:::: MENU ::::
Posts tagged with: yaşam kalitesi

Tavsiyeni Kendine Sakla…

begonviller

Yakınlarınız zor zamanlarında size akıl danışır mı? Onlara makul önerilerde bulunur musunuz? Sizce iyi bir tavsiye nasıl olmalıdır? Bir yabancının önerisiyle veya ilham vermesiyle hayatınızı tepeden tırnağa değiştirmeye hazır mısınız?

Bu soruların cevapları hepimize göre değişir. Aslında bu soruların hiç birinin önemi yok. Sadece siz söylediniz diye hiçbir arkadaşınız sigarayı bırakmaz, temiz beslenmeyi seçmez ve tabii sadece siz konuyu gündeme getirdiniz diye hiçbir arkadaşınız kendisine zarar veren ilişkisinden de vazgeçmez. Diyabet, yüksek tansiyon, diz sorunları yaşayan 80 yaş üstü tanıdıklarınız onlara önerdiklerinizi asla umursamaz. Ne kadar iyi niyetle söyleseniz, anlatsanız ve hatta kendi yaşama biçiminizi değiştirerek ne kadar sağlıklı olduğunuzu kanıtlasanız da hiç önemi yok. Tabii bu asla sizin suçunuz değil.

İyi bir tavsiye verildiğinde, anahtar tavsiyeyi veren değil alan taraftır. Hepimiz belirli zamanlarda bizlere “tam da bu işte” dedirten anlar yaşadığımız örnekler görüp, makaleler okumuşuzdur. Çoğumuz o anları; eski ya da bize zarar veren kötü bir alışkanlığı değiştirmek veya yapmayı ertelediğimiz işleri yapabilmek için motivasyon olarak kullanmışızdır.

Muhtemelen ilk adımı attığınız an, aslında başkalarını suçlamaktan vazgeçip, yapmanız gerekenleri ertelemeyi bıraktığınızda gerçekleşmiştir. Perspektifinizi değiştirmeniz ve harekete geçmeniz belki bir anda, belki de benim gibi yıllarca sonra oldu. Ama önemli olan karar verip, kararınızın gerektirdiklerini yerine getirip, uygulamaya başlamanız. Aslında her şey bir tesadüfle başlayabiliyor. Okuduğunuz bir kitap, konuşmasına hayran olduğunuz bir ünlü, hoşunuza giden bir reklam sloganı olabilir sizi karar almaya iten. Ne olduğunun önemi yok; ister bir tanıdığınızın sözleri, bir yabancının eleştirel gözle sizi süzmesi, bir şiir, bir film hepsi olabilir. Aradığınız tetikleme noktası orada duruyordu ve siz onu bulup harekete geçmeye karar verdiniz. Bunun bir armağan, kader ya da size verilmiş harika bir şans olduğunu düşünebilirsiniz. Yanılırsınız, asıl neden sizsiniz, baktınız ya da dinlediniz ve değişmeye, olmanız gerekene dönüşmeye siz karar verdiniz.

İşte tam da bu sebepten en iyi tavsiyelerinizi kendinize saklamalısınız. Her zaman olmasa da çoğu zaman böyle yapmaya çalışın. Uygulamak çok zor, hele benim gibi herkese yardım ettiğini düşünen biri için neredeyse imkansız çenesini tutmak  Çoğu insan problemi olduğunu düşünmez, düşünse de çözüm aramıyor olabilir ve sizin tavsiyeniz de, doğru zamanda yapılmadığı için o kişide bir işe yaramayacaktır. Böyle durumlarda hemen kendinizi hatırlamaya çalışın, nasıl ki sizin kendi sorununuzu fark edip çözümü için adım atmaya başlamanız arasında uzun zaman geçtiyse, başkaları için de durum aynıdır. Onların da kendi sorunlarını fark edip, bu konuda sorumluluk alarak harekete geçmeleri uzun zaman alabilir.

Bazı insanlar ise o noktaya asla gelemezler, boş yere kendinizi paralayıp sevginizi ve şefkatinizi vermeyin. Sizin söylediklerinizi ukalalık, hayatlarına müdahele etmek, onlara patronluk taslamak gibi algılar ve savunmaya geçerler. Sakince bekleyin, tam olması gereken noktaya vardıklarında, sizden yardım isterlerse orada olacağınızı bilmelerini sağlamanız yeterli. Gerektiğinde çenenizi tutup küstahlık ve ukalalık gibi algılanabileceğiniz durumlardan kaçınarak özellikle sevdiklerinize ve yakınlarınıza daha çok yardımcı olabilirsiniz.

İyi bir tavsiye; doğru kişiye, doğru zamanda verilendir. Herkes ilgilenilmek, anlaşılmak ve fark edilmek ister. Onları dinleyin, anlamaya çalışın, yardım edebileceğinizi hissetmelerini sağlayın ve onlar isteyene kadar da aklınızdan geçenleri kendinize saklayın.

Görselin konuyla ilgisi yok begonviller beni mutlu ediyor, ruhuma iyi geliyor belki sizlere de kendinizi iy. hissetirirler.

Sevgiyle ve muhabbetle…
Follow my blog with Bloglovin


Aslında geçmiş ve gelecek YOK

Bu yazıyı 2009 kasım ayında posterous blogumda paylaşmıştım. Geri dönüp neler paylaşmışım diye bakarken buldum ve buradan sizlerle tekrar paylaşmak istedim.

İçiniz daraldığında, sinirlendiğinizde hatırlayın; aslında geçmiş ve gelecek YOK …
Bu yazı, bir mesajla bana hatırlatma olarak geldi. Okudum ve kendime geldim. Sizler de saklayın, arada okuyup kendinize gelin.

Bizler sayısız yaşamlar yaşamakta olan varlıklarız. Bazılarımız günlük lisanda, yaşamlarımızı şimdi ve geçmiştekiler diye ayırsak da, biz onların hepsini şu anda yaşıyoruz. Onlar bu ‘an’a ve bu’ yer’e paralel olarak var, hatta gelecekteki yaşamlarımız da var bu paralel evrenlerde. Biz bunların hepsini sonu gelmez ‘şimdi’de yaşıyoruz.
Aslında Ben ve Sen YOK
Yaşamlarımızda çevremizde bulunan ve bir şekilde bizimle bağı bulunan insanların tümü aslında biziz. Bize kötülük eden de, iyilik eden de, bizden yardım isteyen de, hepsi bizim farklı yaşamlarımızdaki bizleri yansıtırlar. Bütün yaşamlarımızın kayıtları bir bütündür. Biz bu kayıtları hem ruhsal hem madde bedenimizde taşımaktayız. Bu kayıtlar şu anda yaşadığımız hayatlarımızın kalitesini oluşturmaktadır.
Aslında Sen ve Onlar YOK
Birine kötülük etmek, kendinize kötülük etmektir. Çünkü yaşamınızdaki herkes boyutu, aynalık etmek için ‘var’dır. Biri size kötülük ediyorsa, bilin ki farklı bir yaşamınızda birisine siz de aynı şeyi yapmışsınızdır ve şimdi yüksek benliğiniz tarafından bu deneyim boyutu yansıtılarak, düzeltmeniz hatanızı için bir fırsat yaratılmaktadır. Bu yaşamımızda yaptığımız bir hata, bir şekilde kendimizi haklı çıkarıp kolayca işleyiverdiğimiz suçlar; en kötüsü de birisi için kötü dileklerde bulunmak, bilin ki aynı anda, bizim yaşadığımız paralel bir başka hayatımızda, yüksek bilincimiz tarafından, yine bir yaşam deneyimi şeklinde hayatımıza yansıtılır ve acısı bize yaşatılır.
Aslında Dünyamız ‘Biz’den ibaret
Dünya diye bildiğimiz yer, aslında bizim kafamızın içidir. Örneğin çevremizi kirlettiğimizde, aslında kendi yaşamımızı, ve sadece bu yaşamımızı da değil, diğer bütün yaşamlarımızı da kirletmiş oluruz. Kirlenme kendisini bu olumsuz, istenmeyen olaylar şeklinde gösterir. Bunun sosyal ve duygusal izdüşümlerini onu cephesinde yaşarız hayatımızın. Bu yaşantılar, bedensel sağlık düzeyinde de tezahür eder. Yukarıdaki Çevre kirliliği örneği ile devam edersek; dünyamızı kirlettiğimiz sürece, veya gereksiz, istenmeyen eşyaları göz önünde tuttuğumuz sürece bedenimizdeki enerji akışını da bir yerlerde tıkamış oluruz. Bu tıkanıklık ise bizim duygusal yaşantımızda olumsuzluklar yaşamamıza, en sonunda da bedensel sağlığımızda bozulmalara sebep olur.
Arınmanın Güzelliği:
Arınmak, hatalarımızın farkına varmak ve onları tamir etmek üzere çalışmaktan geçer. Fiziksel temizlik de arınma sürecinin bir parçasıdır. Örneğin, çevreciliğe kendini adamış kişiler yüksek bilinçlerinin onları aydınlatması sayesinde, bu yaşamlarında ve diğer bütün yaşamlarında yaptıkları hataları, ve olumsuz anılarını temizlemektedirler aslında. Bu yüzden çevresini temizleyen insanların içlerinde hep bir huzur ve mutluluk vardır, ve kendileriyle bu konuda hep gurur duyarlar. Buna ‘tatmin duygusu’ diyebiliriz. Temizlikle çok haşır-neşir kişileri, örneğin sokak çöpçülerini gördüğünüzde bilin ki, o kişinin temizlemesi gereken birçok yaşam deneyimi vardır ve şimdi bu hayatında yapmakta olduğu da budur.