Geçen ay sevgili dost Yasemin Sungur‘dan aldığım bir mesajla yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşti. Dijital ortamda yayınlamayı planladıkları dergide benim de konuk yazar olmamı istemişti. İlk yazımı heyecanla yazdım ve yolladım. İlk sayıyı gördüğümde ne kadar mutlu olduğumu tahmin bile edemezsiniz. Çok severek okuduğum usta yazarlarla aynı sayıda yer almak gurur vericiydi.
Aşağıya eklediğim yazı, Martı dergisinin ilk sayısındadır, yazının orijinaline ve dergiye ulaşmak için buraya tıklayınız.
Merhaba Dostlar;
Sizlere bu keyifli dergi aracılığıyla seslenmek heyecan verici. Bu köşede; oradan, buradan, hayatın tam içinden konulardan söz etmeye çalışacağım. İlk yazımın konusu neredeyse her gün gazetelerde, TV lerde üzerine konuşulan, ne olduğunu bilenlerin keyfini sürdüğü, bilemeyenlerin öcü gördüğü Sanal Alem. 2003 yılından bu yana çeşitli platformlarda aktif olarak sanal alemin içindeyim. Sanal sanal diyerek çoğu kişi tarafından aşağılanmaya çalışılıp, yok sayılan bu dünya, aslında o kadar gerçek ki. Geçtiğimiz günlerde bunu bir kez daha anlamamı sağlayan iki olay yaşadım. İlki; tek yönlü bir caddede, karşıdan karşıya geçerken ters yönde geri geri gelip bana çarpan taksi olayını yazmamdan hemen sonraydı. Aralıksız çalan telefonlarım, ardı kesilmeyen mesaj ve anlık iletilerle geçmiş olsun dilekleri ve yardımıma gelmek isteyenlerle doluydu çevrem. Kardeşlerimin ve oğlumun bile haberi yokken, onlar hemen harekete geçivermişlerdi.
Diğeri ise; arkadaşımız Davut Topcan’ın yatmakta olduğu hastanede ağırlaşması sırasında ve vefatı sonrası yaşananlardı. Hastanede anne ve babasına destek olup, yanı başlarında bekleyenler, vefat sonrası cenaze arabasıyla Manisa’ya gidenler, anne ve babasına refakat ederek Manisa’ya ulaşmalarını sağlayan arkadaşlarımızın hemen hepsi Friendfeed platformu sayesinde tanıdığımız kişilerdi. Bazıları ile yüzyüze görüşmeden kaynaşıp, dost olmuştuk. Sevinçlerimizi, hüzünlerimizi de ilgi alanlarımızdakileri paylaşır gibi rahatça paylaştık.
Sanal sanılan dünyanın, gerçeğinden çok da farkı yok bana göre. Kim isem, o olarak sürüyor hayatım sanal alemde de. Google indeksler de işimden olurum diyerek takma isim kullanan dostların da çoğu, kendileri gibi davranıyor. Tabii sanal ortamlarda da, gerçek hayatta olduğu gibi duygu dünyası karışmış, sevgisiz ortamlarda büyümüş, kalbi taş kesmiş insanlar var. Onlar için üzülmekten başka yapılacak şey yok, yaptıkları saçmalıklar, yalnızlıklarını daha da derinleştirmekten başka işe yaramıyor. Yaşanması git gide zorlaşan şu kocamış dünyada, birlikte keyifle vakit geçireceğimiz, neşeyle kahkahalar atabileceğimiz yeni dostlar edinmenin en kolay yollarından biri, sanal alemde ortak ilgi alanları olanlarla bir araya gelmek. Bildiklerimizi, bulduklarımızı, hayat tecrübelerimizi paylaşarak, zaman zaman toplanıp yüzyüze sohbetler ederek daha da çeşitlenip zenginleşebiliriz. Ekranlarda beliren bir makarna reklamında dedikleri gibi “Arkadaşlar kendi seçtiğimiz kardeşlerimizdir.”
Sanal Alemde tanıdığım arkadaşlarım ve dostlarımın çoğu; aynı ilgi alanlarını paylaştığım, benzer hayallerimiz olan, birbirine yakın iş geçmişine sahip olanlar. Tabii bir de bana yeni ufuklar açan, farklı düşünceleri, görüşleri anlamaya çalışmamı sağlayan, bakış açımı genişletmeme yardımcı olan yeni dostlar da var. Hayat felsefelerimiz, düşünce yapılarımız çok farklı belki ama bizleri ortak paydada birleştiren sanal dünya oldu.
Siz bakmayın gazetelerde, televizyonlarda veryansın ettiklerine, işlerine gelmiyor çoğunun yeni medya düzeni. İçeriği “ne versem okur, ne yapsam izler” mantığından çıkarmak zorunda kalacaklarının ayırdına vardılar, korkuyorlar. Bilgiye anında ve çeşit çeşit adreslerden ulaşan milyonlarca hedefin onları tatlı kazançlarından edeceğinden korkuyorlar. Okur sayıları hızla azalan tek tip gazete ve dergicilik anlayışı, ucuz ve ilkesiz yayıncılık mantığı hızla toparlanıp kendine çeki düzen vermek zorunda kalacağı için endişeli.
Bir sonraki yazıda daha eğlenceli konularda söyleşebilmek dileğiyle hepinize iyi günler diliyorum. 2011 yılı hepinize, huzur, sağlık, mutluluk ve bereket getirsin.
Sevgi ve ışıkla kalın…