:::: MENU ::::
Posts tagged with: Şiir

Sevginin endazesi olmaz, yüreğinizin büyüklüğüdür onun ölçüsü.

Vitrinlerin kırmızı kalpler ve balonlarla donatıldığı günlerdeyize yine. “Sevgililer Günü” alışveriş çılgınlığı dönemindeyiz. Sevginin metalaştırıldığı durumlardan hoşlanmam, çocukken de garip gelirdi. Sorarlar ya çocuklara “ne kadar seviyorsun beni, göster bakalım”, garibancık da kollarını omuzlarının elverdiğince iki yana açarak cevap vermeye çalışır “işte bu kadar” diyerek.
Sevginin endazesi olmaz, yüreğinizin büyüklüğüdür onun ölçüsü. Öyle zamanlar olur ki, sevginizi taşıyamayacak gibi olur yüreğiniz, o kadar yoğundur duygularınız. Bunları kelimelerle ifade etmekte bile zorlanırken, cisimlerle ifade etmeye çabalamak, olsa olsa ticarete yardımcı olur, sizin hislerinizi anlatmanıza değil. Karşınızdakinin beklentilerini karşılayacak bir hediye bulacağım diye çırpınmak yerine, duygularınızı kağıda dökmeyi deneyin, bütün açık yürekliliğinizle ama. Zor mu geldi hislerinizi anlatıvermek, bütün saflığı ve yoğunluğuyla sevginizi dile getirivermek… Tamam o zaman, siz de diğer milyonlarca insan gibi kolaya kaçıp, bir kırmızı gül alıverin. Ya da sarılın sevdiklerinize, sıkıca, gözlerinin tam içine bakın, ona iyi ve kötü günde yanında olacağınızı hissettirin, sevdiğinizin gözbebeklerinde kendinizi gördüğünüzde, bilin ki en güzel hediyeyi veriyorsunuz ve alıyorsunuz.
Birazdan, önce türkçesini sonra orijinal dilinde olanını okuyacağınız bu güzel satırlar, Oriah © Mountain Dreaming’e ait. Bu satırları yürekten söyleyebilecek ve uygulayabilecek insan sayısı arttığında, dünya gerçekten yaşanacak bir yer olacak.
Aşkla kalın, hayata ve onun tüm ifadelerine aşkla…

Davet
Geçinmek için ne yaptığın beni ilgilendirmiyor
Neyi özlediğini,
Kalbinin arzuladığı şeye kavuşmanın hayalini kurmaya cesaret edip edemediğini bilmek istiyorum
Kaç yaşında olduğun beni ilgilendirmiyor
Aşk için, hayallerin için, yaşıyor olma serüveni için
Bir aptal gibi görünme riskini göze alıp almayacağını bilmek istiyorum
Ay’ ının etrafında hangi gezegenlerin döndüğü beni ilgilendirmiyor
Kederinin merkezine dokunup dokunmadığını, hayatın ihanetlerince açılıp açılmadığın, daha fazla acı korkusundan kapanıp kapanmadığını bilmek istiyorum
Saklamaya, azaltmaya ya da düzeltmeye çalışmadan benim ya da kendi acınla oturup oturamayacağını bilmek stiyorum
Benim ya da kendi neşenle olup olamayacağını, insan olmanın sınırlılığını hatırlamadan, bizi dikkatli ve gerçekçi olmamız için uyarmadan çılgınca dans edip coşkunun seni parmak uçlarına kadar doldurmasına izin verip vermeyeceğini bilmek istiyorum
Bana anlattığın hikayenin doğru olup olmaması beni ilgilendirmiyor
Kendi kendine dürüst olmak için bir başkasını hayal kırıklığına uğratıp uğratamayacağını; ihanetin suçlamasına dayanıp, kendi ruhuna ihanet edip etmeyeceğini bilmek istiyorum
Güvenebilir ve güvenilebilir olup olamayacağını bilmek istiyorum
Her gün sevimli olmasa da güzelliği görüp göremeyeceğini bilmek istiyorum
Benim ve kendi hatalarınla yaşayıp yaşayamayacağını;
Bir gölün kenarında durup gümüş Ay’a “Evet!” diye bağırıp bağırmayacağını bilmek istiyorum
Nerede yaşadığın ya da ne kadar paran olduğun beni ilgilendirmiyor
Keder ve umutsuzlukla geçen bir gecenin ardından, yorgun, bitap da olsan, çocuklar için yapılması gerekenleri yapıp yapmayacağını bilmek istiyorum
Kim olduğun, buraya nasıl geldiğin beni ilgilendirmiyor
Çekinmeden benimle ateşin ortasında durup durmayacağını bilmek istiyorum
Nerede, kiminle, ne okuduğun beni ilgilendirmiyor
Diğer her şey bittiğinde seni ayakta tutan şeyin ne olduğunu bilmek istiyorum
Kendinle yalnız kalıp kalamadığını, ve o boş anlarda sana arkadaşlık eden kendini gerçekten sevip sevmediğini bilmek istiyorum..
Oriah © Mountain Dreaming

The Invitation
It doesn’t interest me
what you do for a living.
I want to know
what you ache for
and if you dare to dream
of meeting your heart’s longing.
It doesn’t interest me
how old you are.
I want to know
if you will risk
looking like a fool
for love
for your dream
for the adventure of being alive.
It doesn’t interest me
what planets are
squaring your moon…
I want to know
if you have touched
the centre of your own sorrow
if you have been opened
by life’s betrayals
or have become shrivelled and closed
from fear of further pain.
I want to know
if you can sit with pain
mine or your own
without moving to hide it
or fade it
or fix it.
I want to know
if you can be with joy
mine or your own
if you can dance with wildness
and let the ecstasy fill you
to the tips of your fingers and toes
without cautioning us
to be careful
to be realistic
to remember the limitations
of being human.
It doesn’t interest me
if the story you are telling me
is true.
I want to know if you can
disappoint another
to be true to yourself.
If you can bear
the accusation of betrayal
and not betray your own soul.
If you can be faithless
and therefore trustworthy.
I want to know if you can see Beauty
even when it is not pretty
every day.
And if you can source your own life
from its presence.
I want to know
if you can live with failure
yours and mine
and still stand at the edge of the lake
and shout to the silver of the full moon,
“Yes.”
It doesn’t interest me
to know where you live
or how much money you have.
I want to know if you can get up
after the night of grief and despair
weary and bruised to the bone
and do what needs to be done
to feed the children.
It doesn’t interest me
who you know
or how you came to be here.
I want to know if you will stand
in the centre of the fire
with me
and not shrink back.
It doesn’t interest me
where or what or with whom
you have studied.
I want to know
what sustains you
from the inside
when all else falls away.
I want to know
if you can be alone
with yourself
and if you truly like
the company you keep
in the empty moments.
By Oriah © Mountain Dreaming,

Yazıda kullandığım fotografı Ağustos 2023 te Burhaniye Artur’da, can dost Cemile Kaçar’ın balkonundan çekmiştim.

2011 yılında yazdığım yazının yeniden düzenlemesidir.


Vatan Haini

Nazım’ın dizeleri asla güncelliğini yitirmiyor; yaşananlara bakınca, verilen demeçleri okuyunca koca çınara bir kez daha hak verdim.

“Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson’un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
“Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

Nazım Hikmet Ran


If – Eğer …

 

Eğer
Çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
sen aklı başında kalabilirsen eğer
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem kendine güvenebilirsen eğer
bekleyebilirsen usanmadan
yalanla karşılık vermezsen yalana
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana

düşlere kapılmadan düş kurabilir
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
ikisine de vermeyebilirsen değer
söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz
kandırabilir diye safları dert edinmezsen
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
koyulabilirsen işe yeniden

döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı-turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu
yüreğine sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da
herkesin bırakıp gittiği noktada
sen dayanabilirsen tek

herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
dost da düşman da incitemezse seni
ne küçümser ne de büyültürsen çevreni
her saatin her dakkasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyiyle dünya önüne serilir
üstelik oğlum adam oldun demektir

Rudyard Kipling (1865-1936)
Çeviri: Bülent Ecevit

Ingilizcesi

IF
If you can keep your head when all about you
Are losing theirs and blaming it on you;
If you can trust yourself when all men doubt you,
But make allowance for their doubting too;
If you can wait and not be tired by waiting,
Or, being lied about, don’t deal in lies,
Or, being hated, don’t give way to hating,
And yet don’t look too good, nor talk too wise;

If you can dream – and not make dreams your master;
If you can think – and not make thoughts your aim;
If you can meet with triumph and disaster
And treat those two imposters just the same;
If you can bear to hear the truth you’ve spoken
Twisted by knaves to make a trap for fools,
Or watch the things you gave your life to broken,
And stoop and build ’em up with wornout tools;

If you can make one heap of all your winnings
And risk it on one turn of pitch-and-toss,
And lose, and start again at your beginnings
And never breath a word about your loss;
If you can force your heart and nerve and sinew
To serve your turn long after they are gone,
And so hold on when there is nothing in you
Except the Will which says to them: “Hold on”;

If you can talk with crowds and keep your virtue,
Or walk with kings – nor lose the common touch;
If neither foes nor loving friends can hurt you;
If all men count with you, but none too much;
If you can fill the unforgiving minute
With sixty seconds’ worth of distance run –
Yours is the Earth and everything that’s in it,
And – which is more – you’ll be a Man my son!

Rudyard Kipling

Aşağıda linkini verdiğim videoyu Facebook sayfasında paylaşıp; Haluk Kurtoğlu’nun sesinden dinleyerek, Bülent Ecevit’in harika çevirisiyle bu enfes şiiri yeniden hatırlamamı sağlayan değerli dost Meral Bensason ‘a teşekkür ederim.

Görsel kaynağı: https://www.worthpoint.com/worthopedia/rudyard-kipling-small-poem-book-1617218089


Dönmek…


Murathan Mungan’ın müthiş dizeleri, Derya Köroğlu’nun enfes müziği ve Hümeyra’nın huzur veren yorumuyla zamansız şarkılardan biridir bana göre. Uzun yıllar önce Yeni Türkü’den ilk dinlediğimde vurulmuştum bu parçaya, nedense Hümeyra’nın yorumu beni daha mutlu ediyor. Söz Vermiş Şarkılar albümünde kötü bir düzenleme ve yorum yoktur, vaktiniz olduğunda her birini sakince dinleyin.
Sevgiyle ve muhabbetle…

Dönmek, mümkün mü artık dönmek
Onca yollardan sonra
Yeniden yollara düşmek
Neresi sıla bize, neresi gurbet
Al bizi koynuna ipek yolları
Üstümüzden geçiyor gökkuşağı
Sevdalı bulutlar uçan halılar
Uzak değil dünyanın kapıları
Neresi sıla bize, neresi gurbet
Yollar bize memleket
Gitmek, mümkün mü artık gitmek
Onca yollardan sonra
Yeniden yollara düşmek
Neresi sıla bize, neresi gurbet
Rakılı akşamlar, gün batımları
Çocuk gibi ağlar yaz sarhoşları
Olmamış yaşamlar, eksik yarınlar
Hatırlatır herşey eski aşkları
Neresi sıla bize, neresi gurbet
Yollar bize memleket

Müzik: Derya Köroğlu
Düzenleme: Gürol Ağırbaş
Stüdyo: Ada
Kayıt,MiksTeknisyeni: Cem Büyükuzun
Kayıt Müzisyenleri: Erdem Sökmen (Akustik Gitar), Gürol Ağırbaş (Bas Gitar)


Gökyüzü senindir, Gökyüzü herkesindir…

Bir gün çok bunalırsan
Denizin dibinde
Yosunlara takılmış gibi
Soluksuz
Sakın unutma gökyüzüne bakmayı
Gökyüzü senindir
Gökyüzü herkesindir.

Zülfü Livaneli

Yazıda kullandığım görseli 2017 haziranında Alexandria VA sahilinde, pek keyifli bir gezide çekmiştim.


Denge… Turgut Uyar

Turgut Uyar

Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Tanrınız büyük âmenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Bütün ağaçlarla uyumuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama ağaçlar şöyleymiş
Ama sokaklar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yangelmişim dizboyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle döğüşemem
Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım

Sizin morunuz mor inandım
Ben tam dünyaya göre
Ben tam kendime göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Turgut Uyar / 4 Ağustos 1927 – 22 Ağustos 1987

Görsel kaynağı  http://www.izdiham.com/uploads/yazi/5jeLuNHr6M.jpg


Asaf’ın Yeri

Asaf

Şiirlerini okumaktan, yetmişlerin sonlarında Bebek’te gündüzleri kafe akşamları bar olan yerinde vakit geçirmekten büyük keyif aldığım Özdemir Asaf’ın ölüm yıldönümüymüş. Başka bir yere benzemezdi Asaf’ın Yeri; edebiyat, müzik, resimle iç içeydim, çok doğaldı herşey orada, sanki aile fertlerinden birinin oturma odasındaymış gibi hissederdim. Duvarlarında tablolar, fotograflar, şiirler vardı bu yerin. Masalarında dizeler, mesajlar kazılıydı. Raflara dizilmiş kitaplar, plaklar ve gramafonu da hatırlıyorum. Şimdilerde butik, daha önce de baklavacı olan bu yer keşke korunabilseydi.

2005 yılında epostayla sevdiğim bir şiirini paylaştığım değerli dostum Rengin Serdaroğlu; o yıllarda okul çıkışında uğramayı sevdiğini ve aşağıda okuyacağınız meşhur dizeleri Asaf’ın kafenin masalarından birinin üzerine sandalye koyup tepeye yazıverdiği günü anlatmıştı, bana da ustaya neden hayran olduğumu bir kez daha hatırlatmıştı.

Her gülüş bir yanaşımdır, bir öbür kişiye…
Döndürür birden, iki kişiyi bir kişiye..
Anılarından kale yapıp sığınsa bile,
yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye..

 


Aldanma Cahilin Kuru Lafına

Aşık VeyselAşık geleneğinin son büyük temsilcisi Aşık Veysel ‘i 41 inci ölüm yıldönümünde saygıyla selamlıyorum. Yıllarca Anadolu’da dolaşıp Köy Enstitüleri’nde saz hocalığı yapan Aşık Veysel’in, ustalıkla kullandığı yalın Türkçesiyle yazdığı şiirlerinde; yaşama sevinciyle hüzün ve iyimserlikle umutsuzluk iç içe yer alır.

Aldanma cahilin kuru lafına
Kültürsüz insanın külü yalandır
Hükmetse dünyanın her tarafına
Arzusu hedefi yolu yalandır

Kar suyundan süzen çeşme göl olmaz
Gül dikende biter diken gül olmaz
Diz diz eden her sineğin bal’olmaz
Peteksiz arının balı yalandır

İnsan bir deryadır ilimle mahir
İlimsiz insanın şöhreti zahir
Cahilden iyilik beklenmez ahir
İşleği ameli hali yalandır

Cahil okur amma alim olamaz
Kamillik ilmini herkes bilemez
Veysel bu sözlerin halka yaramaz
Sonra sana derler deli yalandır

Aşık Veysel Şatıroğlu