:::: MENU ::::
Posts tagged with: Will Smith

Suicide Squad

suicide squad 13Gösterme girdiğinden bu yana üzerinde çok fazla konuşulan ve eleştiri bombardımanına tutulan Suicide Squad filmini Warner Bros öngösterimiyle izledim bu sabah. Hep yazarım ya, sinema benim için eğlenilecek bir aktivite son yıllarda. Eğer bir filmi çok izlemek istiyorsam, eleştirileri okumaktan özellikle kaçınıyorum. Kafamda bir fikir oluşturmadan ve beklentimi düşük tutarak izlemek filmden keyif almamı sağlıyor.
DC evreni tiplemelerini,  keyifli müzikleri ve özel efektleri seviyorsanız bu filmi severek izleyeceksiniz. (yapılan filmleri beğenmemeyi ve her sahneyi eleştirmeyi vazife edinen über geek tayfasındansanız gitmeyiverin lütfen)
Superman ve diğer meta humanlar ile yaşananlardan sonra; Amanda Waller (Viola Davis acımasız kadın rollerinden uzun süre kurtulamayacak sanırım ) tarafından yönetilen gizli devlet kurumu A.R.G.U.S, olağanüstü yetenekleri olan acımasız suçlulardan oluşan bir takımla gelecek tehlikelere karşı koymayı önerir. Harley Quinn, Deadshot, Captain Boomerang, Killer Croc, Diablo, Katana, ve Slipknot’tan oluşan bu garip, acımasız ve dengesiz katiller takımını denetleme görevini de saha komutanı deneyimli asker Rick Flag üstlenir.
Bana göre filmi taşıyan karakterler Harley Quinn ve Deadshot olmuş. Özellikle Margot Robbie oynadığı karakterin dengesiz zihniyle insani yönünü pek güzel harmanlıyor ve kendilerinden nefret eden bir dünyayı neden kurtarmaları gerektiğini harika bir ironiyle aktarıyor. Ve tabii bir de Will Smith faktörü var, uzun yıllar önce Fresh Prince of Bel Air ile tanıyıp sevdiğim bu müthiş oyuncu her zamanki cazibesiyle, sempatik oyunuyla göz dolduruyor.
Ne yazsam ipucu vereceğim korkusuyla fazla uzatmak istemiyorum ama Jared Leto’nun Joker’ine de değinmeden geçemeyeceğim. Tamam kabul; Jack Nicholson ve Heath Ledger’dan sonra bu role soyunmak oldukça cesaret isteyen bir iş, ama hakkını vermeliyim Leto da işini gayet iyi yapıyor.
John Ostrander’ın çizgi karakterlerine hayat veren yönetmen David Ayers’a müziklerde Steven Price destek vermiş. Filmin süresi 123 dakika, kullanılan dil ve şiddet görüntüleri nedeniyle de 13 yaş üzerine uygun. Detaylara filmin web sitesinden ulaşabilirsiniz.
İyi seyirler hepinize.


MIB3, Men In Black 3

Çarşamba sabahı Warner Bros davetlisiydim ve İstinye Park’ta IMAX olarak MIB3 Men In Black /Siyah Giyen Adamlar 3 izledim. 25 mayıs cuma gösterime girecek film diğer iki film gibi oldukça eğlenceli. Yüksekten aşağı doğru çekilmiş sahnelerde, içim çekilip gözlerimi kapamak zorunda kalsam da 105 dakika nasıl geçiverdi anlamadım.
Bolca kahkaha attım. Tabii dönemsel esprileri anlayacak yaşta olmanın verdiği avantaj da vardı 🙂
İlk iki filmi yöneten Barry Sonnenfeld imzalı filmde; perde arkasındaki ekipte yer alanlar ise yedi kez Oscar®’lı (bir tanesi de Men In Black/Siyah Giyen Adamlar) Rick Baker uzaylıları tasarlamış; beş kez Oscar kazanmış olan Ken Ralston ve Jay Redd görsel efektler amirliği yapmış; “Matrix” filmlerinde ve “Spider-Man™2” ve “Spider-Man™3”te görev almış olan Bill Pope görüntü yönetimini üstlenmiş. Filmin müzikleri Danny Elfmann’dan ve müzikler arasında, Pitbull’un seslendirdiği yeni single “Back In Time” da yer alıyor.
Filmleri anlatırken fazla ipucu vermeyi sevmediğimi bilir beni okuyanlar. Yine fazla ipucu vermeden; şakacı Ajan J ile ketum Ajan K’in başlarına gelmeyen kalmayacak demekle yetineyim. Akla zarar uzaylılar, hasetten çatlatacak aletler ve araçlarla gözlerinizin şenleneceği filmde, yan rollerden birinde Emma Thompson da var. Dünyanın kaderi Hayvan Boris’in (Jemaine Clement) gezegeninden gelecek yaratıkların tehdidinde. Günümüzde başlayıp geçmiş yıllarda devam eden filmde, Ajan K’in gençliğini canlandıran Josh Brolin en doğru seçim olmuş. Bakışları bile T.L.Jones gibi 🙂

Kısacası bu haftasonu eğlenceli vakit geçirmek istiyorsanız 3D ve alt yazılı seçeneklerden birine bilet alın ve bu filmi izleyin.


7 isim, 7 yabancı ve bir sır… 7 Pounds

9 mart pazartesi akşamı, Warner Bros’un salonunda 7 Pound filminin ön gösterimine gittim. Filmleri herkesten önce izleme keyfi yanında, dostlarla hasret gidermek, söyleşmek de var, pek keyifli oluyor. Uzun zamandır kaçındığım türde bir filmdi 7 Pounds. Ağır bir dram. İlginç kurgusu, benim pek hoşlanmadığım kamera hareketleri olmasına rağmen merakla izledim. Filmi izlerken hep şükretmek gereği duyuyorsunuz. Sağlıklı ve mutlu olmanın ne önemli bir değer olduğunu fark edip. Will Smith dışında Rosario Dawson, Woody Harrelson ve Octavia Spencer vardı perdede, izlemeyi sevdiğim oyuncular hepsi. Will Smith henüz yeni yetmeyken çevirdiği The Fresh Prince of Bel-Air” ile aklıma kaydettiğim bir oyuncuydu. Woody Harrelson‘u da uzun yıllar önce Cheers adlı dizide keşfetmiştim. Ebleh ve sıradan genç rolünde olağanüstüydü. Rosario Dawson ise ilginç bir fiziğe sahip olmasıyla “Josie and the Pussycats” filminde dikkatimi çeken bir oyuncu. Hani güzel mi çirkin mi karar veremezsiniz, ama bir türlü de gözünüzü alamazsınız, işte öyle biri. Ve şirin tombulum Octavia Spencer, ona da “Miss Congeniality 2: Armed & Fabulous” filminde hayran olmuştum. Gözlerini devire devire konuşması çok komikti. Üzerine yapışan hemşire rollerinden biriyle beyazperdeye yansımış yine. Vizyona girdiğinde izleyin, hayatı sevmeyi, dikkatli yaşamayı ve cep telefonunuza kulaklık almayı öğreneceğinize kesin gözüyle bakıyorum.