:::: MENU ::::
Posts tagged with: Uğur Özmen

Sürdürülebilir Kalkınma İçin Kadının Güçlenmesi Forumu

Zarakol ekibinden sevgili Aslı Pınar Tüfekçi beni ilginç bir foruma katılmaya davet ettiğinde, programı detaylı inceleme fırsatım olmamıştı. Four Seasons Bosphorus’da düzenlenen forumun yapıldığı salondaki konuk ve katılımcıları görünce verimli bir öğleden sonra geçireceğim belli olmuştu. 
“Kadın Liderlerin Öncülüğü – Sürdürülebilir Ekonomi için Kadının Güçlenmesi” konulu forumun katılımcıları; PepsiCo dünya CEO’su Indra Nooyi, Türkiye Kadın Girişimciler Derneği Başkanı Dr. Gülden Türktan, Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Nakiye Boyacıgiller, PepsiCo Asya Pasifik Bölge Başkanı Ümran Beba, değerli sanatçı Serrra Yılmaz, CHP Milletvekili Şafak Pavey, PepsiCo Batı Avrupa Bölgesi Başkanı Debra Crew, PepsiCo Türkiye Yiyecek Genel Müdürü Ece Aksel, Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ve PepsiCo Güneydoğu Avrupa Başkanı Eugene Willemsen idi.
Salonu dolduran, çoğunluğu kadın yüzlerce konuk da ülkemizin önde gelen kurumlarının üst düzey yöneticileri veya şirket sahipleriydi.
Kagider Başkanı Dr. Gülden Türktan’ın açılış konuşmasının ardından, PepsiCo Yiyecek Türkiye Genel Müdürü Ece Aksel’in konuşmasıyla Prof. Nakiye Boyacıgiller ve PepsiCo Başkanı Indra Nooyi sahneye geldiler. Prof. Boyacıgiller ve Nooyi; “İş dünyasında kadının güçlenmesinde kadın liderlerin rollerini” konuştular. Indra Nooyi’nin liderlik anlayışı konularından, çalışan annelerin sorunlarından da söz edilen pek keyifli bir sohbet oldu. Nooyi “Çeşitli araştırmalar; yönetim kurullarında ve lider konumunda daha fazla kadın barındıran şirketlerin, hem finansal anlamda hem de diğer boyutlarıyla daha üstün performans gösterdiğini ortaya koyuyor.” dedi. “PepsiCo’da kadının rolünü bir sosyal sorumluluk değil iş sorumluluğu olarak görüyoruz” diye konuşan Nooyi sözlerini “Dünyadaki tüm kilit pozisyonlarda erkekler yerine kadınlar olsaydı ne ekonomik kriz ne de savaşlar olurdu. Daha çok kadın eğim imkanı bulur, çocuklar daha mutlu olurdu ve daha iyi bir toplumda yaşardık” diye bitirdi.

Sohbetin ardından Prof. Boyacıgiller yönetimindeki panel başladı. Prof. Boyacıgiller’in verdiği rakamsal verilerden sonra sözü PepsiCo Asya Pasifik Bölge Başkanı Ümran Beba aldı ve iş dünyasında daha fazla kadının yer almasını için çaba harcanması gerektiğinin altını çizerken, kadının ekonomik güçlenmesi için eğitimin de şart olduğunu belirtti. Panel süresince beni en çok etkileyen iki konuşmacı Şafak Pavey ve Serra Yılmaz oldu. Ben onları her dinleyişimde daha çok hayran oluyorum, güçlü kadın modellerimin en ön sırasındalar her ikisi de. Daha önce TedXReset toplatısında dinleme şansı bulduğum Şafak Pavey‘in “Kültürü değiştirmeden değişimi gerçekleştiremeyiz” teşhisine gönülden katılıyorum. Engelliler, yaşlılar ve çocuklar için çalışmalar yapılırken bu tanıma kadınların da dahil edilmesini istediğinde verilen cevabın “ayıp olur ama kadınları, engellilerle bir tutmayalım” olması çok içimi acıttı. Şafak Pavey’in TedXReset konuşmasnı izlemek için BURAYA tıklayınız.
Sanatçı kimliğiyle tanıtılmak istediğini belirterek sözlerine başlayan değerli sanatçı Serra Yılmaz da sanatın toplumu dönüştürücü etkisinden, kadın sanatçıların farklı disiplinleri birleştirici ve kamuoyunu etkileyici güçlerinden yararlanılarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayata geçirilmesi konusunda neler yapılabileceğinden söz etti. Kazanılmış haklarımıza tecavüz edilirken sessiz kalmamamızı, hatta haklarımızı korumak için seferber olmamız gerektiğini de sözlerine ekledi değerli sanatçı.

Amerika ve Avrupa’daki hemcinslerinden yıllarca önce Türk kadınları birey olarak tanınmayı Atatürk’e borçlular. Onların seçme ve seçilme hakkı için uğraştıklarının onda biri kadar çaba harcamış olsaydık, şu günlerde bedenlerimiz üzerinden yapılan siyasetlere de daha farklı tepkiler verirdik.Türkiye’de kadınlar hakları için hiç zorlanmadıklarından, kaybedince neler olabileceğinin de ayırdına varamayan çokça hemcinsim var ne yazık ki. O öğleden sonra bütün sorunlara çözüm bulamadık ama iş çevresinden çok sayıda kadının olan bitene karşı daha farklı bakacağına inanıyorum.

Zihin açıcı, heyecan verici insanlarla tanışıp sohbet etme şansı yakaladığım, dostlarla hasret giderdiğim ve pek leziz ağırlandığım bu davet için; PepsiCo ve Kagider yetkililerine, Zarakol ekibine ve harika evsahipliği için sevgili Aslı Pınar Tüfekçi’ye tekrar teşekkür ederim.

Değerli dost Uğur Özmen’in bu toplantı ile ilgili 2 güzel yazısının linkini de aşağıya ekliyorum, yazıların üzerine tıklayarak mutlaka okuyun.

Kadının Yeri 1
Kadının Yeri 2


Uğur Özmen ve Social CRM Mart 2012 Toplantısı

Social CRM toplantımızın bu ayki konuğu değerli dost Uğur Özmen di. Programının yoğunluğuna rağmen kırmayıp geldi ve bizlere CRM den Social CRM e gidiş yolunda keyifli bir yolculuk yaptırdı. Daha önce de derslerini ve sunumlarını izlediğim için durağan bir sunum izlemeyeceğimi tahmin ediyordum ama Uğur Hoca bu kez tahminlerin de ötesine geçip bizlere sağlam bir workshop yaptı.  “Bir Kadın Bir Erkek” dizisini olay olarak ele alıp, diziye internet üzerinde nasıl para kazandıracağımız konusunda antremanlar yaptırdı. Kendisi blogunda yazacaktır detayları ben özet geçeyim. Sonuçta ortaya çıkan, salondakilerin çoğunun altın tavuğu kesmeye meraklı olduğuydu
Bana göre sunumdaki en eğlenceli an; Uğur Hoca’nın iki sorusuna elleri kaldırarak cevap verilmesini istediğinde ortaya çıkan görüntüye yaptığı yorumdu. İlk soru “verilerinizin güvenliğine dikkat ediyor musunuz?” eller havada iken ikinci soru geldi “facebook hesabınız var mı?” diğer eller de havaya kalktığında Uğur Hoca’dan müthiş yorum geldi. “Kendinizi teslim olmuş gibi hissettiniz değil mi?” Çok sayıda kişi gülüştü ama önemli bir noktaya değinmişti Uğur Hoca, gönüllü olarak paylaştığımız verilerle nerelere varılacağını anlatmaya başladığında “Facebook hesabmı silsem mi” diyenler vardı 🙂
İlereleyen dakikalarda “Bilgiyi anlamlandırıken seçtiğiniz hedef kitlede en belirgin 4-5 değişkeni bulduktan sonra, analitiğe dönüp diğer değişkenlere bakarak yol çiziyorsunuz ve veriler daha çok anlam ifade etmeye başlıyor. İnformatik olanla endikatör olan arasındaki farkı öğrenmek CRM’in en önemli özelliği. Harcanan bütün çabaların temelinde ise müşterilerden daha çok para kazanmak var.” diye devam etti Uğru Özmen.
Ükütücü bir öngörüyle, semantiğe doğru gidildikçe temel değerleri olmayan insanların yönetimine doğru yol alınacağından söz etti Uğur Hoca ve “sizin ne aradığınız değil, size ne aradığınızın hissettirildiği önem kazanacak” dedi. Web 2.0’ın bireyin şirketlerden güçlü olduğu, sesini daha çok duyurduğu bir dönem ve Web 3.0 dan önceki son dönem olduğunu düşündüğünü de sözlerine ekledi.
Benim için yine çok zihin açıcı bir workshop ve dostlarla sohbet etme fırsatıydı. Teşekkürler Uğur Özmen ve salonu tıka basa dolduran bütün konuklar.


Social CRM Şubat 2012 toplantısı

Şubat ayı konuklarımız TTNET İnteraktif Medya Yöneticisi Murat Kahraman ve Promoqube Ürün Geliştirme Direktörü İsmail Dağlı’ydı ve bizlerle “Sosyal Ağlarda Müşteri Şikayet Yönetimi” başlıklı sunumlarını paylaştılar.
TTNet’in sosyal medya kullanıcılarını dinleyerek başlattığı çalışmaların aşamalarını, varılmak istenen noktaları, yaşanan durumların örneklerle verildiği bir sunum izledik. Vaktin nasıl geçtiğini anlamadığım bölüm ise sevgili Murat Kahraman ve İsmail Dağlı’nın konukların sorularına tek tek yanıtlar verdikleri bölümdü. Zaman zaman konuklardan sunum yapanlara yöneltilen esprilerin, Murat Kahraman tarafından kıvrak paslarla geri döndürülmesi de akşamın en eğlenceli anlarıydı.
Katılan konuklara çok teşekkürler.
Bersay İletişim Enstitüsü’nün saatlerine uymak zorunda olduğumuzdan, pek çoğunuzun yakınmalarına rağmen toplantılarımız her ayın üçüncü salısı saat 18.00-19.30 arası yapılmaya devam edecek.
Mart ayı toplantımızın konuşmacısı sevgili dost Uğur Özmen olacak. Şimdiden ajandalarınıza not düşmenizi öneririm. CRM konusunda aklınızda ne varsa yeniden gözden geçireceğiniz bir toplantıya hazırlanın derim.

Linkedin sayfamız


Social CRM 2012 ilk toplantı

17 ocak salı Bersay İletişim Enstitüsü salonlarında 2012 yılının ilk toplantısında İbrahim Gökçen konuğumuzdu.

Geçtiğimiz yıl kafe toplantılarıyla sürdürdüğümüz etkinliklerimizin mekanı yeni yılda BİE salonu olacak. İbrahim Gökçen ve katılan konuklara bir kez de buradan teşekkür edeyim. Hem hava şartları hem de trafik engeline rağmen salonu doldurdular.

Konuk konuşmacımız İbrahim Gökçen; bizlere Socail CRM’in nasıl görüldüğünü, nasıl algılanması gerektiğini slaytlarla anlattı.

Konuya aşina olanların ilgiyle izlediği sunumdan bir kaç kareyi ve sevgili Uğur Özmen’in yazılarından referansları aşağıdaki linklere tıklayarak görebilirsiniz. Linkedin grubumuzun linkini de aşağıya ekledim, ilgileneceğini düşündüğünüz arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.

 

 

S” CRM’de neleri değiştirdi 1                                                              

S” CRM’de neleri değiştirdi 2  

Uzaktan CRM Eğitimi/Dinlediklerim İbrahim Gökçen

Social CRM Linkedin Grubu


Müşteri İlişkileri Yönetiminin Sosyal Halleri

90 ların sonunda ilgimi çeken Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) konusunun önemini, o dönemde çalıştığım şirkette kimseye anlatmayı başaramayınca kişisel ilgi alanı olarak takip etmeye başlamıştım. Yıllar içinde konu ile ilgili gelişmeleri internet üzerinden izledim. Ülkemizdeki uygulamaların da olgunlaşması, sonra Sosyal Medya’nın yükselişiyle birlikte bu kez de Social CRM (Sosyal MİY) ilgimi çekmeye başladı.
Geçen yıl kafe toplantılarıyla sürdürdüğümüz Social CRM (MİY Sosyal Halleri) toplantılarına; bu yıl Bersay İletişim Enstitiüsü salonlarında devam edeceğiz. 17 ocak 2012 salı günü saat 18.00-19.30 saatleri arasında konuğumuz İbrahim Gökçen (Chief Information Officer – Middle East, North Africa & Turkey at GE) olacak.
Sevgili Uğur Özmen‘in bir dersinde konuk iken izlediğim sunumu ve konuya hakimiyetine hayran olduğum İbrahim Gökçen’i sizlerin de dinleyebilmesini çok istemiştim. Yoğun programına rağmen beni kırmadığı ve vakit ayırdığı için kendisine çok teşekkür ediyorum.
Müşteri İlişkileri Yönetimi ile Sosyal MİY konularıyla ilgilenenlerle paylaşmanızı ve mutlaka katılmanızı öneririm.

Detaylar için:
Linkedin Sayfamız
Facebook Sayfamız


Martı’nın kanadından sanal dünyaya

Geçen ay sevgili dost Yasemin Sungur‘dan aldığım bir mesajla yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşti. Dijital ortamda yayınlamayı planladıkları dergide benim de konuk yazar olmamı istemişti. İlk yazımı heyecanla yazdım ve yolladım. İlk sayıyı gördüğümde ne kadar mutlu olduğumu tahmin bile edemezsiniz. Çok severek okuduğum usta yazarlarla aynı sayıda yer almak gurur vericiydi.
Aşağıya eklediğim yazı, Martı dergisinin ilk sayısındadır, yazının orijinaline ve dergiye ulaşmak için buraya tıklayınız.

Merhaba Dostlar;
Sizlere bu keyifli dergi aracılığıyla seslenmek heyecan verici. Bu köşede; oradan, buradan, hayatın tam içinden konulardan söz etmeye çalışacağım. İlk yazımın konusu neredeyse her gün gazetelerde, TV lerde üzerine konuşulan, ne olduğunu bilenlerin keyfini sürdüğü, bilemeyenlerin öcü gördüğü Sanal Alem. 2003 yılından bu yana çeşitli platformlarda aktif olarak sanal alemin içindeyim. Sanal sanal diyerek çoğu kişi tarafından aşağılanmaya çalışılıp, yok sayılan bu dünya, aslında o kadar gerçek ki. Geçtiğimiz günlerde bunu bir kez daha anlamamı sağlayan iki olay yaşadım. İlki; tek yönlü bir caddede, karşıdan karşıya geçerken ters yönde geri geri gelip bana çarpan taksi olayını yazmamdan hemen sonraydı. Aralıksız çalan telefonlarım, ardı kesilmeyen mesaj ve anlık iletilerle geçmiş olsun dilekleri ve yardımıma gelmek isteyenlerle doluydu çevrem. Kardeşlerimin ve oğlumun bile haberi yokken, onlar hemen harekete geçivermişlerdi.
Diğeri ise; arkadaşımız Davut Topcan’ın yatmakta olduğu hastanede ağırlaşması sırasında ve vefatı sonrası yaşananlardı. Hastanede anne ve babasına destek olup, yanı başlarında bekleyenler, vefat sonrası cenaze arabasıyla Manisa’ya gidenler, anne ve babasına refakat ederek Manisa’ya ulaşmalarını sağlayan arkadaşlarımızın hemen hepsi Friendfeed platformu sayesinde tanıdığımız kişilerdi. Bazıları ile yüzyüze görüşmeden kaynaşıp, dost olmuştuk. Sevinçlerimizi, hüzünlerimizi de ilgi alanlarımızdakileri paylaşır gibi rahatça paylaştık.
Sanal sanılan dünyanın, gerçeğinden çok da farkı yok bana göre. Kim isem, o olarak sürüyor hayatım sanal alemde de. Google indeksler de işimden olurum diyerek takma isim kullanan dostların da çoğu, kendileri gibi davranıyor. Tabii sanal ortamlarda da, gerçek hayatta olduğu gibi duygu dünyası karışmış, sevgisiz ortamlarda büyümüş, kalbi taş kesmiş insanlar var. Onlar için üzülmekten başka yapılacak şey yok, yaptıkları saçmalıklar, yalnızlıklarını daha da derinleştirmekten başka işe yaramıyor. Yaşanması git gide zorlaşan şu kocamış dünyada, birlikte keyifle vakit geçireceğimiz, neşeyle kahkahalar atabileceğimiz yeni dostlar edinmenin en kolay yollarından biri, sanal alemde ortak ilgi alanları olanlarla bir araya gelmek. Bildiklerimizi, bulduklarımızı, hayat tecrübelerimizi paylaşarak, zaman zaman toplanıp yüzyüze sohbetler ederek daha da çeşitlenip zenginleşebiliriz. Ekranlarda beliren bir makarna reklamında dedikleri gibi “Arkadaşlar kendi seçtiğimiz kardeşlerimizdir.”
Sanal Alemde tanıdığım arkadaşlarım ve dostlarımın çoğu; aynı ilgi alanlarını paylaştığım, benzer hayallerimiz olan, birbirine yakın iş geçmişine sahip olanlar. Tabii bir de bana yeni ufuklar açan, farklı düşünceleri, görüşleri anlamaya çalışmamı sağlayan, bakış açımı genişletmeme yardımcı olan yeni dostlar da var. Hayat felsefelerimiz, düşünce yapılarımız çok farklı belki ama bizleri ortak paydada birleştiren sanal dünya oldu.
Siz bakmayın gazetelerde, televizyonlarda veryansın ettiklerine, işlerine gelmiyor çoğunun yeni medya düzeni. İçeriği “ne versem okur, ne yapsam izler” mantığından çıkarmak zorunda kalacaklarının ayırdına vardılar, korkuyorlar. Bilgiye anında ve çeşit çeşit adreslerden ulaşan milyonlarca hedefin onları tatlı kazançlarından edeceğinden korkuyorlar. Okur sayıları hızla azalan tek tip gazete ve dergicilik anlayışı, ucuz ve ilkesiz yayıncılık mantığı hızla toparlanıp kendine çeki düzen vermek zorunda kalacağı için endişeli.
Bir sonraki yazıda daha eğlenceli konularda söyleşebilmek dileğiyle hepinize iyi günler diliyorum. 2011 yılı hepinize, huzur, sağlık, mutluluk ve bereket getirsin.
Sevgi ve ışıkla kalın…


Panasonic 3D deneyimi

21 ekim perşembe akşamı Kanyon House Cafe’de Panasonic’in ev sahipliğinde bir davete katıldım.  Hem aylar sonra blog yazarı dostlarla karşılaşmanın heyecanı, hem de 3D dünyasını yakından tanıma şansı yakalamış olmak gecenin keyfini artırmıştı. Bizleri güleryüzle karşılayan Panasonic İletişim Müdürü Özge Özcan, Viera TV Ürün Müdürü Uluç Özler, Kamera ve Fotograf  Makinası Ürün Müdürü Evren Köksal,  MarjinalNP’den Umut Ersoy ve Başar Çankaya ile selamlaştıktan sonra, sevgili Barış Özcan, Uğur Özmen ve Sinem Dönmez’in aralarında oturup sohbete başladım. Harun Pekşen, Metin Kahraman, GFK, Zeynep Mengi, Sunipeyk, Fundalina, Burak Bayburtlu, Hamza Teakolik, Sevie ve Cihan Kaloğlu, Nesil Var, Fatih Taşkıran, İsmail Emrah Demirayak, Özkan Altuner, Ruhöküzü, Deniz-Murat Kahraman, MarjinalNP’den Eda Torcu ve daha sonradan gruba katılan genç blog yazarı arkadaşlarla eğlenceli bir yemek yedik.  Yemek öncesi bizleri kendi dilimizde selamlayan Pazarlama Müdürü Keisuke Yoshikane’nin, İletişim Müdürü Özge Özcan’ın kısa konuşmaları sonrasında, leziz atıştırmalıklara verdim bütün ilgimi 🙂  Yemek sonrası, Kanyon girişinde park etmiş olan ve  Panasonic 3D ürünleri deneyimleyeceğimiz aracın yanına gittik.
Girişte ayrı bir bölümde, önlerinde 3 genç dansçının gösteri yaptığı Viera 3D Full HD ekranlara, Full HD video kamera ile çekilerek anında kızların görüntüleri aktarılıyordu. Özel 3D gözlüklerle bu yayını izledik. İlginç bir deneyimdi, Panasonic yetkililerinin de özellikle üzerinde durdukları gibi, herkesin kendi 3D içeriğini yaratma ve izleme şansı var artık. 

Tırın içinde ise bambaşka bir dünya, her köşede geleceğin teknolojisine dokunma şansı vardı. Bir köşede Duvar boyunca yer alan Viera 3D Full HD ödüllü televizyonda, Panasonic 3D gözlüklerle ve Panasonic ev sineması gereçleriyle film keyfi yaptık. Hemen yan tarafta video oyun tutkunlarını baştan çıkarmak için ideal iki bölüm vardı, müthiş deneyim 3D oyun keyfi. Bir başka köşede ise 3D Full HD video kamera ile görüntülenip, başrolde kendinizi izleyebiliyordunuz.

Benim gibi bir hiperaktifi bile istim üstünde tutan harika bir etkinlikti, teşekkürler Panasonic, teşekkürler MarjinalNP ekibi.
Sizler de; 26-31 ekim tarihleri arasında, İçerenköy CarrefourSA otoparkında,  Panasonic 3D Dünyası‘nı yakından izleyebilir, bu eğlenceli ve heyecan verici gelişmeleri bizzat deneyimleyebilirsiniz.   
Panasonic 3D Dünyası ile ilgili detaylı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.  http://www.3DdeNe.com


Friendfeed kullanıcı profili araştırması

Oğlum Emir ve arkadaşlarının gelişi telaşı, sonraki hayhuy derken Friendfeed Kullanıcı Araştırmasını detaylı inceleyememiştim. Sevgili Uğur Özmen’in yazısı sayesinde kendimi sıralamada görünce, hem sizlerle paylaşmak, hem de başta sevgili Mustafa Duran ve araştırmaya katılanlara teşekkür etmek istedim.
Friendfeed Kullanıcı Profili araştırması; kullanıcıların internette geçirdiği süreden, eş zamanlı kullanılan sosyal medya platform bilgilerine, kullanım nedenlerinden, kişilere kadar pek çok noktaya değiniyor.
Hemen her katılımcının Facebook hesabının olduğu, Twitter’ın Facebook’a oranla daha çok tercih edildiği, sosyal medya kullanıcılarının sıkı birer blog takipçisi olduklarının da belirlendiği araştırmaya göre; video izleme oranlarında erkekler ve kadınların yüzdeleri neredeyse başabaş.
Takip edilen paylaşımlar arasında Pazarlama %44.3 ile başı çekiyor. Onun ardından  %41.5 oranı ile sosyal medya ve 32.4 ile sinema geliyor.
Araştırmaya göre kadınlar ve erkeklerin takip ettikleri konularda ilk hemen hemen aynı ; Pazarlama, Sosyal Medya ve Tasarım.
Araştırmaya katılanların % 56 sı marka/kurumların hesaplarını takip ederken, % 44 etmiyor. Kadınların marka takip etme oranı erkeklere göre daha fazla.
Friendfeed’de öncelikli olarak takip edilenlerin başında sevgili Uğur Hocam var. Bendeniz de erkeklere göre altıncı, kadınlara göre beşinci sırada takip ediliyorum.
Friendfeed’de paylaşımlarından en çok yararlanılan listesinde Mustafa Duran bayrağı kapmış durumda, onu yine Uğur Hocam izliyor. Bendeniz de; erkeklere göre altıncı, kadınlara göre dördüncü sırada yer almışım.
Teşekkürler Pazarlama Dünyası, teşekkürler oy verenler; bu gri havada içimi aydınlatan bir araştırma inceledim sayenizde.


Sabancı Müzesi’nden bir Devletşah geçti…

Devletsah 215 aralık salı sabahı Sabancı Müzesi’nde yapılan Bizim Usul Makarna web sitesinin görücüye çıktığı toplantıdaydım. Selva Gıda yöneticilerinin, basının, blog yazarlarının ve konukların yoğun ilgisiyle kalabalık bir gruba sunum yaptı sevgili Devletşah. Hem ürünü denemek, hem de yüzlerce konuktan biri olmak onuruna sahip olarak erken haberdar olduğum bu site ve diğer tüm yenilikçi çalışmaları, 360 derece pazarlama anlayışını uygulama konusunda titizlenen Selva ekibini yürekten kutluyorum. Tabii onları bu güzel işleri yapmaya ikna eden ve her adımında emekleri olan Selim Tuncer hocam ve ekibine de teşekkürler.  Devletşah’ın esprili sunumu, çekimlerden hazırlanan kısa bir videonun sunumundan sonra Genel Müdür Mehmet Karakuş geldi mikrofona ve bizlere, yeni kampanyalarından ve ürünleriyle başarılı bir yıl geçiren Selva’nın 2010’da da farklılıklarıyla çok ses getireceğinden söz etti. Şu cümleyi de özellikle not almışım sizlerle paylaşmak üzere; “Biz makarnayı kendi damak tadımıza uygun tariflerle pişirip yemeyi öneriyoruz. Çünkü bizim damak tadımızın, ancak ‘bizim usul makarna’da ortaya çıkacağını biliyoruz”. Devletsah & Ugur Hoca @ Bizimusul Makarna Launch Daha sonra Devletşah sahneye Pazarlama Direktörü Ahmet Nurullah Güler ‘i davet etti. Sayın Güler ise bizlere, video blog yoluyla makarna tariflerini paylaşmanın tüketicilerin ilgisini çektiğinden söz etti. Ve benim için en can alıcı cümleyi kurdu. “Selva, 360 derece pazarlamaya inanıyor, sosyal ağlar, bloglar, sosyal paylaşım siteleri Selva’nın yeni iletişim alanları olacak” dedi ve kesinlikle kalbimi feth etti. Bütün bu olanlar web sitesinden canlı yayınlanıyordu toplantı süresince. Sunumlar ve konukların sahne almalarından sonra, çeşitli tariflere göre yapılan ve Selva ürünlerinden oluşan menüyü tatmak üzere yemek bölümüne geçtik. Kokular muhteşemdi ve çeşitler o kadar çoktu ki, kendimi yaramaz çocuk gibi hissettim. Masamız da çok şenlikliydi. Sevgili Şule ve Uğur Özmen hocalar,  Sunipeyk, Tuğçe Özel, Burak Bayburtlu, Eray Endeş, Harun Pekşen, Metin Kahraman, Gül Fatma Koz hem sohbet edip hem de iştahla yemeklerimizi yedik. BizimUsulMakarnaİlerleyen dakikalarda Genel Müdür Mehmet Karakuş bütün masaları tek tek dolaşarak katıldığımız için teşekkür etti ve afiyet olsun dedi. Uzun zamandır bu kadar alçakgönüllü ve güleryüzlü üst düzey yöneticilerle karşılaşmadığım için çok hoşuma gitti. Eski bir özel olay elemanı olarak da organizasyona emeği geçen herkesi kutluyorum. Girişten başlayarak kabul alanı, salon düzeni, markalama çalışmaları ve daha sonra yemek düzeni ve konuklara verilen armağanlar hepsi, özenli bir bütünün parçalarıydı. Tabii bütün bunlara ek olarak; sevgili Ali Rıza Esin, Cahit Akın ve Sedef Tenim ile karşılaşıp sohbet etmek de günün bonuslarıydı.

Vakit kaybetmeden, http://bizimusulmakarna.com adresine mutlaka uğrayın ve eğlenceli videolar eşliğinde yeni lezzet limanlarına yelken açın.


Esma Sultan’da Nokia N97 partisi

Dün akşam dostlarla birlikte Nokia N97 nokian97 tanıtımının yapıldığı Esma Sultan Yalısı’ndaydık. N97 ile ilgili teknik bilgileri teknoloji yazarı dostlar ve deneyimleyenler zaten uzun uzun yazacaklar. Ben size bu güzel geceyi anlatmaya çalışayım. İstanbul’da, çalışmayı da davetli  olmayı da en sevdiğim mekandır. Uzun yıllar, çeşitli ürün tanıtımları ve düğün gibi organizasyonları hem düzenlediğim, hem de davetli olarak katıldığım ve her seferinde mutlu ayrıldığım bir tesis. The Marmara ekibi bizi yine çok leziz ikramlarla ağırladı. Tatlı büfesi uzun süre bizim manganın dilinden düşmeyecektir eminim 🙂 Sunipeyk Üstadın da düğün mekanı olduğunu ve Uğur Hocanın da en sevdiği yer olduğunu öğrendim. Bizleri kapıda karşılayıp gece boyunca güleryüzleri ve dostluklarıyla yalnız bırakmayan Marjinal ekibinden Burcu Kaptan ve Umut Ersoy’a çok teşekkürler. Ekibin diğer üyeleri de her zamanki gibi konuklarına güzel vakit geçirtmek için çabaladılar. Markalamaya yönelik çalışmalar çok başarılıydı, mekanda Nokia adını ve N97 yi görmeden geçeceğiniz hiç nokta yoktu desem abartmış olmam sanırım. Amaç en gelişmiş teknolojiyi anlatmaksa, çevre düzenlemesi bu işi gerçekten iyi başarıyordu. Kurulan ışık kulelerine bakınca Kenan Doğulu sahne alacak gibi görünse de; keyifle dinlediğim ve güleryüzüyle konuklarına değer verdiğini her fırsatta belirten Connor Pierce sahne aldı ve bizlere N97 ile ilgili bilgiler verdi.n97 konusma Connor Pierce’den önce söz alan Jose Luiz Martinez’in (Nokia Explore Kategori Başkan Yardımcısı ) yoğun latin aksanlı konuşması benim gibi bir hiperaktifin dikkatini toplamasına pek de yardımcı olamadı tabii 🙂 Martinez’in sözleri arasında dikkatimi çeken “interneti kişiselleştirebilmek ve ilgi alanlarımıza göre özelleştirilmiş bir deneyime dönüştürebilmemiz. İlk üç ay yalnızca Turkcell kullanıcılarının deneyimine sunulan N97 partisi Murat Uncuoğlu‘nun setiyle devam etti. Beni çok mutlu eden bu seçim, ne yazık ki geceye katılan davetli profili ve saati açısından çok yanlıştı. Sanırım Muncu’nun da en az keyif aldığı iş olmuştur. Resmi giyimli kadınlar ve erkeklerden oluşan konukların çoğu, müzik başlarken mekanı terk etti, diğerleri de sahneden uzakta sahil tarafında vakit geçirdi. n97 partisi 90 larda Maslak  2019 da izlediğim performanslarıyla hayranı olduğum, hala da fırsat buldukça takip ettiğim  Muncu’nun setinde; danslarıyla bana eşlik eden GFK, Ahmetim Bülentim ve Uğur Hoca‘ya teşekkürler. Bir ara ortamıza dalıp 80 lerde diskoya gitmiş rocker gösterisi ile bizleri kahkahaya boğan Meriç Kara çılgınını da atlamamak gerek. Özetle ben çok güzel vakit geçirdim, dostlarla söyleştim, teknolojik yenilikleri dinledim ve en sevdiğim DJ setiyle dans ettim. Daha da iyisi Şam’da kayısı der eskiler 🙂


Sayfalar:12