:::: MENU ::::
Browsing posts in: İnternet

Daha İyi Bir Gelecek İçin Mola #HacknBreak

#HacknBreak 2. Açık İnovasyon Kampı ve Konferansı; bu yıl da dolu dolu geçecek 8 gün ve 8 gece ile katılımcılarını bekliyor. HacknBreak, 19-27 Ağustos 2017 tarihleri arasında yine İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Urla kampüsünde gerçekleşiyor.

#HacknBreak, binlerce yıl öncesinde olduğu gibi, Ege’de zeytin ağaçları ve yavaş akan zaman içinde, “yeniden” dünyaya yön verecek fikirler yaratmayı hedeflemekte. Program detaylarını BURADAN görüntüleyebilirsiniz.

2016’da; ~1.000 katılımcı, 100+ konuşmacı, 95+ eğitim, seminer, workshop, hackathon vb alt etkinlik ve 30+ konferans konuşmasına ev sahipliği yapan bu müthiş etkinliği kaçırmayın.

Henüz başvuru formunu doldurmadıysanız BURAYA tıklayın, başvurular 10 Ağustos 2017 tarihine kadar uzatılmış. Lütfen başvurularınızı bireysel olarak yapın. Formu dolduranlar arasından seçilen kişiler kampa katılmaya hak kazanacaklar. Bu nedenle formu eksiksiz ve doğru bilgilerle doldurduğunuzdan emin olun.


Doğrulama yapmadan KAN ARANIYOR mesajı paylaşmayın!

blood-group

Değerli dostlarım daha önce de bu konuda defalarca hem Facebook, hem de Twitter üzerinde uyarı mesajları yazdım, çok fazla dikkat eden olmamış anlaşılan. Kalıcı olması için blogda bir yazı olarak yayınlamaya karar verdim.

Lütfen KAN ARANIYOR paylaşımlarınızı doğrulama yapmadan kullanmayınız. Gördüğünüz mesajın kimden geldiğinin önemi yok, sizden önceki arkadaşınızın kontrol etmediğini varsayarak MUTLAKA mesajdaki telefonu arayıp doğrulama yapın.
Az önce sabah gördüğüm bir mesajdaki telefonu aradım, numaranın sahibi o kadar bezmiş ki aramalardan, sürekli meşgul tuşuna basıyor, iyi bir insanmış cevaplamadı ama sms ile yanlış bilgi olduğunu belirtti.
Yanlış bilgiyi paylaşmanız sizi daha iyi ve duyarlı yapmıyor, doğrulama için azıcık vakit ayırırsanız; hem hastaya, hem yakınlarına iyilik etmiş olursunuz.
Doğrulama yapmada ilk adımım, önce google üzerinde daha önce hangi tarihte benzer paylaşım olduğuna bakmak oluyor. Eğer bir iki günlük zaman dilimiyse, mesajdaki telefon numarasını arayıp kan ihtiyacının devam edip etmediğini soruyorum. Telefon numarası yanlış ise mesaj kaynağından bilgi isteme yoluna gidiyorum. Bu kadar uğraşamam diyen var ise, zahmet edip hiç paylaşmasın lütfen.
Daha önce yaşanan konuşmalardan bazıları o kadar üzücüydü ki günlerce kendime gelemedim. Yıllar önce ölmüş minik evladının kan anonsu için bir anneyle konuşmak, 3 ay önceki ameliyattan sağ çıkamamış gencecik bir delikanlının babasına başsağlığı dilemek çok üzücü inanın.
Duyarlı insanlar olduğunuzu bildiğim sizlerden tekrar rica ediyorum; LÜTFEN doğrulama yapmadan kan arama mesajı paylaşmayın, zaten üzütüsü olan insanlara defalarca eziyet edilmesine sebep olmayın.
Hepinize sağlıklı, huzurlu günler dilerim.
Sevgiyle ve muhabbetle…

Görsel kaynağı: http://www.idietitian.in/wp-content/uploads/2016/05/blood-group.jpg


#SXSWAccelerator programı Türk girişimcileri bekliyor

SxSw

SXSW Accelerator 2016 programı Türk girişimcileri, SXSW festivalinde sunum yapmaya ve yatırım almaya davet ediyor.

Her yıl Texas eyaletinin Austin kentinde düzenlenen SXSW festivali bünyesindeki SXSW Accelerator programı; 12-13 Mart 2016 tarihlerinde, girişimcilik dünyasının önde gelen isimlerinin yer aldığı seçilmiş jüri üyelerine sunum yapmak üzere Türk girişimcileri de bekliyor.

2009 yılından bugüne 305’ün üzerinde girişimin katıldığı SXSW Accelerator programı kapsamında, katılımcı girişimlerin %62’si yatırım alırken, %13’ü de Google, British Telecom, Apple başta olmak üzere çeşitli şirketler tarafından satın alınmış. accelerator-2016-color-page

Klout, Hipmunk, Wildfire, Siri, Foodspotting ve Tango gibi bir çok büyük firmanın erken aşamalarında katıldığı program dahilinde son 6 sene sürecince girişimcilere 2.6 milyar dolar yatırım imkanı sağlanmış.

2016 SXSW Accelerator programı bu yıl; “Akıllı Data Teknolojileri”, “Eğlence ve İçerik Teknolojileri”, “Sağlık ve Giyilebilir Teknolojiler”, “Yaratıcı Dünya Teknolojileri”, “Ödeme ve Finansal Teknolojiler” ve “Sanal Gerçeklik” alanında faaliyet gösteren Türk girişimcileri de programına davet ediyor.

Detaylar için websitesinden sxsw.com/interactive/accelerator bilgi alabilir ve SXSW Accelerator 2016 programı global danışma kurulu üyesi değerli dost Çağdaş ÖNEN’e cagdasonen@gmail.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz.


Eski Aile Albümlerinizi Dijitale Aktaran Sistem #Fotarama

Bir saat kadar önce sevgili Beybin Esen’in Elma+Alt+Shift‘te yayınlanan yazısı sayesinde harika bir sistemden haberdar oldum: Fotarama
Hepimizin albümlerde, kutularda, dolap köşelerinde bekleşen karta basılı fotograflarımızı dijital ortama taşıyorlar.
Yıllardır kimimizin yapmaya üşendiği, kimimizin gerekli ekipmana sahip olmadığı, kimimizin de vakit yok diye savsakladığı bir sorunu hepimiz için çözüvermişler.

fotarama-eas
Sistem şöyle çalışıyor: Adresinize gönderilecek kutuya sığdırabildiğiniz kadar fotograf dolduruyorsunuz. Albümlerinizi kutudan çıkan lastiklerle grupluyorsunuz. Daha sonra kargo poşetine koyuyor ve UPS Kargo’yu arıyorsunuz. Kargo görevlisi kutuyu adresinizden alıyor ve Fotarama ekibine ulaştırıyor. Fotograflarınız profesyonel cihazlarda dijitale aktarılıyor. 600 DPI çözünürlükte arşivlenen fotograflarınızı, dilerseniz 4 kat büyüterek bastırabiliyorsunuz. Kutunuz ve size özel arşiv CD’niz en geç 10 gün içersinde adresinize geri gönderiliyor.
Fotograflarınız tarandığı anda hesabınıza yükleniyor ve şifrenizle giriş yaparak hemen kullanabiliyorsunuz. Fotograflarınızı etiketleyebiliyor, farklı albümler oluşturabiliyor ve favorilerinizi seçebiliyorsunuz. Seçtiğiniz fotografları Facebook ve Twitter’da paylaşabiliyor, sevdiklerinize e-posta olarak da gönderebiliyorsunuz. Tabii en önemlisi de hesabınıza ve fotograflarınıza şifrenizi kullanarak sadece siz ulaşabiliyorsunuz.
Fotarama tarafından sunulan bu hizmete bayıldım, pek üşendiğim bir konuya çözüm getirdikleri için, kendi adıma bu genç girişimci arkadaşlara teşekkürü borç bilirim.
Aklınıza takılacak onlarca soru olabileceğinizi düşünerek cevaplarını da yazmışlar. ŞURAYA tıklayarak okuyabilirsiniz.


Huawei Ascend P7 1299 Liralık Fiyatıyla Satışta

Dün akşam Çırağan Saray Bölümü’nde, Huawei‘nin yeni telefonu Ascend P7‘nin tanıtım toplantısına katıldım. İstanbul’daki hava muhalefeti nedeniyle çoğunluk gecikmeli olarak katılmıştı davete. Simto Alev, Nur Aydoğan, Sunipeyk, Kozan Demircan, Hamza Şamlıoğlu, Serkan Cura, İsmail Emrah Demirayak ile selamlaşıp hasret giderdikten sonra tanıtımın yapılacağı salonda yerlerimizi aldık. Otel salonlarının takım elbiseli erkeklere göre ayarlanmış klima sistemi nedeniyle, 18 derecede titreşerek konuşmacıları dinlemeye çalıştık.

Huawei Ascend P7 acilis konusmasi

Huawei Türkiye Genel Müdürü Zhao Gang “Tasarım, görüntüleme ve bağlantı konusunda çıtayı daha da yükseğe taşıyan Huawei Ascend P7’yi Türkiye’deki tüketicilerle buluşturmaktan mutluluk duyuyoruz.” diyerek başladı sözlerine. IDC’nin 2014’ün ilk yarısı için açıkladığı sonuçlara göre dünyanın 3’üncü en büyük üreticisi haline geldiklerini belirten Gang, Çin ve Batı Avrupa gibi pazarların yanı sıra, Türkiye’de de Huawei marka bilinirliğinin ve algısının her geçen gün daha da güçlendiğini gözlemlediklerini sözlerine ekledi. Bu yıl Türkiye’de Huawei’nin marka bilinirliğini güçlendirmek için 5 milyon dolar kaynak ayırdıklarını ve Huawei markasını hayatın içinde çok daha fazla yerde göreceğimizi de ekleyerek sahneden indi. Daha sonra Vodafone Türkiye Kıdemli Pazarlama Müdürü Onur Yeniay sahne aldı ve Vodafone’lular ile numarasını Vodafone’a taşıyan abonelerin, Türkiye genelindeki Vodafone Cep Merkezleri aracılığıyla tarifelerine ek 36 aya varan taksitlerle ve ayda 20 TL’den başlayan fiyatlarla yeni Huawei Ascend P7 sahibi olabileceklerini belirtti. Daha sonra, üşümekten isimlerini not alamadığım biri kadın, diğeri erkek iki kişi sahneye çıkarak Huawei Türkiye hakkında ve Ascend P7 telefon hakkında bilgiler verdiler. Sunumlar bittikten sonra etkinliğin pek leziz ikramlarla ve Zeliha Sunal ve kadrosunun neşeli sahne performanslarıyla devam edecek ağırlama kısmının yapılacağı balo salonuna geçerken, yağmurun durmasını fırsat bilip Nur ile bahçeye çıkarak gün batımını görüntüledik, tabii ısındık da 🙂  Huawei Ascend P7 ciragan bahceYemek eşliğinde dostlarla sohbetten sonra hepimiz sırayla telefonu test etmeye koştuk. Hafif ve avuca rahatça oturan bir telefon Huawei Ascend P7, tek elle de rahatça kullanabiliyorsunuz. Telefonun arka yüzünde, geceleri ya da iç mekanlarda düşük ışıkta kaliteli fotoğraflar çekebileceğiniz Sony dördüncü nesil BSI algılayıcı, 13 megapiksel çözünürlüğünde, küresel olmayan 5P lense sahip kamera yer alıyor.
Ultra Snapshot fonksiyonuna bayıldım, telefon kilitli halde olsa da ses azaltma tuşuna art arda iki kez basılınca 1,2 saniyede kamerayı çekime hazır hale getiriyor.

ascendp7Selfie ve groufie meraklılarının bayılacağı 8 megapiksel 5P küresel olmayan lense sahip ön kamera; panorama çekim modu ve fotoğraflarında daha güzel görünmek isteyenler için de 10 kademeli yüz iyileştirme özelliğine sahip.
Ascend P7’nin bir başka ilginç özelliği de Voice Photo, sosyal medyada paylaşacağınız fotoğraflarınıza 10 saniyelik sesli notlar ekleyebiliyorsunuz
Huawei Ascend P7, gündelik kullanımın yıpratıcı etkilerine karşı daha dayanıklı olmasını sağlamak amacıyla ön ve arka yüzde Corning® Gorilla® Glass 3 kaplamayla güçlendirilmiş.
Ascend P7, multimedya dosyalarını daha iyi görüntülemek için 5 inçlik 1920×1080 piksel çözünürlüğünde Full HD ekranla donatılmış.
Yine teknik özellikleriyle aklımı çelen bir telefon tanıtım toplantısı oldu, fiyatı diğerlerine göre daha makul, ama İstanbul-New York uçak biletine eşit bir rakamı gözden çıkarmayı aklım keser mi bilemedim 🙂

Huawei Ascend P7 Teknik Özellikleri:

Ekran: 5” 1920 x 1080 FHD
OS: Android™ 4.4.2 Kit Kat
Hafıza: 2GB RAM, 16GB ROM, 32 GB microSD kart desteği
Ön kamera: 8.0MP
Arka kamera: 13.0MP AF –F2.0 diyafram
Video yakalama: 1080p Full HD video kayıt ve oynatma
Boyut: 139.82mm x 68.8mm x 6.5mm
Ağırlık: yaklaşık 124g
Bağlantı: LTE Cat4 / WiFi 802.11 b/g/n / Bluetooth 4.0 / NFC ile paylaşım
İşlemci: HiSilicon Kirin 910T 1.8 GHz quad-core chipset / Mali450 GPU
Batarya: 2500mAh lityum polimer


#Mobicom: Geç Keşfettiğim Teknoloji Mabeti

Tanıyanlarınız iyi bilir, teknolojik gelişmeleri ilgiyle takip ederim. 2006 yılında iPhone fotografları ortalığa sızdığında ne kadar heyecanlanmıştım. Tabii sonra özgür yazılımdan yana saf tutup, açık kaynak kodlu işletim sistemi nedeniyle Android tutkunu oldum o ayrı 🙂

mobicom cepheDün sabah, bir grup teknoloji tutkunu ile birlikte Mobicom ‘da pek keyifli vakit geçirdik. Ev sahibimiz Mehmet Mahruki; 2004 yılından bu yana tüketicileri özel tasarım kulaklıklar, mobil teknoloji, giyilebilir teknoloji ürünleriyle tanıştıran bir isim. Hem fiziksel mağazada, hem internet mağazalarında yer alan birbirinden keyfili ve ilginç yüzlerce ürün hakkında bizlere bilgiler verdi, videolar izletti veeeee en heyecanlısı da Parrot ARDrone’u uçurma deneyimi yaşattı.
Mobicom ‘da ürünleri yer alan, deneyip satın alacağınız markalar Parrot, Marley, Jawbone, Frends, Jam, Braven, Zagg, Swiss Voice, Sphero, Invisible Shield, 3Doodler, Incipio, Luxxus by Nikkei…  mobicom ic goruntuHer biri ayrı tasarım harikası olan bu markalardan beni hemen kendine çekeni Marley oldu. Tamam kabul ediyorum, hayran kalmamın nedeni Bob Marley’e adanması, ama daha da önemlisi çevreye ve onu kullanan insanlara saygılı ürünler yaratan bir marka olması. Tasarımından ambalajına kadar her adımı üzerinde düşünülerek hazırlanmış leziz bir ürün yelpazesi var. Mutlaka incelemelisiniz.  mobicom marley minibusBir başka akıl çelen de Frends, kadınlar için özel üretilmiş, ünlü tasarımcıların imzalarını taşıyan, rengarenk albenili kulaklıklar. İsminin hikayesiyle gönlümü çeldi, değiştirilebilir kulaklık kapağı serisine verdiği “Frends With Benefits” ismiyle de kahkaha attırdı 🙂
Jawbone 2006 da kurulmuş, Bluetooh hoparlörler, taşınabilir ses cihazları ve giyilebilir teknoloji alanında uzmanlaşmış bir marka. Ürün gamında yer alan Jam kablosüz hoparlörlerin renkleri aklınızı başınızdan alabilir. Benim aklımı başımdan alanlardan biri de UP bileklikler oldu. Giyilebilir teknoloji, 2007 de ilk duyduğum andan beri benim için çok heyecan verici bir gelişme, sağlayacağı yararları düşündükçe de daha heyecan verici oluyor.
Sphero ise oyun sisteminin yeni bir türü, ilk robot top da denebilir, R2D2 gibi sesler çıkarmasıyla kalbimi fethettiği doğrudur 🙂 Sphero ile çok oyunculu oyunlar oynayabilir, ekranda oyun için el kontrolör olarak, temel programlama öğrenmek için kullanabilir ve artırılmış gerçeklik oyunlarını da oynayabilirsiniz. BURAYA tıklayarak sonbaharda piyasaya çıkacak yeni ürünleri Ollie’nin videosunu mutlaka izleyin 🙂
Parrot ise tabii önce ne kadar ürkütücü olsa da ARDrone ile sonra da çiçek sulamayı unuttum işkencesine gayet sevecen bir çözüm olan Flower Power ile gönlümü kazandı. 2012 yılında görüp aşık olduğum, ses kalitesini dinledikten sonra diğer markalara havayolu kulaklığı muamelesi yaptığım Philippe Starck imzalı özel tasarım kulaklıkları Zik ise hepsinden ayrı bir yere sahip kalbimde 🙂  mobicom giftbag
Ayakkabı delisi bir kadının Jimmy Choo mağazasında hissedeceklerini ben Mobicom ‘da hissettim desem yalan olmaz. Mehmet Mahruki ve Demet Bilge’ye bu keyifli sabah toplantısı, güleryüzlü evsahiplikleri ve zarif armağanları için, Hande Yel’e de Ünite İletişim adına bu davetli listesini hazırlarken beni unutmadığı için çok teşekkür ederim.
Mobicom’da çektiğim fotograflara BURAYA tıklayarak erişebilirsiniz.


İnternet Yasaklarının Dijital Reklam Sektörüne Etkisi Yıkıcı Olacak

Uzunca bir süredir; internet yasakları ile ilgili gerek yurt içinde gerek yurt dışında yayınlanan her yazıyı, her bilgiyi satır satır tarıyor ve okuyorum. Özellikle ülkemizde reklam sektörünün büyük oyuncularının ve basının bu konuya neden bu kadar az tepki gösterdiğini anlamaya çalışıyorum. Hemen hemen sektördeki şirketlerin çoğu yasaklara karşıy “mış gibi” yaptılar. Yeterli değildi, internet yasası ağır cezai yaptırımlara yol açacak şekilde onaylandı. Şimdilerde Twitter, Youtube ve olası bir Facebook yasaklanmasında da dijital reklam ajansları ve çalışanları büyük zarar görecekler. Hatta dün okuduğum bir yazıda VPN ve DNS değişikliği ile internete bağlanmalar nedeniyle reklam gelirlerinde büyük düşüşler olduğundan söz ediliyordu. (Kaynak : Turk Internet )

twitter
Şimdi adım adım birlikte düşünelim; internet yasaklarıyla birlikte dijital reklamcılıktan pay alan büyük oyuncuları hafifçe yana itelim (çoğunlukla bir dünya devi ajansın mutfağında olanlar, yabancı ortağı olanlar gibi gibi), sektörün küçük cirolu oyuncuları yasaklardan önce, koca koca markalardan pay alıp güzel ve göz alıcı işler yapmaya başlamışlardı. Pastanın dilimlerinde payların oranı hızla değişiyordu. Aynı durum TV ve basılı mecralar için de geçerliydi. Bilgisayarları, tabletleri ve cep telefonlarıyla internete bağlanan tüketicileri hızla yakalayan, o dev yayın kuruluşlarının hantal yapılarına kafa tutan birileri vardı ortalıkta. Hala akıllarının alamadığı konu; internet denen ele avuca gelmez yeniliğin, kimsenin tekelinde olamayacağı ve yasaklanamayacağıydı. Hükümet yandaşı/kuklası konumundaki çoğu yayın kuruluşu ve basılı medya devlerinin internet yasağına ses çıkarmayışı anlaşılır tabii, nispeten bağımsız sayılabilecek diğerlerinin yeterince ses etmemesi de yıllardır sömürdükleri reklamverelerin daha az bütçelerle daha efektif kampanyalar yapabileceklerini fark edip ellerinden kaçırmamaya çalışmalarıydı. İnternet reklamcılığı ölürse, yine TV reklamlarına dönüş başlar, markalar yeniden gazete ve dergilerde yer almaya başlarlar diye hesap ediyorlar sanırım. Kaybedilenin sadece bütçeler değil, daha önemli konular olduğunu anlamalarını umuyorum, biraz daha sağduyulu olmanın, insan olmakla mümkün olabileceğine inancım devam ediyor. youtube
Hemen belirteyim aktif olarak iş hayatı içinde değilim, emekliyim; akıllara yanlış bir soru takılmasın 3 yıldır özellikle reklam sekörüne kilometrelerce uzak duruyorum, teklif beklentim de yok. Üzüntüm; yıllarca emek verdiğim sektörü, dijital dünyanın önünü keserek beslenmeye çalışırken görüp, sevdiğim ve işlerini takdir ettiğim çok sayıda genç insanın zorda kalmasına sebep olacağını bilmektir. Olası bir yıkımın, sektörün bütün kanallarına etkisi olacağı da göz ardı edilmemelidir.
Hamiş: Konuya daha hakim kişilerin rakamsal verilerini de paylaşmak isterdim ama erişemedim. Kısa sürede bulursam buradan paylaşacağım.
Yazıda kullandığım görseller; internet yasaklarına en çok tepki veren ve en sistemli paylaşım yapan İnternet Özgürdür isimli blogdan alıntıdır.


Mide Bulantısı Hissiyle Yaşamak

flowers17 Aralık tarihinden bu yana tanık olduklarımız bir Avrupa ülkesinde yaşansa, milyonların sokağa dökülüp, sebep olanları neredeyse tükürükle boğacağı durumlar. Ülkemizde ise mizah arşivlerine  katkıda bulunulup, elde çekirdek izleme halinde ilerliyor genellikle. Hatırlayalım neden başlamıştı bu itiş kakış, rant paylaşımından değil mi? Peki böyle olmasının hepimizi rahatsız etmesi gerekmiyor mu? Sormuyor muyuz “Madem olanları biliyordunuz bunca zaman neden sustunuz, mamanız kesilince mi aklınıza geldi kayıtları ortaya dökmek. Gencecik çocuklar öldürülüp, sakat bırakılırken neden sustunuz, o çocukların kanları elinize bulaşmışken, paraları birlikte istiflediniz gıkınızı çıkarmadan değil mi?” Kim bu insanlar; devletin hangi kademelerine sıvaşmışlar, hırsız tayfası hissesini vermeyince ellerindeki kayıtları ortaya saçıveren bu adamlardan nasıl kurtulacağız peki?
Sürekli mide bulantısı hissiyle yaşar oldum, dengede kalmaya çalışıyorum, kötülüğe değil iyiliğe odaklanmaya çalışıyorum, çok zorlanıyorum. Kafamın içinde yüzlerce soru dönüp duruyor, cevaplarını bulamadığım. Endişem gencecik insanların, küçücük bebelerin geleceklerinin kimliği bilinmeyen bir gürühun insafına kalıp, ipotek altına alınmış olması.
Hala çok sayıda insanın siyaseti futbol takımı tutar gibi takip etmesi, sorgulamadan, sadece duruşunu beğendi diye oy verip yaşadığı beldeyi hırsıza, uğursuza teslim etmeye hazır olmaları, belediye seçimiyle genel seçimi ayıramayıp bu seçimlerin bütün sorunlara çözüm olacağını sanmaları bana kendimi hasta gibi hissettiriyor.
Rahmetli anneannemin dediği gibi “Sonumuz hayr’olsun”

Olan Biteni Kolayca Hatırlamak İçin Linkler
17 Aralık Kronolojisi
Mülksüzleştirme Ağları
İktidar Savaşı

Fotografın konuyla ilgisi yok, içim daraldıkça bakıyorum, çiçeklerin rengi ruhuma iyi geliyor, yazının ağırlığını hafifletir umuduyla ekledim.


İnternet Özgürdür Manifestosu #karşıyız

Aşağıda okuyacağınız manifestonun altına ben de seve seve imzamı atarım, sizler de atmalısınız. Ortak alanlarımıza yapılan müdahelelerin hepsine karşıyım; internet sansürüne ise bağıra bağıra karşıyım. Sevgili İpek Aral‘ın televizyon söyleşisinde belirttiği gibi “iNTERNET YASASI DEVLETİN MOBİNGİDİR” kabul edilemez. Lütfen sizler de artık sünepelikten vazgeçin ve sesinizi yükseltin, bu manifestoya destek verin.
Televizyon söyleşisini izlemek için BURAYA tıklayınız.

ikmanifestosu

İnternet, birbirimize akıllarımızla dokunduğumuz ortak alanımız.

21. yüzyılın işbirlikçi, yenilikçi, hızla gelişen dünyasında Türkiye’nin insan temel hak ve özgürlüklerinin kullanımında adım adım geriye gitmekte olduğunu görmek biz İnsan Kaynakları Bloggerlarını şiddetle endişelendirmektedir.

Gerek Anayasamız, gerekse uluslararası normlara aykırı içeriğe sahip olan İnternet Yasası’na karşı tek nefes olup “Hayır” diyoruz. Ortak alanımıza devlet eliyle yapılacak insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı her türlü müdahaleye #karşıyız.

İnterneti kullanma konusunda yeni nesillerin vizyonuna sahip olmak, birbirimize güvenmek, geleceğe dijital dünyanın faydalarına sarılarak özgür şekilde ilerlemek arzumuzun sonuna kadar arkasında duracağız.

İnsan Kaynakları Bloggerları