:::: MENU ::::
Posts tagged with: UNESCO

Dunhuang’ın Renkleri: İpek Yolu’na Açılan Büyülü Kapı

Bu sergiden çok geç haberim oldu. Yılbaşı telaşı da geçsin derken ancak dün sabah fırsat yaratıp gezebildim. Duyurusuna fazla rastlamadığım gibi, Tophane-i Amire’de yapılan garip tadilatlar nedeniyle girişi bulmak bile başlı başına maceraydı. Müze kartın geçmiyor olmasını, yönlendirmelerin başarısızlığını da bir yana bırakırsak bu müthiş kültüre ait eserleri görmek pek lezizdi. Aynı mekanda Leonardo, Rafael Ve Mikelanj’ın eserlerini bizlere sunan interaktif serginin başarısından sonra, bu sergi sanki biraz “eh yaptık işte oldu” kıvamında geldi bana.

Dunhuang; İpek yolu üzerinde, Çin ve Batı kültürlerinin kesiştiği stratejik bir noktada, İmparator Han Wudi tarafından MÖ. 111 yılında kurulmuş. Dunhuang mağaraları yalnızca Çin kültürünü yansıtan bir sanat eseri değil; Yunan, Roma, Budizm, Hinduizm, Gandhara sanatları, Orta Asya üsluplarının Doğu ve Batı kültürlerinin birleştiği bir yer. Rivayetlere göre, 366 yılında Lezun adında bir Budist rahip Dunhuang’a geliyor.

Mingsha Dağı’na bakarken altın ışıklar arasında binlerce Buda gördüğü sanrısına kapılınca, bu görüntüden ilham alarak ilk mağara kazısına başlıyor. Zamanla mağaraların sayısı artıyor, Tang Hanedanı dönemine gelindiğinde, bölgedeki mağara sayısı bini aşıyor.

Sade bir yaşamı ilke edinen Budist rahipler, aydınlanma arayışlarının bir parçası olarak bu mağaralarda inzivaya çekilmişler. 4. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar rahipler batıdan topladıkları heykelleri Dunhuang’a getirmiş, yolu buradan geçen gezginler de arkalarında çeşitli duvar resimleri bırakmışlar. Zamanın etkileri ve insanların tahribatından sonra, Mogao’da şu anda 50 bin metrekare alanda yaklaşık 500 mağara ve 2 binden fazla heykel korunuyormuş. Duvar resimleri birbirlerine bağlanırsa, 30 kilometre uzunluğunda resim koridoru oluşturulabilirmiş.

Mogao mağaraları 1987’de UNESCO’nun Dünya Mirasları Listesine alınmış. Sergi bitti diye gitmeye hazırlanırken görevlinin “diğer bölümü gezdiniz mi” sorusuyla farkına vardığım ve ilginç müzik aletlerinin sergilendiği ve hemen yanlarına yerleştirilen kulaklıklarla örnekler dinleyebildiğiniz bölümde, sergi süresince müzik ve dans gösterileri de yapılmış. Bu pazar vakti olanlara, son günü de olsa sergiyi gezmelerini öneririm.

Dunhuang hakkında daha detaylı bilgilere BURAYA ve ŞURAYA tıklayarak erişebilirsiniz.