senfonik olarak yeniden düzenlemiş ve onları çoşkuyla seslendiriyor.

Bu gecenin mimarı, bütün bu sahnedekileri bir araya getiren o dörtlüden biri var ki Emir Çerman. Bu ismi bir yere kaydedin ve günü gediğinde “ben onun ilk konserini dinlemiştim” demenin gururunu yaşayın. Kendi çıktığı müzik yolculuğunda, okuduğu dünyanın en önemli müzik okulunu Berklee College’ı ülkesine seçmelere getirmeye ikna eden, her aşamasında titizlikle çalışan ve yer alan müzisyenliğinin yanı sıra iyi de bir organizatör olan bu genç adamın takipçisi olun. 25 yaşında kendine ektikleriyle yetinmeyip, ülkesine de katkıda bulunmak için çabalayan Berklee College of Music’ın 2. kuşak Arif Mardin’i olmaya aday Emir Çerman, ilerde yapacaklarının ilk sinyalini dün akşam“Yedi Tepe’den Yedi Kıta’ya ıstanbul’un Ritmi” konserinde ilk büyük organizasyonuyla ortaya koydu.

İşte dün akşamı o salonda olmayanlar için özetleyebilecek tarihe düşülmüş bir not.

 

Dün akşam o salonda olup, yüreklerimize düşen notları da eklemek isterim……
Emir’ciğim yıllar önce yapmak istediklerini anlatırken, Sezen Aksu ile çalmak, aynı sahnede olmak paylaştığın hayallerinden biriydi. Dün akşam gösterdin ki; bunun için yıllarca beklemen gerekmedi, hatta hayali gerçeğe dönüştürmenin örneğini yaşattın kendine ve hepimize. Buradaki ilk konserinde Sezen Aksu ile aynı sahnede …”Gülümse” parçasını karşılıklı yorumlayışınıza gözyaşları ile tanıklık ettik. Bestelerini dinlerken coştuk hep birlikte.

Bu yılın başında Sezen Aksu’nun bir açık hava konserine gittmiştik, ön sırada Çağan Irmak oturuyordu. Her parça bitişince yerinden fırlıyor, ellerini parçalarcasına alkışlıyor ve çığlık çığlığa BRAVO diye bağırıyordu. Dün akşam kendimi sürekli Çağan Irmak gibi hissettim. Ben bunlara bir de japon çizgi filimlerindeki gibi gözyaşını ekledim.

Annenin tanımadığımız tüm arkadaş ve dostlarıyla çıkışta tanışırken, hayatımda ilk kez gördüğüm insanlara sarılma ihtiyacı duydum. Hepimizin gözleri yaşlı, birbirimizle paylaştığımız tek duygu; bize yaşattığın inanılmaz gurur ve mutluluktu.
Sana hep “yolun açık, şansın bol olsun” diye temennide bulundum. Yolunu; kendi ellerinle açık hale getirdiğine şahitlik ettik. Geriye yalnızca, onlarca kez ŞANSIN BOL OLSUN, ŞANSIN BOL OLSUN demek istiyorum.

Bize böylesine çoskulu duygular yaşattığın, gururun, mutluluğun ve hazzın ne demek olduğunu hissettirdiğin için yürekten teşekkürler ve sevgiler “SANATÇI”  🙂

Yolun hep çok açık, şansın bol olsun….
Sonsuz sevgilerimle
Didem Özbahçeci Sönmez