:::: MENU ::::
Posts tagged with: sansür

İnternet Yasaklarının Dijital Reklam Sektörüne Etkisi Yıkıcı Olacak

Uzunca bir süredir; internet yasakları ile ilgili gerek yurt içinde gerek yurt dışında yayınlanan her yazıyı, her bilgiyi satır satır tarıyor ve okuyorum. Özellikle ülkemizde reklam sektörünün büyük oyuncularının ve basının bu konuya neden bu kadar az tepki gösterdiğini anlamaya çalışıyorum. Hemen hemen sektördeki şirketlerin çoğu yasaklara karşıy “mış gibi” yaptılar. Yeterli değildi, internet yasası ağır cezai yaptırımlara yol açacak şekilde onaylandı. Şimdilerde Twitter, Youtube ve olası bir Facebook yasaklanmasında da dijital reklam ajansları ve çalışanları büyük zarar görecekler. Hatta dün okuduğum bir yazıda VPN ve DNS değişikliği ile internete bağlanmalar nedeniyle reklam gelirlerinde büyük düşüşler olduğundan söz ediliyordu. (Kaynak : Turk Internet )

twitter
Şimdi adım adım birlikte düşünelim; internet yasaklarıyla birlikte dijital reklamcılıktan pay alan büyük oyuncuları hafifçe yana itelim (çoğunlukla bir dünya devi ajansın mutfağında olanlar, yabancı ortağı olanlar gibi gibi), sektörün küçük cirolu oyuncuları yasaklardan önce, koca koca markalardan pay alıp güzel ve göz alıcı işler yapmaya başlamışlardı. Pastanın dilimlerinde payların oranı hızla değişiyordu. Aynı durum TV ve basılı mecralar için de geçerliydi. Bilgisayarları, tabletleri ve cep telefonlarıyla internete bağlanan tüketicileri hızla yakalayan, o dev yayın kuruluşlarının hantal yapılarına kafa tutan birileri vardı ortalıkta. Hala akıllarının alamadığı konu; internet denen ele avuca gelmez yeniliğin, kimsenin tekelinde olamayacağı ve yasaklanamayacağıydı. Hükümet yandaşı/kuklası konumundaki çoğu yayın kuruluşu ve basılı medya devlerinin internet yasağına ses çıkarmayışı anlaşılır tabii, nispeten bağımsız sayılabilecek diğerlerinin yeterince ses etmemesi de yıllardır sömürdükleri reklamverelerin daha az bütçelerle daha efektif kampanyalar yapabileceklerini fark edip ellerinden kaçırmamaya çalışmalarıydı. İnternet reklamcılığı ölürse, yine TV reklamlarına dönüş başlar, markalar yeniden gazete ve dergilerde yer almaya başlarlar diye hesap ediyorlar sanırım. Kaybedilenin sadece bütçeler değil, daha önemli konular olduğunu anlamalarını umuyorum, biraz daha sağduyulu olmanın, insan olmakla mümkün olabileceğine inancım devam ediyor. youtube
Hemen belirteyim aktif olarak iş hayatı içinde değilim, emekliyim; akıllara yanlış bir soru takılmasın 3 yıldır özellikle reklam sekörüne kilometrelerce uzak duruyorum, teklif beklentim de yok. Üzüntüm; yıllarca emek verdiğim sektörü, dijital dünyanın önünü keserek beslenmeye çalışırken görüp, sevdiğim ve işlerini takdir ettiğim çok sayıda genç insanın zorda kalmasına sebep olacağını bilmektir. Olası bir yıkımın, sektörün bütün kanallarına etkisi olacağı da göz ardı edilmemelidir.
Hamiş: Konuya daha hakim kişilerin rakamsal verilerini de paylaşmak isterdim ama erişemedim. Kısa sürede bulursam buradan paylaşacağım.
Yazıda kullandığım görseller; internet yasaklarına en çok tepki veren ve en sistemli paylaşım yapan İnternet Özgürdür isimli blogdan alıntıdır.


İnternet Özgürdür Manifestosu #karşıyız

Aşağıda okuyacağınız manifestonun altına ben de seve seve imzamı atarım, sizler de atmalısınız. Ortak alanlarımıza yapılan müdahelelerin hepsine karşıyım; internet sansürüne ise bağıra bağıra karşıyım. Sevgili İpek Aral‘ın televizyon söyleşisinde belirttiği gibi “iNTERNET YASASI DEVLETİN MOBİNGİDİR” kabul edilemez. Lütfen sizler de artık sünepelikten vazgeçin ve sesinizi yükseltin, bu manifestoya destek verin.
Televizyon söyleşisini izlemek için BURAYA tıklayınız.

ikmanifestosu

İnternet, birbirimize akıllarımızla dokunduğumuz ortak alanımız.

21. yüzyılın işbirlikçi, yenilikçi, hızla gelişen dünyasında Türkiye’nin insan temel hak ve özgürlüklerinin kullanımında adım adım geriye gitmekte olduğunu görmek biz İnsan Kaynakları Bloggerlarını şiddetle endişelendirmektedir.

Gerek Anayasamız, gerekse uluslararası normlara aykırı içeriğe sahip olan İnternet Yasası’na karşı tek nefes olup “Hayır” diyoruz. Ortak alanımıza devlet eliyle yapılacak insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı her türlü müdahaleye #karşıyız.

İnterneti kullanma konusunda yeni nesillerin vizyonuna sahip olmak, birbirimize güvenmek, geleceğe dijital dünyanın faydalarına sarılarak özgür şekilde ilerlemek arzumuzun sonuna kadar arkasında duracağız.

İnsan Kaynakları Bloggerları



Ruh halim tam da böyle işte

Sabah erken saatlerde göz gezdirdiğim haberler,  camdan bakınca gördüklerim, arkadaşlarımın yazdığı anlık iletiler, durum bildirimleri,  geçtiğimiz günlerde okuduğum bir yazıyı aklıma getirdi. Ruh halim tam da HBBA’nın yazdığı gibi. Yakından tanıyanlar bilirler, tepkilerimi anlık gösterdiğim gibi, üşenmeden yazılı şikayetler de yaparım. Hangi kuruma kızmışsam, şikayet dilekçesi yazar, kime ulaşması gerekiyorsa oraya götürür elden teslim ederim. Derman olur mu derdimize o ayrı, ama susup oturdukça kendime kızacağıma, tepkimi yazıya döküp birilerinin okumasını sağlamak az da olsa rahatlatıyor.
Aşağıya eklediğim satırlar, sevgili dost HBBA’ nın şurada tamamını okuyacağınız yazısından alıntıdır. Kendisini bir kez de sizlerin huzurunda saygıyla selamlıyorum, çoğumuzun hissettiklerini bu kadar güzel dile getirdiği için.
Teşekkürler HBBA.

“Sayın devlet büyüklerimiz;

Çalıyorsunuz, çırpıyorsunuz, yolsuzluk yapıyorsunuz, halkı aldatıyor, karılarınızı da aldatıyor, onla bunla yatıp videolarda yakalanıyorsunuz. Hepsi size helal olsun. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin koyun vatandaşlarından biri olarak size herhangi bir itirazda bulunmuyorum, zira haddim de değil efendim. Yoksa biliyorum ağzıma sıçarsınız ki sıçıyorsunuz da.

Benim sizden istirhamım şu ki; bari bırakın da hiç değilse sanal alemde hayalimizdeki muhalefeti, itirazı yapalım. Yazılar yazalım videolar çekelim, izleyelim, sizleri eleştirelim. Nasıl olsa günlük hayatta siz ne derseniz yine o olacak. Yine her birimiz bilmem kaç bin dolar borçla doğacak, her sabah andımızı okuyarak varlığımızı bu güzel vatana emanet edip “Almanya yenilince biz de yenik sayıldık yoksa yenilmezdik oğlum lan” müfredatında derslerle büyüyecek, verdiğiniz eğitim bir boka yaramadığı için ana-babalarımız dersanelere servetler harcayıp bizleri üniversiteye sokmaya çalışacak, mezun olanlar bile aslında meslekleri olan mesleklerini yapmak için cevaplarını satın alamadıkları sınavlarda sürünecek, iş bulanlar bile açlık sınırında maaşlarla çalışacak, sonra bizleri zorla askere alıp girişinde “anneler; oğullarınız bize emanettir” diyen komutanların bokunu temizleyip analarımıza küfürleriyle aylar geçirecek, evlenip çoluk çocuk yapıp televizyonda dizi izleyip sonra yine bu kısır döngüyü devam ettireceğiz.

Tüm bu ahval ve şerait içinde bari bırakın da klavye delikanlısı olmaya, sizlere internette muhalefet yapıp, sanal alemlerde vakit geçirmeye devam edelim.

Bırakın da yaşamak istediğimiz ülkenin hayalini sanal ortamda nicklerimizin arkasına saklanarak kurmaya devam edelim.

Son söz olarak : Hepinizin ağzına sıçayım.

Saygılar..”


İnternette hukuk, guguk olmasın

Öğle saatlerinde başlayan bilgilendirici, aydınlatıcı ve zaman zaman eğlenceli konuşmalarla geçen bir panele katıldım. İstanbul Barosu Bilişim Hukuku Merkezi; internetin getirdiği yeni hak ve özgürlüklerin, konunun uzmanları tarafından tartışılacağı tam günlük bir etkinlik düzenlemişti. Ada Kitabevinin alt katında yer alan salonda pek çok tanıdık sima vardı. Hemen yerimi alıp sevgili Gökhan Ahi’nin hoşgeldiniz konuşmasını dinlemeye başladım. Daha sonra açılış konuşmasını yapmak üzere İstanbul Barosu Başkanı Av. Muammer Aydın geldi kürsüye. O da günün anlamına uygun konuşmasını sunduktan sonra panelin ilk bölümü başladı. Bu bölümde moderatörler Webrazzi Arda Kutsal ve Özgür Uçkan hocamdı.  Tartışmacıların biri dışında (Mevlana Gürbulak Digital Age dergisi) hepsi hukukçuydu ve konu başlığı da “Hukuk mu İnterneti değiştirecek, İnternet mi hukuku” idi. Koç Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Bertil Emrah Oder’in akıcı konuşmasına hayran kaldım. İlk bölümün konu başlıkları :

• İletişim Özgürlüğü ve İnternet Erişimi

• Özel Hayatın Dokunulmazlığı, Mahremiyet Hakkı ve İnternet

• İnternet Üzerinde Düşünce ve İfade Özgürlüğü

• Bilgi Edinme Hakkı ve İnternet

• Dijital Aktivizm, Örgütlenme Hakkı ve İnternet

• Yeni Anayasal Hak ve Özgürlük Hareketleri: “Netdaşlık Hakları”

• Anonimlik hakkı

• E-Demokrasi, Yönetişim

Salondaki orta yaş üzeri hukukçu konukların çoğunun hala interneti algılayamamış olduklarını görmek azıcık üzse de, bu panelden sonra konuya daha ılımlı bakacaklarına inanıyorum. Özgür Hocamın coşkulu moderasyonuyla oldukça eğitici ve ilginç geçen ilk bölüm kısa bir mola ile bitti.

İkinci bölümde sahnede pek çok tanıdık vardı tabii 🙂 Sevgili Örtmenim Dr.Ebru Baranseli Sansüre Sansür adına , Korsan Partisi Hareketi adına sevgili İsmail Hakkı Polat ve Emre Sokullu’da Eylem 2.0 adına sahnedeydi, moderatörler ise Media Cat dergisinden Aşkın Baysal ve sevgili Yaman Akdeniz hocamdı. Bu bölümün konu başlıkları ise: 

• İnternet Sansürü ve İfade Özgürlüğü

• İnternet Sansürü ve İletişim Özgürlüğü

• İnternet Sansürü, Telif Hakları ve Bilgi Özgürlüğü

• Copyleft – Copyright

• İnternet Sansürü ve Bilginin Özgür Dolaşımı

• İnternet Sansürüne Karşı Çıkan Yeni Siyasal Oluşumlar

• İnternet sansürü ve Bilgiye Erişim Özgürlüğü

• İnternet Sansüründe Dijital Aktivizm

Bu bölüm hepimizin ilgiyle beklediği bölümdü açıkçası ve beklediğimiz gibi de oldukça hareketli geçti, hatta Müyap adına söz alan konuşmacının bazı sözleri, gerek konuklar, gerek online soru soranlar ve gerekse sevgili Sets’e epey söz hakkı verdi. Videosu kısa sürede link olarak eklenecektir. Konuşmacılardan Avukat Başak Purut, ben de dahil salondaki konuklardan en çok alkış alan konuşmacıydı. Yıllardır konuşulup hala bir şeylerin değişmemiş olmasından birey olarak bizlerin sorumlu olduğunda hepimiz hemfikirdik. Yaman Akdeniz Hocam’ın ustalıkla modere ettiği bu bölüm beklentilerimi karşıladı.

Özetle hukukun değil, internetin hukuku değiştireceğine olan inancım daha da arttı.

Teşekkürler Gökhan Ahi ve İstanbul Barosu Bilişim Hukuk Merkezi.


Internet sansürünü protesto ediyorum

sansursensin Temel anayasal haklarım olan, düşünce, ifade ve iletişim özgürlüğümün kısıtlanmasını, bilgiye erişebilme hakkımın asli bir parçası olan ve aynı zamanda ülkemi dünyanın geri kalanına bağlayan Internet sitelerine erişebilme hak ve özgürlüğümün ihlal edilmesini, kısaca Internet sansürünü protesto ediyor ve kınıyorum.

Sizler de lütfen Sansursensin yazısına tıklayın ve tepkinizi gösterin.  Sakin sakin oturdukça kapatılan site sayısı 6000 (yazı ile altı bin) üzerinde siteye ulaşacak. Hani o çok eğlendiğiniz Facebook videoları var ya, artık onları izleyemeyeceksiniz. Haydi bu kadar sessiz kaldığınız yeter, lütfen tepkinizi gösterin.


Sansüre sansür yay! harekatı…

sansuresansur-297x21Bu gün 11 Mayıs 2009… İnternet sansürüne  son verebilmek, yetkililerin ilgisini çekebilmek, sansür konusunda kamuoyunu bilinçlendirmek, daha fazla bilinirlik yaratmak için blogların hep birlikte hareket ettiği gün.

“Sansüre sansür” ekibinin ve gönüllülerin hazırladığı baskılı malzemeler, bannerlar, videolar; bundan sonra sansür konusunda çağdaş bir çizgi yakalanıncaya kadar bloglarımızda yer alacak. Sokaktaki insanın genel tavrı “ya ben zaten youtube filan kullanmıyorum” olmaktan çıkmadıkça bu konunun çözüme ulaşması da mümkün olmayacaktı. Bunu saptayan “sansüre sansür” gönüllüleri bir an önce geniş çaplı bilinçlendirme çalışması hazırlamaya karar verdi ve harekete geçti. Düşünün ki en çok sevdiğiniz mekana gidiyorsunuz ve kapısında bir yazı “bu mekan mahkeme kararıyla erişime kapatılmıştır” bir an kendinizi nasıl hissedeceğinizi hayal edin. Örnekleri sonsuza dek çoğaltabiliriz. Şimdi hepimizin bu projeye destek verme zamanı. “Sansüre sansür web sitesinde yer alan videolara ve baskılı malzeme linklerine buradan ulaşabilirsiniz. Ekranlarınız kararmadan bu harekete destek verin.
Sansüre sansür yay! harekatı…