:::: MENU ::::
Posts tagged with: Metin Kahraman

İyi ki doğmuşsun Cadıcığım

2007 yılında googleda arama yaparken rastlantıyla bulduğum bir blog yazısıyla tanıdım Pazarlama Cadısını. İş görüşmelerinde sıklıkla yaşayıp tepemi attıran durumları, hınzır ifadesiyle kaleme alması pek hoşuma gitmiş, yazılarının tutkunu olmuştum. 2008 de bir E Tohum toplantısında, sevgili Metin Kahraman’ın “al işte yazılarını sevdiğin Cadı bu” diyerek tanıştırdığı Burcu Tüzün isimli ufacık tefecik çelimsiz kız çocuğunun, aslında çok güçlü bir karakter olduğunu, babasını çok erken yaşta kaybettiğini, sıklıkla ölümcül kazalar ve hastalıklar atlatan, damarına basıldığında gerçekten aksi ve lanet bir cadıya dönüşen, ama aslında duygusal ve kocaman yürekli biri olduğunu yakından tanıdıkça öğrendim. 

Akdeniz’li olması nedeniyle güneş ve deniz tutkunu, soğuk havalardan hoşlanmayan, her kış Honduras’a göç kararı alan, gerçek bir hayvansever, elini kirletmekten sakınmayan bir barınak gönüllüsü, kimsesiz çocukların ablası, yardım kampanyalarının hamisi, hasta Fenerli, korku filmi tutkunu, dijital pazarlama canavarı, ailesine çok düşkün, sevdiceğine aşık bir 34 beden o.

Çok erken yaşta başladığı çalışma hayatuna sadece, tehlikeli bir boyun omur kırığı döneminde ara veren, durmak bilmeden okuyup araştıran ve yenilikleri takip edip danışmanlık hizmeti verdiği firmalara uyarlayan Burcu’ya; aktif iş hayatının yanında çeşitli seminer, toplantı ve aktivitelerde de sunumlar yaparken rastlayabilirsiniz.

Cüssesinden umulmayacak kadar iştahlı olan, gece 12 den sonra eğer uyanıksa, kendi deyimiyle midesine inen ayıları doyurmak için dolapta ne varsa silip süpürebilen ve moral bozacak şekilde asla kilo almayan, Puma ürünleri tutkunu Cadı’ma; ailesi, kedileri ve sevdiceği ile ağız tadıyla, sağlıkla, bereketle, güneşli günlerle geçecek nice yıllar diliyorum.


Sabancı Müzesi’nden bir Devletşah geçti…

Devletsah 215 aralık salı sabahı Sabancı Müzesi’nde yapılan Bizim Usul Makarna web sitesinin görücüye çıktığı toplantıdaydım. Selva Gıda yöneticilerinin, basının, blog yazarlarının ve konukların yoğun ilgisiyle kalabalık bir gruba sunum yaptı sevgili Devletşah. Hem ürünü denemek, hem de yüzlerce konuktan biri olmak onuruna sahip olarak erken haberdar olduğum bu site ve diğer tüm yenilikçi çalışmaları, 360 derece pazarlama anlayışını uygulama konusunda titizlenen Selva ekibini yürekten kutluyorum. Tabii onları bu güzel işleri yapmaya ikna eden ve her adımında emekleri olan Selim Tuncer hocam ve ekibine de teşekkürler.  Devletşah’ın esprili sunumu, çekimlerden hazırlanan kısa bir videonun sunumundan sonra Genel Müdür Mehmet Karakuş geldi mikrofona ve bizlere, yeni kampanyalarından ve ürünleriyle başarılı bir yıl geçiren Selva’nın 2010’da da farklılıklarıyla çok ses getireceğinden söz etti. Şu cümleyi de özellikle not almışım sizlerle paylaşmak üzere; “Biz makarnayı kendi damak tadımıza uygun tariflerle pişirip yemeyi öneriyoruz. Çünkü bizim damak tadımızın, ancak ‘bizim usul makarna’da ortaya çıkacağını biliyoruz”. Devletsah & Ugur Hoca @ Bizimusul Makarna Launch Daha sonra Devletşah sahneye Pazarlama Direktörü Ahmet Nurullah Güler ‘i davet etti. Sayın Güler ise bizlere, video blog yoluyla makarna tariflerini paylaşmanın tüketicilerin ilgisini çektiğinden söz etti. Ve benim için en can alıcı cümleyi kurdu. “Selva, 360 derece pazarlamaya inanıyor, sosyal ağlar, bloglar, sosyal paylaşım siteleri Selva’nın yeni iletişim alanları olacak” dedi ve kesinlikle kalbimi feth etti. Bütün bu olanlar web sitesinden canlı yayınlanıyordu toplantı süresince. Sunumlar ve konukların sahne almalarından sonra, çeşitli tariflere göre yapılan ve Selva ürünlerinden oluşan menüyü tatmak üzere yemek bölümüne geçtik. Kokular muhteşemdi ve çeşitler o kadar çoktu ki, kendimi yaramaz çocuk gibi hissettim. Masamız da çok şenlikliydi. Sevgili Şule ve Uğur Özmen hocalar,  Sunipeyk, Tuğçe Özel, Burak Bayburtlu, Eray Endeş, Harun Pekşen, Metin Kahraman, Gül Fatma Koz hem sohbet edip hem de iştahla yemeklerimizi yedik. BizimUsulMakarnaİlerleyen dakikalarda Genel Müdür Mehmet Karakuş bütün masaları tek tek dolaşarak katıldığımız için teşekkür etti ve afiyet olsun dedi. Uzun zamandır bu kadar alçakgönüllü ve güleryüzlü üst düzey yöneticilerle karşılaşmadığım için çok hoşuma gitti. Eski bir özel olay elemanı olarak da organizasyona emeği geçen herkesi kutluyorum. Girişten başlayarak kabul alanı, salon düzeni, markalama çalışmaları ve daha sonra yemek düzeni ve konuklara verilen armağanlar hepsi, özenli bir bütünün parçalarıydı. Tabii bütün bunlara ek olarak; sevgili Ali Rıza Esin, Cahit Akın ve Sedef Tenim ile karşılaşıp sohbet etmek de günün bonuslarıydı.

Vakit kaybetmeden, http://bizimusulmakarna.com adresine mutlaka uğrayın ve eğlenceli videolar eşliğinde yeni lezzet limanlarına yelken açın.


Siz uyursunuz, ama “BlogDestek” uyumaz…

Sevgili Burak Dönertaş’la, bir e-tohum toplantısında tanıştım. Sakin bir sesle, bana kafasındaki projeyi anlatmaya çalışıyordu. Çalışıyordu diyorum çünkü; hiperaktivitesi tavan yapmış anlarımda, dikkat eksikliğim de devreye girer el ele verip dansa başlarlar. Algılarım kapanır, dikkatimi toplayamam, karşımdakini dinlemek dünyanın en zor işine dönüşür. Sözel anlatımla başa çıkamayacağını anlayan bu keskin zekalı genç adam, hemen laptopunu açıp bana görsel bilgi vermeye başladı. İşte o zaman keyifle izlemeye ve dinlemeye başladım. Bu fikirlerini yeniden konuşmaya karar verip kenara koyduk. Aradan geçen zamanda bir çok proje ve konuda fikir alışverişinde bulunduk. Zıvanadan çıkıp delirdiğim zamanlarda “abla sakin ol değmez” diyen sakin bir dost daha kazanmıştım. Güzel eşi Meryem’le bana moral oldular hep. Bu süre içinde laf arasında sürekli “abla sen neden blog yazmıyorsun” diyor ben de “blogcuda yazıyorum arada” deyip geçiştiriyordum. Bir akşam yine çevrimiçi fikir alışverişi sırasında bana bir link yolladı, linke tıkladığımda bir an nefesim kesildi. Karşımda, başlığında mavi zemin içinde “Muge Cerman” yazan bir sayfa vardı. Daha da şaşırtıcı olanı, eski yazılarım da buraya eklenmişti. O gün yeniden projesini konuştuk, neden hemen başlamadığını sordum, bir kaç kişiyle görüştüğünü onlara çalışmalar yaptığını söyledi. Kısa bir süre sonra; tanıdık, eş dost derken bir çok isimle profesyonel anlamda çalışmaya başladı. Müşterileri arasında şirket yöneticilerinden, profesörlere, blog yazarlarından, ünlü isimlere kadar birçok kişi olmuştu. Her biri ile tek tek konuşup, isteklerini öğrenip, kişiye özel tasarımlar hazırlamak, yayına hazırlamak oldukça zor iş bence. Sevgili Metin Kahraman‘ın (a.k.a MK) dediği gibi “BlogDestek, hep destek tam destek” yedi gün, 24 saat hizmette olmak her babayiğidin harcı değil. Bugünlerde; onlarca renk, fikir ve önerinin birçok blog sayfasında ve web sitesinde can bulmasını izliyorum gururla ve keyifle. Arada imdat mesajı yollayan herkese de çevrimiçi destek vermeye çalışıyor Burak Dönertaş. Benim blogum ise uzun süre mavi zemin içinde Muge Cerman yazar şekilde kaldı, uğuru bozulmasın diye 🙂 Sonunda yine bir sürpriz linkle tam kafamdaki sayfaya sahip oldum, teşekkürler Burak Dönertaş, sen hem çok iyi bir dost, hem çok yaratıcı bir sanatkarsın. Emeğine, yüreğine sağlık “BlogDestek“, yolun ve bahtın açık olsun.