:::: MENU ::::
Browsing posts in: Edebiyat

Süleyman Sönmez’den STARBUL Yıldız Zekâ

Değerli dostum Süleyman Sönmez‘in kitabı Starbul – Yıldız Zeka bir nefeste okunanlar listelerinizin başına yerleşecek bir eser. Starbul – Yıldız Zeka geleceğin İstanbul’unda yaşayan ve yaşamış olan müthiş insanların öykülerini anlatan bilimkurgu ve polisiye bir macera roman. Karakter canlandırmaları öyle başarılı ki, bir anda yanı başınızda beliriveriyorlar sanki. Ölümün ötesini görebilen ressam Genetto Usta, beklenmedik bir kazayla hayatı paramparça olan Zeynep, “Yüz Bin Drone Savaşı” kahramanı Mercan Yüzbaşı, İstanbul’un son taksicisi Kemal Bey, Mesih’i arayan hacker Murat, yükseltilmiş insanlar, geleceği şekillendiren bilim insanı ve binbir yüzlü katil… Yüzyılın sonundaki dünyada, bugünkünden çok farklı bir İstanbul’da yaşanan heyecanlı olayların peşine takılın. İnsanlara kendi iç sesleri kadar yakın olan “Fısıltı” adlı yapay zekâ neler yapabilmelerini sağlıyor, yaşanan her şeyin deneyim olarak yüklendiği yeni sosyal medya “Humanetey” nasıl bağlar kurmalarını sağlıyor, beyinlere yerleştirilen çiplerle hayat nasıl sürüyor merak ediyorsanız hemen Starbul’u sipariş edin ve gelir gelmez okumaya başlayın. İstanbul’un dev gökdelenlerinde, su ve yer altı kentlerinde, Serbest Bölge’de yol alarak, kitaptaki kahramanlarla birlikte; onların yaşamlarını birbirine bağlayan yüzyıllık olay örgüsünde, nefes kesen, dozu adım adım yükselen STARBUL macerasına siz de katılın.

Starbul içinde çeşitli bölümlerde karakterler bazı müzik parçaları dinliyorlar, sizler de okuma yolculuğunuz sırasında bu melodileri dinlemek isterseniz aşağıdaki linke tıklamanız yeterli:

STARBUL Yıldız Zekâ romanı insanlığın geleceğini yaşamak isteyenlerin tavsiye ettiği bir roman. İstanbul özelinde Türkiye’nin gelecek yüzyıl içindeki değişimi. Polisiye macera dokusunda, çok sayıda karakterin hikayeyi oluşturan örgüsü, yapay zekanın dünyayı yönettiği bir toplumda, beyinlerindeki implantlarla telepatiye benzeyen şekilde iletişim kuran bizden insanlar, bizden yerler ve sarsıcı bir roman. Starbul Yıldız Zekâ romanı okurları şaşırtan olay örgüsü, içindeki muazzam büyüklüğü gizleyen adım adım ilerleyişi, “film olacak yapıt” olarak tarif edilmesine yol açıyor.

Metinlerarası Kitap yayınevinden basılan 318 sayfalık kitap, bilimkurgu, gelecek bilim, polisiye gibi birden fazla yazın türünün karma potada eritilmesinden oluşmuş. Starbul Yıldız Zekâ satın alabileceğiniz platform ve siteler: Amazon – Kitapyurdu – D&R – BKM Kitap – İstanbul Kitapçısı – Hepsiburada – Kitapstore – Kitapambari – Halk Kitabevi – Babil – Nobel Kitap

Kitap hakkında yapılmış güzel bir söyleşiyi de linkten dinleyebilirsiniz.

Nilgün Nart’ın İkinci Kitabı: Yıldız Tozları

Nilgün Nart’ın İkinci Kitabı Yıldız Tozları, sizi kendi uzayınızda müthiş bir keşif yolculuğuna çıkarıyor.
Nilgün Nart, ikinci kitabı Yıldız Tozları’nda lirik bir anlatımla kaleme aldığı deneme türü eserinde, içsel yolcuğunuzda size müthiş bir deneyim sunuyor. Sırlı anlatımlar, merak uyandırıcı deli sorular, gizemli sembollerle saklanmış işaretler, çözümlenmek ve keşfedilmek için, kitabın sayfalarında sizi bekliyor.
Yıldız Tozlarında; “Baki olan O’dur kı, aşk ile gelir gider iki alemin tek olduğu ana, bir eser nefeste bir güldür gönül bahçesinde, her dem diri her dem tazedir“ diyor. Bir diğerinde “aşk çılgınlık halidir, aşk insanı çarpmıyorsa aşk değildir, aşk bir çılgınlıktır, bu halde edinilmiş kendinizden dışarı çıkabilirsiniz” manasını hissettirecek sırlı anlatımlar sunuyor okurlarına.
Ve dahası “belki bir nehirdir insan, akışta olan ve bir kıyı dünyasını seyre dalan ve belki de….?” Şeklinde deli sorusuyla kalakalıyor o nehir kenarında aşktan çılgına dönmüş olan kimse. Oradan sizi alıp ışığın hakikatine götürüyor ve insan orada sessizliğin nimet olduğunu anlıyor. Ve sessizlik o kadar çok kendiliğinizle dolu ki, dinliyorsunuz sessizce…
Ve kitabın sonuna doğru karınca kararınca ve elbette kendinizce hissetmeye başlayıveriyorsunuz.
Neyi mi?
İşte o anlaşılan ne ise yazarın size vermek istediği ve sizlerin almak istediğinizdir. Yıldız Tozları, okuyucunun yüreğinize serpilen sihirli tozlardır, ümit edilir ki bir zaman gelsin, o yıldız tozları tohum gibi çatlasın bir ağaç olsun dalları galaksilere varan uçlarında meyveleriyle okuyucuyu besleyen, şifalandıran ve bir yere ulaştıran.
İyi okumalar hepinize.


Ahmet Güven Kitabı Oda İkinci Baskısını Yaptı

“Tutunacak bir şey bulma umuduyla tekrar nehre doğru yürüdü. Suya yaklaşınca Aziz Brendan’ı hatırladı. Günahsız bir yer olmalıydı. Vardı, kimsenin mutsuz olmadığı. Birbirlerini sorgulamadıkları, gönlünce yaşayabildikleri… İnsanların yapmaması gerekenleri yapmadıkları bir yer… Duruldu. Gülümsedi ve onun gemisine bindi…” Ahmet Güven – Oda

Roman ile ilgili detaylar için Simurg Art’ın tanıtım yazısını paylaşmak istiyorum sizlerle

“İyi ve çok sağlam kurgulanmış bir roman her mevsimde her zaman okunur ama kış mevsiminde harika bir roman okumanın güzelliği başkadır. Simurg Art olarak bugüne kadar sadece 2 roman bastık ve yapıt seçiminde olmazsa olmaz kriterlerimiz var, bu tercihin hem zorlukları hem kolaylıkları olduğu aşikardır, tek derdimiz “niteliktir” ve de yeni yaratıcı soluklara alan açmaktan ibarettir. Edebiyat denilen koca çınar başka nasıl serpilir ki? Ahmet Güven’nin kurguladığı romanların dili bir yandan klasik roman dilini öte yandan klasik roman dilini de kapsıyor, böylece kayda değer bir kurgu dili ortaya çıkıyor. Bu sorumluluk okur ve yazarı karşılıklı olarak belli bir dil-kurgu çerçevesinde tatmin ediyor.”

Oda romanını D&R, Kitapyurdu, Hepsiburada sitelerinden satın alabilirsiniz. İyi okumalar.


#Starbul – Yıldız Zeka

Ağustos ayı başında, değerli dostum Süleyman Sönmez‘in yeni kitabı Starbul – Yıldız Zeka bir nefeste okunanlar listeme kaydediliverdi. Günlük hayatın hayhuyuna dalıp kitap hakkında bir iki satır yazmayı atlayıverdim. Rahmetli dedem ” geç olsun da, güç olmasın ” derdi nurlarda uyusun. Sevgili Süleyman’ın kitabını okurken dedeciğimi de çok andım. Bizlere hayalgücüyle uydurduğu muhteşem hikayeler anlatarak keyifle dinletirdi.

“Starbul” geleceğin İstanbul’unda yaşayan ve yaşamış olan müthiş insanların öykülerini anlatan bilimkurgu ve polisiye bir macera roman. Karakter canlandırmaları öyle başarılı ki, bir anda yanı başınızda beliriveriyorlar sanki. Ölümün ötesini görebilen ressam Genetto Usta, beklenmedik bir kazayla hayatı paramparça olan Zeynep, “Yüz Bin Drone Savaşı” kahramanı Mercan Yüzbaşı, İstanbul’un son taksicisi Kemal Bey, Mesih’i arayan hacker Murat, yükseltilmiş insanlar, geleceği şekillendiren bilim insanı ve binbir yüzlü katil… Yüzyılın sonundaki dünyada, bugünkünden çok farklı bir İstanbul’da yaşanan heyecanlı olayların peşine takılın. İnsanlara kendi iç sesleri kadar yakın olan “Fısıltı” adlı yapay zekâ neler yapabilmelerini sağlıyor, yaşanan her şeyin deneyim olarak yüklendiği yeni sosyal medya “Humanetey” nasıl bağlar kurmalarını sağlıyor, beyinlere yerleştirilen çiplerle hayat nasıl sürüyor merak ediyorsanız hemen Starbul’u sipariş edin ve gelir gelmez okumaya başlayın. İstanbul’un dev gökdelenlerinde, su ve yer altı kentlerinde, Serbest Bölge’de yol alarak, kitaptaki kahramanlarla birlikte; onların yaşamlarını birbirine bağlayan yüzyıllık olay örgüsünde, nefes kesen, dozu adım adım yükselen STARBUL macerasına siz de katılın.

Kitap hakkında yazılan makaleleri okumak ve Starbul hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz BURAYA tıklayınız.

Kitabı hemen sipariş etmek için de BURAYA tıklayınız.

Hepinize keyifli okumalar dilerim.

Starbul içinde çeşitli bölümlerde karakterler bazı müzik parçaları dinliyolar, sizler de okuma yolculuğunuz sırasında bu melodileri dinlemek isterseniz aşağıdaki linke tıklamanız yeterli:

 


If – Eğer …

 

Eğer
Çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
sen aklı başında kalabilirsen eğer
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem kendine güvenebilirsen eğer
bekleyebilirsen usanmadan
yalanla karşılık vermezsen yalana
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana

düşlere kapılmadan düş kurabilir
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
ikisine de vermeyebilirsen değer
söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz
kandırabilir diye safları dert edinmezsen
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
koyulabilirsen işe yeniden

döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı-turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu
yüreğine sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da
herkesin bırakıp gittiği noktada
sen dayanabilirsen tek

herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
dost da düşman da incitemezse seni
ne küçümser ne de büyültürsen çevreni
her saatin her dakkasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyiyle dünya önüne serilir
üstelik oğlum adam oldun demektir

Rudyard Kipling (1865-1936)
Çeviri: Bülent Ecevit

Ingilizcesi

IF
If you can keep your head when all about you
Are losing theirs and blaming it on you;
If you can trust yourself when all men doubt you,
But make allowance for their doubting too;
If you can wait and not be tired by waiting,
Or, being lied about, don’t deal in lies,
Or, being hated, don’t give way to hating,
And yet don’t look too good, nor talk too wise;

If you can dream – and not make dreams your master;
If you can think – and not make thoughts your aim;
If you can meet with triumph and disaster
And treat those two imposters just the same;
If you can bear to hear the truth you’ve spoken
Twisted by knaves to make a trap for fools,
Or watch the things you gave your life to broken,
And stoop and build ’em up with wornout tools;

If you can make one heap of all your winnings
And risk it on one turn of pitch-and-toss,
And lose, and start again at your beginnings
And never breath a word about your loss;
If you can force your heart and nerve and sinew
To serve your turn long after they are gone,
And so hold on when there is nothing in you
Except the Will which says to them: “Hold on”;

If you can talk with crowds and keep your virtue,
Or walk with kings – nor lose the common touch;
If neither foes nor loving friends can hurt you;
If all men count with you, but none too much;
If you can fill the unforgiving minute
With sixty seconds’ worth of distance run –
Yours is the Earth and everything that’s in it,
And – which is more – you’ll be a Man my son!

Rudyard Kipling

Aşağıda linkini verdiğim videoyu Facebook sayfasında paylaşıp; Haluk Kurtoğlu’nun sesinden dinleyerek, Bülent Ecevit’in harika çevirisiyle bu enfes şiiri yeniden hatırlamamı sağlayan değerli dost Meral Bensason ‘a teşekkür ederim.

Görsel kaynağı: https://www.worthpoint.com/worthopedia/rudyard-kipling-small-poem-book-1617218089


Little Women / Küçük Kadınlar

Sinemaya yedinci kez uyarlanan Little Women / Küçük Kadınlar filmini Warner Bros davetiyle izleme fırsatı buldum. Louisa May Allcott’un bu ölümsüz eserini ilkokuldayken bir nefeste okuduğumu hatırlıyorum. Daha sonraki yıllarda çeşitli sinema uyarlamalarını izledim. Sanırım en keyif aldığım uyarlama yönetmen Greta Gerwig’in çektiği bu film oldu. Çok iyi bildiğim bir konuyu müthiş bir keyifle izlememde çok sevdiğim Boston civarında olmasının, Jaqueline Durran tarafından hazırlanan özenli ve müthiş kostümlerin, mekanları ve tabiatı muhteşem bir biçimde izleyiciye ulaştıran görüntü yönetmeni Yoric Le Saux ve filmin her karesinde sizi sarıp sarmalayan müziklerini yapan Alexander Desplat’nin de payı yadsınamaz.

Filmin başrollerinde Saorsie Ronan, Timothee Chalamet, Emma Watson, Florence Pugh, Eliza Scanlen, Meryl Streep, Laura Dern, James Norton, Abby Quinn, Chris Cooper var. Saorsie ve Timothee ikilisini ilk kez yine aynı yönetmenin Lady Bird filminde izleyip oyunculuklarına hayran olmuştum. Sonra Timothee’yi Call Me by Your Name ve bir Woody Allen yapımı A Rainy Day In New York filminde de keyifle izledim. Saorsie’yi de Brooklyn filminde izleyip yine oyunculuğuna hayran olmuştum. Bu iki oyuncuyu not edin derim, önümüzdeki yıllarda ödüllere doymayacaklarından eminim.

Her yaştan kadının keyifle izleyeceğini düşünüyorum bu filmi. 14 Şubatta gösterime girecek olan Little Women / Küçük Kadınlar filmine bir şans verin. Kaba saba, küstah maganda komedileri, kadını aşağılayan ve itip kakan maço senaryolarla çekilen çöpler yerine; huzurla, gülümseyerek, hüzünlenerek izleyeceğiniz bir filme gidin.

IMDB linki  https://www.imdb.com/title/tt3281548/

Fotograf linkleri  :

https://www.rochestercitynewspaper.com/rochester/film-review-little-women/Content?oid=11289993

https://www.scmp.com/lifestyle/entertainment/article/3044840/little-women-film-review-saoirse-ronan-emma-watson-vibrant

https://www.glamour.com/story/greta-gerwig-little-women-review



BİR KİTAP ÖNERİSİ ve İMZA GÜNÜ

Sizlere değerli bir dostun kitabından söz etmek istiyorum bu sabah. Hoş bir rastlantıyla kesişti yollarımız 5 yıl önce. Birlikte 2 ayrı sosyal fayda sağlayan derneğin kuruluşunda yer aldık ve çalıştık sevgili Şeyda ile. Anlatacak çok hikayesi olan, çalışkan, iyi eğitimli, neşeli, heyecanlı bu genç kadınla pek keyifli sohbetlerimiz oldu. Programlarımızı çakıştırabilsek sohbetlere kaldığımız yerden aynı hızla devam edebileceğimize de eminim ????

101 Tavsiye Seçım Nasıl Kazanılır? Kitabını keyifle okuyacaksınız, kitaptaki tavsiyeler bana göre sadece seçim kazandırmakta değil, iş ve özel hayatınızda da yardımcı olacaklar. Bir röportajında şöyle demiş Şeyda; “Türkiye’nin kahvelerinde, sokaklarında, evlerinde, gündelik sohbetlerin önemli konularından biri de politika. Özellikle seçim kampanyaları süresince ya da seçimlerden sonra herkesin sonuçlarla ilgili bir fikri oluyor. Kaybeden tarafı suçlamak veya makus talihimizden şikayet etmek alışageldiğimiz bir durum. Oysa yapılması gereken tek şey; ‘Nasıl Kazanırız?’ sorusunun cevabını vermek. ”

Kitabı okurken yaşı 50lerin üzerinde olanlar kimi zaman üzülerek, kimi zaman gülümseyerek hatırlayacakları notlara rastlayacaklar. Öğrenciler ve genç okurlar, tabii özellikle siyaset yapmak isteyenler için pek leziz bir başucu kitabı olmuş.

En değer verdiğim politikacı Ecevit’ten söz ettiği ve benim de bilinçle deneyimlediğim ilk seçim olduğu için kitaptan kısa bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.

‘Halk, düzeni değiştirme kararını verdi. Dursam beni aşar…’ diyerek Türkiye’nin ekonomik, siyasal yapısında değişimin gerekliliğine dikkat çeken Bülent Ecevit, umudu örgütleyerek 1977’de başarıya ulaştı. Söyleyecek bir sözü, anlatacak bir hikayesi olan ve tabii bunu seçmene, kendisini takip eden insanlara iletmek için elinden gelen çabayı gösteren bir liderin ikna edemiyeceği kimse yok. Türkiye’de sol akılın iktidar olamayacağını iddia ederek, bu ön yargının neden olduğu bir ısrarla siyaseti merkez sağa çekerek değil tam tersine Ecevit’in 1977’de yaptığı gibi sokaklara inerek, seçmenle etkin iletişim kurarak, onun dünyasına girebilmek için elinden geleni yaparak seçim kazanılır. Seçim kazanmak, tribünlere oynamaktan çok tribünleri sizin peşinizden sürükleyecek stratejik akılı pratiğe dönüştürmektir. Daha önce de belirttiğim gibi buna inanmak, yani insanların düşünce yapısını, seçmenin davranışını yani bir anlamda “müslüman mahallesinde salyangoz satabileceğinize” gerçekten inanmak, bunu gerçekleştirmek için durmaksızın çalışmak. Karaoğlan, 1977’de bir şey söylemişti ve bu söylediklerinin duyulması, söylediklerini yaşama geçirmek için var gücüyle, yoğun bir tempoyla ama her şeyden önce de seçmeni yani halkı odağına koyarak çalışmıştı.”

16 Mart Cumartesi günü Kırmızı Kedi kitabevine uğrayın, bu enerjik ve coşkulu kadınla mutlaka tanışın, kitabınızı imzalatın. Yayınevinin şirin kedilerini de sevmeyi ihmal etmeyin.

ŞEYDA TALUK Kimdir ?
1989’da Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Şeyda Taluk ardından Paris 8 Üniversitesi’nde “Siyaset ve Hukuk Bilimi” yüksek lisansı yaptı. 1992-93 yılları arasında aynı üniversitede Avrupa Çalışmaları üzerine doktora öncesi seminerlerine katıldı.
Şeyda Taluk, 25 yılı aşkın bir süredir politikadan, sivil toplum örgütlerine, kurumsal markalardan bireysel alana kadar uzanan bir çok katmanda “etkin iletişimin” gücünü, sihrini ve fark yaratan değişimini kendine has yaklaşımı ve deneyimiyle yorumlamaktadır.
Dünyanın bir çok ülkesinde lider sosyal girişimcileri destekleyen uluslararası bir kuruluş olan ASHOKA’nın Türkiye temsilciliği görevinin yanı sıra Birleşmiş Milletler bünyesindeki Parlamentolararası Asamble, dünyanın en önemli kadın kuruluşlarından biri olan AWID gibi bir çok sivil toplum örgütüne de danışmanlık hizmeti verdi. Kadir Has Üniversitesi’nde iletişim bölümünün kurulmasında görev aldı ve aynı üniversitede iletişim dersleri verdi.
Çok iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilen Taluk, Bahçeşehir Üniversitesi MBA Programı’nda İkna ve İletişim Psikolojisi dersi veriyor. Bunun yanı sıra uluslararası alanda ve Türkiye’de çeşitli kuruluşlara, kişilere siyasal ve sosyal iletişim konusunda danışmanlık yapıyor, eğitim veriyor.

#şeydataluk #yenikitap #seçimnasılkazanılır #101tavsiye #kırmızıkedikitabevi #imzagünü #16Mart2019 #kitap #seçim2019


Kitap Önerisi: #WiseGuy #GuyKawasaki

Guy Kawasaki’nin son yıllarda yayınlanan her kitabını okudum. Yeni kitabı Wise Guy’ı da henüz yayınlanmadan okuyan şanslılardan biriyim. 2008 ekiminde tanışma ve karşılıklı sohbet etme fırsatı bulduğum Kawasaki, alçakgönüllülüğü ve cana yakınlığıyla aklımda yer etti. Son kitabı Wise Guy’ı okurken yaşadıklarından dersler çıkarıp her daim kendini geliştiren, esprili, öğrendiklerini başkalarıyla paylaşmaktan çekinmeyen bu hayat dolu adama bir kez daha hayran oldum.

Hikaye anlatıcılığını önemseyen Kawasaki okurlarına da bunu söylüyor; ‘Her zaman hikayeler anlatın. Anahtar noktalarınızı göstermek için hikayelerinizi kullanın. Hikayeler, “devrimci”, “yenilikçi” ve “havalı” gibi saçma sıfatlardan on kat daha güçlüdür.’

60 yaşında surf yapmayı öğrenen Kawasaki bana harika bir örnek oldu, yıllardır hayalini kurduğum yelkene çıkma fikrine yeniden ve ciddiyetle bakmaya başladım.

‘Bolca okuyun. Harika yazarlar harika okuyuculardır. Başkalarının yazıları size ilham verebilir, motive edebilir ve yazabilmeniz için gerekli cesareti bulmanıza yardım edebilir. ‘ Bu satırlar da bana uzunca süredir ihmal ettiğim bloğuma yeniden dönmemi hatırlattı.

Kitapta çok sevdiğim şeylerden biri de ailesine nasıl önem verdiği. Ailesi ve çocukları hakkında yazdıklarını okurken ne kadar gurur duyduğunu hissedebiliyorsunuz.

Etkilendiğim bir diğer nokta da, karşısına çıkan fırsatları nasıl değerlendirdiği ve bu fırsatlar için ne kadar minnettar olduğuydu.

Esprili anlatımı, nefis öneriler veren, yaşama bağlılığı onurlandıran bu kitabı mutlaka okuyun. İngilizce bilenler aşağıya iliştireceğim linkten hemen sipariş verebilirler. Dilımize çevrilmesi ne zaman olur, hangi yayınevinden çıkar henüz bilemiyorum, öğrenebilirsem yazıya link verir güncellerim.

Sevgiyle ve muhabbetle…

Guy Kawasaki… O bir ünlü, ama alçakgönüllü ve güleryüzlü

Wise Guy Amazon linki  https://www.amazon.in/Wise-Guy-Lessons-Life/dp/B07NJ6M997/ref=sr_1_2


Sadece Gidin – Just Go

En iyi yol savaşmak değildir, sadece gidin. Her zaman bir şeyleri düzeltmeye calışmayın. Kaçtığınız şey yalnızca sizinle daha uzun süre kalıyor. Bir şeyle savaştığınızda, sadece onu daha güçlü yapıyorsunuz. ” Chuck Palahniuk, Görünmez Canavarlar

“The best way is not to fight it, just go. Don’t be trying all the time to fix things. What you run from only stays with you longer. When you fight something, you only make it stronger.” Chuck Palahniuk, Invisible Monsters

 

 

 

 

 

Image source: http://data.whicdn.com/images/140059811/original.jpg


Sayfalar:123