Geçtiğimiz günlerde gelen bir mesajla hoş bir etkinliğe katılma şansına sahip oldum “Efsane Gurmelerini Arıyor”. Friendfeed ve Facebook üzerinden paylaşımlarını izlediğim Buzbağ Şarapları; yazılarını okuyup sevdiğim, hemen hepsini de tanıma şansı bulduğum blog yazarları moderatörlüğünde bir dizi etkinlik düzenliyordu. Sevgili Ayşem Öztaş’ın moderatörlüğünde yapılacak olana ben de katılma şansı buldum. Levent Köşebaşı Restaurant’ta kalabalık bir grupla birlikte, güleryüzlü evsahiplerimizin sohbetleriyle vaktin nasıl geçtiğini anlamadığımız harika bir gece geçirdik.
Kayra Wine Center Eğitim Müdürü Ayça Budak’ın şarap-yemek uyumu konusunda özenle tek tek verdiği detayların hepsini bir kayıt cihazım olsaydı da kaydedebilseydim keşke.
Buzbağ Şarapları Türkiye’nin en köklü markalarından biri, Elazığ yöresinde yetişen Öküzgözü ve Diyarbakır yöresinde yetişen Boğazkere üzümleriyle Elazığ’da üretiliyor. Buzbağ, adını Harput yöresinde Buzluk Mağaraları’ndan almış. Dünyanın en ünlü şarap yazarı Hugh Johnson; Şarap Ansiklopedisi’nde “Eğer Nuh’un Ağrı Dağında ekilen üzüm bağları ilk bağlar ise ,Türkiye’nin şarabın anavatanı olduğunu ileri sürmesi doğaldır” demiş.
Peynir tabağı ile tatmamız için hazırlanan Buzbağ Beyaz ve Mezeler ile birlikte içmemiz için sunulan Buzbağ Klasikle başladık tatmaya. Beyaz şarabı peynir, çerez ve cipsle tüketmeyi pek severdim eskiden, o akşam yeniden bana güzel günleri hatırlattı damağımda kalan lezzet. Buzbağ Klasik müthiş bir kırmızı şarap, Türkiye’nin en çok tercih edilen Öküzgözü ve Boğazkere kupajı olduğunu öğrendim. Uzun süredir dostlarla yenen yemeklerde veya akşam gidilen yerlerde rakı içerim. Öğle yemeği veya bir kokteylde şarap içmem gerekirse genellikle sonuç hüsran oluyordu. Genzimi yakan, dilimi kabartan şaraplar nedeniyle içemez olmuştum. Mezeler ile pek yakışan Buzbağ Klasik benim favorim oldu. Daha sonra ara sıcaklarla beraber Buzbağ Elazığ Öküzgözü denedik, o da pek lezizdi ve damakta bıraktığı tad çok hoştu. Zannetmeyin ki sadece yedik içtik, konuklar birbirleriyle tanıştı, hatta şakalaştı bile ilerleyen saatlerde. Herkesin farklı alışkanlıkları ve damak tadları Buzbağ sayesinde ortak noktalarda buluşuvermişti sanki. Etlere geçildiğinde, bir başka müthiş lezzetle tanıştım Buzbağ Rezerv mutlaka deneyin derim. Öküzgözü ve Boğazkere üzümlerinin kupajıyla üretilen Buzbağ Rezerv 3 rekolteye sahipmiş. 2004 rekoltesinde böğürtlen ve tarçın aromaları baskınken; 2005 rekoltesinde olgun çilek, nane ve kahve aromaları dikkat çekiyormuş; 2006 rekoltesinde ise karadut, yasemin, sedir ağacı ve ardıç aromaları ön plana çıkıyormuş. Şarapseverlerle buluşmadan önce 24 ay meşe fıçıda dinlendiriliyormuş.
Konukların çoğundan saklama konusunda sorular geldi doğal olarak. Ayça Hanım’ın önemle üzerinde durduğu konu odanın ısısı idi. Yatay olarak saklamayı öğrenmişiz hepimiz ama ısı konusunda pek de dikkatli olmadığımızı öğrendik o akşam 🙂 Özellikle biz Türklerin çok sıcak evlerde yaşadığından bahsedilince, son günlerde satışa sunulan değişik marka şarap dolaplarını hatırlattı konuklardan biri.
Gecenin sonunda moderatörümüz sevgili dost Ayşem Öztaş’ın el emeği biscottilerle uğurlandık evlerimize.
Teşekkürler Kayra ekibi, teşekkürler Zarakol ekibi, Köşebaşı da tam kadro aferini hak etti ve tabii teşekkürler Ayşem Öztaş.
evet bence de Buzbağ.. bana yıllar önce Kapadokya.da gittiğim bir kavı hatırlattın, galiba Kocabağ idi. orada utana sıkıla “ben buzbağ seviyorum” dediğimde, müthiş bir coşkuyla karşılaşmış ve hangi buzbağ.ı almam ve hangi senenin iyi olduğunu (o zamanlardaki) uzun uzuun anlatmışlardı. arkadaşlar arasında pek havam artmıştı ağzının tadını biliyor diye ))
bu arada geçen sene karşılaştığım Barba Ahmet bey de piyasadaki en iyi yerli şarap diyordu..
bazı arkadaşlarımızla aramızda Buzbağ.ın adı “Bazbeg” dir İngilizce okunuşu öyleymiş ;-))