:::: MENU ::::
Posts tagged with: Yılbaşı

Yeni Umutlarla Yeni Yıla Merhaba

Istanbul   Galata Tower
2014 yılı;
Onurumuzla, sahip olduklarımıza şükrederek, anlamsız hırslardan arınarak, bebekler gibi kibirsizce, her sabah daha yenilenerek, barış içinde “bir orman gibi hür ve kardeşcesine” yaşayacağımız; ruhlarımızın hep genç kalacağı, daha bereketli, daha huzurlu ve çok daha güzel bir yıl olsun.

Bu maddeler de hep aklınızın bir köşesinde bulunsun.
-Kendinizi sevin, önemseyin.
-Yeri geldiğinde egoist olmayı deneyin, kendinize daha çok vakit ayırın.
-Halinizden şikayet etmeyi aklınızdan bile geçirmeyin.
-Cahiller ve aptallarla tartışmayın, nefesinizi boşa tüketmeyin.
-Çok kızgın ve sinirli olduğunuz zamanlarda bile gülümsemeye çalışın. Hayata gülümsemek, bütün dertlerin en güzel ilacı.

Sevgi ve ışıkla kalın…


Yeni bir yıl 2012


Neşeli bir yazıyla yeni yılınızı kutlamak istiyordum. Sabah saatleri güneşli pırıl pırıl olan gökyüzünün griye dönüşüp yağmur olup düşmesi gibi, benim de ruh halim kırık dökük oluverdi. Hissettiğim o coşku ve heyecan yerini huysuzluğa bırakıverdi. Bir yaş daha yaşlanacağım için mi seviniyordum, saçma dedim ve doğum günümden bir gece önce yazıp, ertesi sabah annemin ölümüyle unutuverdiğim ama daha sonra paylaştığım bir yazıyı yeniden eklemeye karar verdim. Ruh halim tam da budur.
2012 hepimiz için barış içinde, kardeşçe yaşayacağımız; daha bereketli, daha huzurlu ve daha eğlenceli bir yıl olsun.
Sevgi ve ışıkla kalın…

(Görselin konuyla ilgisi yok kendimi iyi hissettiğim günlerden birinde çekmiştim, ekleyiverdim.)

Yaşlanmak…

Yaşlanmak sadece aynada gördüğünüz yabancıdan hoşlanmamak değildir.

Yaşlanmak; sizi arayıp soranların sayısının hızla azalması demektir. Sizi aradıklarında bilirsiniz ki, soracakları bir konu veya dinlemenizi istedikleri bir sorunları vardır.

Birlikte eğlenilecek yerlere çağrılma miktarınız sıfıra yaklaşmışsa, yaşlandığınıza inanabilirsiniz.

Gündemi takip etmeniz, çokça konuda onlardan daha yeni bilgiye sahip olmanız da hayatınızı kolaylaştırmaz, hatta size düşman bile olabilirler.

Nasihat etmek istediğinizde çoğu zaman ukalalık olarak algılarlar, sizin daha önce bu konuda canınızın yandığını ve onların canı yanmasın diye uyardığınızı akıllarına bile getirmezler.

Gençliğin nasıl olduğunu hatırlamadığınızı düşünürler, ama bilmezler ki aslında yaşlanan sadece bedenlerdir, ruhlar kendini hep genç hisseder.

Yaşlanınca; gittiğiniz bir mekanda sevdiğiniz bir melodi çalarken, içinizde bir yerlerde, çılgınlar gibi dans etmek isteyen genç ruhunuzu hızla engellemezseniz, uzaylı görmüş köylü vatandaş bakışlarına maruz kalırsınız. Boynunuzu büküp yerinizde oturun, ayağınızla tempo tutmakla yetinin.

Öyle canınızın her istediğini giymeniz, fazla aksesuar kullanmanız da uygun değildir. Saçınızı atkuyruğu yapmanız, arkanızdan kikirdeşmelere neden olabilir.

Tatil yörelerinin sakin olanlarında konaklamanız beklenir sizden, eskaza gündemdeki adreslerden birine yolunuz düşmüşse, neredeyse iğrenir bakışlarla karşılaşırsınız “ne işi var bunun burada” der gibidirler.

Yaşlanmak, bir anlamda da görünmez olmaya başlamaktır. Yirmilerinizdeki ışıldayan görünüşünüze, sağlıklı bedeninize sahip olmadığınız için başkaları tarafından farkedilmeniz de zorlaşır.

Gençliğinizde size yol vermek için çekilip gülümseyenler, yaşlıysanız neredeyse bulundukları yerden geçmeye çalıştığınız için sizi tokatlar gibi bakarlar.

Karşıdan karşıya geçerken yaya geçidinde bile kornalarla protesto edilirsiniz. Toplu taşıma araçlarına binerken size yol vermelerini asla beklemeyin, ezmemeleri ve kenara itmemeleri için dua edin.

Sokağa çıkmanızı yasaklamaları mümkün olsa yapacak binlerce genç insan var etrafta. Bunu da huzur içerisinde sağa sola not olarak yazıyorlar. Sanıyorlar ki hep yirmilerinde kalacaklar.

Bizler; ellili, altmışlı, yetmişli yıllarda doğanlar; farklı dünya görüşleriyle yetiştirildik ve eğitildik diye düşünüp hoşgörmeye çalışıyorum, zorlansam da deniyorum.

38 yaşımı çok sevmiştim, ruhumu oraya sabitledim, bedenime ise çare yok, hızla yaşlanıyor.

Keşke bir yolu olsa da insanlar hep genç kalsalar; gözleri bozulmasa, hastalanmasalar, elden ayaktan düşmeseler, bunamasalar. Süreleri dolunca fişi çekilmiş elektronik alet gibi ölüverseler. Hayal işte, hoşgörün, ne de olsa sizlere göre epey yaşlıyım.


Merhaba 2011

Yeni bir yıla giriyoruz. Yeni umutlarla dolu günlere koşuyoruz.
Geçtiğimiz yılın fotograf karelerini unutmadan, yenilerine yer açmaya çalışıyoruz.
Manzara pek iç açıcı değil, ama insanız işte, umutlanıyoruz, “belki” diyerek. Hava kirliliği, küresel kriz, petrol fiyatları, dört yanda çalan savaş davullarına rağmen hayaller kuruyoruz, daha güzel daha sevecen bir dünyanın hayalini.

Hepimizin, 2011 de hayal ettiğinden daha güzel bir dünyada yaşaması dileğiyle…
Sevgi ve ışıkla kalın…Bilgelikle Kalın. Evrensel Zekânın Her Oluşta ve Oluşumda Kendisini İfade Eden Bilgeliğinin Farkındalığı ve Hayranlığıyla… Aşkla Kalın. Hayata ve onun tüm ifadelerine aşkla…