:::: MENU ::::

Amerikan donanma gemisini, yıllar sonra yeniden Dolmabahçe önlerinde görmek…

1968 yılının benim için pek heyecanlı ve güzel bir gününde, şimdi hayatta olmayan anneannem ve dedem ile Kabataş Setüstü’nde oturan bir dostlarını ziyaret etmek için Elmadağ’daki evlerinden yola çıkmıştık. Dedeciğim her zaman olduğu gibi bana yaşadığımız şehir ve dünya hakkında bilgiler ve yaşanmışlıklar aktarıyordu. Bindiğimiz araçtan dışarıyı seyrederken, Dolmabahçe rıhtımında o günlerde alışık olunmayan bir kalabalık dikkatini çekti anneannemin “Velit Bey (birbirlerine hanım ve bey diye hitap ederlerdi, bunu başka bir yazıda anlatayım) sizce yanlış bir günde mi geldik?” diye sordu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, kalabalık öfkeli seslerle bağırmaya başladı “Yankee Go Home, Yankee Go Home”  Dedemin yüzünün değiştiğini farkettim. Anneanneme “Fikriye Hanım sanırım haklısınız, ama bu noktada dönemeyiz, bir an önce Semih Bey’lere varmaya çalışalım” dedi. Kalabalığa yaklaştığımızda, endişe edilecek ne olduğunu bir türlü anlamamıştım, bana göre gençler bir araya toplanmıştı.Ne vardı bunda endişelenecek. O gün ilk kez,  yakın zamanda “Denizler” olarak adlandırılan gençlerle karşılaştım. Bana göre heyecanlı ve yüksek sesle konuşan bir insan grubuydular ve hala bir gariplik göremiyordum.  Yanlarından geçtik ve Setüstü’ndeki dostlara vardık. Yaşıma yakın olan evin torunuyla kendi dünyamıza dalıverdik. Aklımdan uçtu gitti o genç ve heyecanlı insanlar, ta ki lise yıllarında gittiğimiz bir toplantıda, Deniz’in kendisini dinleyene kadar.  Nereden mi aklıma geldi bunları yazmak; pazar sabahı Kadıköy’de yaşayan, zarif bir büyük hanıma bilgisayar dersi vermeye gidiyordum. Beşiktaş’ta vapur beklerken gözüme ilişti Amerikan bandralı gemi ve anılar üşüşüverdi yine.

 


Ekonomik kriz döneminde dikkat edilmesi gereken 41 altın kural

1- Miktarı ne kadar olursa olsun bankadaki nakit paranızı likit fon ya da kısa vadeli mevduatta değerlendirin.
2- Kredi kartıyla zorunlu kalmadıkça alışveriş yapmayın. Özellikle de uzun vadeli taksitli kampanyalara katılmak için acele etmeyin.
3- İnternet, telefon gibi sabit giderlerinizi minimuma indirecek çözümler üretin. Yakında abone kapma yarışına girecek telefon şirketlerinin kampanyalarını yakından takip edin.
4- Çok zorunlu olmadıkça dayanıklı tüketim malzemelerini yenilemeyin, evinizle ilgili tadilat yapmayın.
5- Kredi kartınızın asgari miktarını bile ödeyemiyorsanız, hemen bir bankaya gidip bireysel kredi alarak borcunuzu kapatın ve borcunuz bitene kadar kartınızı kullanmayın.
6- Bankadan kredi alarak araba ya da ev almayın, bu ihtiyaçlarını piyasalardaki dalga bitene kadar erteleyin.
7- Her ay başında bir bütçe yaparak gelecek ayın harcama planını çıkarın, bunu yaparken de eğlence masraflarınızı kısın.
8- Yeni cep telefonu almak için bir süre daha bekleyin.
9- Kış öncesi evinizin cam ve kapılarının izolasyonunu yaptırın.
10- Sıradan bir televizyon çalışırken ortalama 100 Watt elektrik tüketir. Televizyonu kapatıp da prizden çekmezseniz, tüketim 2 Watt düşer.
11- Cep telefonları ya da MP3 ses cihazlarının ve diğer şarj adaptörü kanalı ile şarj edilen aletlerinin de kullanılmadıklarında fişten çekin.
12- Çamaşır makinelerini tam doluyken çalıştırın. Çamaşırları yıkarken sıcak su yerine ılık su kullanarak çamaşırlarınızı daha düşük ısıda yıkayın.
13- Küçük alışverişler için büyük marketlere gitmeyin.
14- Evin diğer fertlerine de olası krize karşı hazırlıklı olunması gerektiğini anlatın ve harcamalarını kısmalarını talep edin.
15- Eğer varsa tasarruflarınızı yönlendirdiğiniz yatırım araçlarını yeniden gözden geçerin. Banka ya da aracı kurumlardan bu konuda uzman portföy yöneticilerinden destek alın.
16- Kullanmadığınız kredi kartları varsa hemen iptal edin. Kredi kartı sayınızı minimuma indirin.
17- Bankacılık işlemlerinde internet ve ATM’leri kullanın. Bu sayede havale ve EFT gibi işlemlerde önemli miktarlarda tasarruf sağlamış olursunuz.
18- Alışverişe çıktığınızda sadece ihtiyacınız olanları alın. Özellikle de evde bir liste yaparak markete gidin. Raflarda her gördüğünüzü sepete atmayın.
19- Marketlerde alışveriş yaparken kredi kartınızı kullanmayın, çünkü cebinizden anında nakit çıkmadığı için gereksiz bir çok ürün alabilirsiniz. Markette nakit parayla yapacağınız alışveriş masraflarınızın azalmasında etkili olacaktır.
20- Zorunlu dayanıklı tüketim ihtiyaçlarınızda ise kredi kartına uygulanan uzun vadeli kampanyaları tercih edin.
21- Mağazalardaki yeni sezon ürünlerini almak yerine birkaç ay sonra başlayacak indirimli kampanyaları bekleyin.
22- İndirim yapılıyor diye bir ürün almayın, bu dönemde sadece zorunlu ihtiyaçlarınız için alışveriş yapın.
23- Aracınıza benzin alırken, kredi kartı kampanyalarından yararlanın. Aynı firmadan üst üste yapılan alışveriş sayesinde önemli oranlarda para puan kazanabilirsiniz.
24- Kredi kartlarından elde ettiğiniz para puanları da alışverişte kullanmayın. Birçok banka uçak bileti alımlarında para puanları iki ya da dörtle çarpıyor.
25- Bireysel emeklilik sistemine üyeyseniz, tasarruflarınızın değerlendirildiği enstrümanları bir kez daha gözden geçirin. Eğer siz uyarmazsanız, birçok şirket yatırım planında değişiklik yapmaz. Bu dönemde fonlarınızın daha defansif yatırım araçlarına yönlendirilmesini sağlayın.
26- Tüm harcamalardan vazgeçin ama aracınızın kaskosu ve sağlık sigortanızdan vazgeçmeyin.
27- Çok zorunlu olmadıkça dışarıda yemek yemeyin.
28- Hemen bir servis çağırarak kış gelmeden kombinizin bakımını yaptırın. Çok soğuk günlerde kombinizi kapatmak yerine düşük ayarda sürekli çalıştırın.
29- Sebze ve meyveleri musluktan akan suda değil, bir kabın içerisinde yıkayın.
30- Varsa sigara ve alkol kullanım miktarını azaltın. Eğer bırakamıyorsanız fiyatı daha ucuz sigaraları tercih edin. En azından kriz dönemi atlatılana kadar kullanacağınız daha ucuz sigaralar bütçenize önemli katkı sağlayacaktır.
31- Otopark masrafları da dikkate alındığında kendi aracınız yerine toplu ulaşım araçlarını tercih edin ve özellikle de büyük şehirlerde ‘akbil’ gibi belediyelerin daha ucuza sağladığı ulaşım imkanlarını kullanın.
32- Eğer kirada oturuyorsanız, konut fiyatlarındaki düşüşü de değerlendirerek çevrenizde daha az kira ödeyebileceğiniz alternatifleri araştırın. Ancak depozito ve taşınma masraflarını da hesaplayın. Özelikle kriz dönemlerinde insanların nakde daha fazla ihtiyacınız olacağını unutmayın.
33- Kısa vadede tatile çıkmayı planlıyorsanız iptal edin. Hem kafanız rahat olmayacağı için tatilden bir zevk almazsınız, hem de yapacağınız masraf kriz döneminde çok önemli ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olabilir.
35- Birikmiş paranızla geçmişten gelen düşük faizli borçlandığınız taksitleri kapatmaya kalkmayın. Çünkü kriz dönemlerinde faizler daha fazla yükseldiği için mevcut paranızı daha yüksek bir fiyattan satma fırsatı yakalayabilirsiniz.
36- Sadece evde değil yaşadığınız apartmanda tasarruflu ampullerden tutun da asansör kullanımına kadar birçok alanda tasarruf yapılması için çevrenizdekileri uyarın. Bu sayede apartmanı ortak giderleri azalır.
37- Yemek pişirirken düdüklü tencere kullanın, büyük bir ateşin üzerine küçük kap koymayın. Yemekleriniz ağzı açık kaplarda pişirmeyin.
38- Market alışverişlerinizde özellikle hafta içi ve hafta sonunda indirim yapılan günleri tercih edin.
39- Kış gelmeden önce aracınızı bakıma sokun ve yakıt masraflarını azaltacak tedbirler alın.
40- Çok zorunlu olmadıkça ‘kara gün’ için biriktirilen altın benzeri yastık altı tasarruflarınızı bozdurmayın. Bozdurmanız gerekirse de sadece ihtiyacınız olan miktarını elden çıkarın.
41- Tasarruflu ampul kullanmaya dikkat edin.

UNUTMAYALIM !!!
İşten artmaz, dişten artar ( Atasözü )
Dere kenarında bile olsan, suyu idareli kullan ( Hadis )
KANAAT BİTMEZ BİR HAZİNEDİR……..

(E-posta mesajı ile gelen bir yazıdan alıntıdır. Yollayan dostuma kime ait olduğunu sordum ama bilemedi. Hazırlayanların emeğine yüreğine sağlık. Eğer kaynağı bilen varsa ve linkini yollayabilirse hemen eklerim.)


Moran Reklam günleri

İşe alındık, alındık ya gel gör ki, senin “Küçük Prenses” havaların sökmez buralarda. Herkes çok meşgul, çok sinirli, çok kibirli, çok bilgili, çok dağınık, çok gürültücü… ya da bana öyle geliyor ilk gün. İki büyük patronun sekreterliği, telefonlar, kuryelerin trafiği… amma çok iş verdiler, ben daha çok yeniyim, nasıl biter bunlar, bu adamın adı neydi yahu, of bu insanlar neden yerlerinde oturmuyorlar ki, nereden bulacağım şimdi iki kat arasında. Bir ay göz açıp kapayıncaya kadar geçti. İşleri öğrenmekle kalmadım, üstüme vazife olmayanlarına bile bulaştım. Akşamları iş bitince, Grafik Bölümüne çıkıp sevgili dostlar Lotte’den, Ahmet’den, Galip’den, Akın’dan, Ekin’den mesleklerinin inceliklerini öğrenmeye çalışırdım. O zamanlar bilgisayar kullanımı yok, klişe tekniği var. İlanlar milimetrik kartonlara hazırlanıyor, Nail Gülçer’e yollanıyor klişe için. Bilgisayarlı dizgi tekniği yeni yeni devrede. Yazılar letrasetle eklenir, hatalı gelen dizgilere, hep telaş vardır. En olmadık zamanda milimetrik karton bitiverir, pikaj yarım kaldı diye insanlar birbirine girer. O zamanlar sinirleri geren birçok durumun şimdi tatlı birer anıya dönüşmesi ne ilginç.


Yıllar öncesine bakmak

Yıl 1975 Eylül ayının sıcaklığı dozunda, güneşi kıvamında bir günü. Bendeniz; o zamanlar adı Reklam Moran olan ajansta işe başlıyorum. Yüreğim kuş gibi çırpınıyor. Hani sınava girerken çok iyi hazırlansanız da garip bir heyecan olur ya öyle işte. Saray adabı ile yetiştirilmiş bir küçük hanımefendi, işteki ilk gününe, sabahın ışıkları odasına vurmadan hazırlanmaya başlamış, ütülü keten elbisesi, güzelce toplanmış beline kadar uzun tertemiz kokan dalgalı saçları, pırıl pırıl parlatılmış ayakkabıları, yüzünde heyecanlı bir ifade… Geriye bakınca ilginç geliyor bunları hatırlıyor olmak. İnsan zihni ne ilginç, olmadık anıları nasıl da capcanlı tutuyor bir köşelerde.


Sonbahar sinsice giriverdi yine hayatımıza

Yine gri günler, yine yağmur, yine soğuklar… Yaz yaşamadan kışa koşmak hiç de adil değil. Depresyona mağlup olmak bize yakışmaz, sarılalım tuşlara. Ne garip kaleme sarılmak eylemini elektronik ortama taşıyıvermek. Tam gün PC kölesiyiz bari bir işe yarasın. 33 yıldır dur durak vermeden çalışıyorum. Seviyorum da çalışmayı, insanlarla bir arada olmayı, elektrik alıp vermeyi, bilgiyi paylaşmayı, konuşmayı, gülmeyi… Nedeni? Bilmem öyle işte. Lise bittikten sonra girdiğim ilk ÜSS sınavının kurbanlarından biriyim. Sorular çalındı diye sınavı yenilediler, aklınız alıyor mu? Ben de şımarık genç kız havalarında “a bir daha giremem tatilimi bozup da dönemem” dedim ve girmedim gerçekten de sınava. O yılı, annemin beni zorla postaladığı “daktilo” “mankenlik” “düzgün konuşma” gibi kurslarla geçirdim. Tabii buhranlı günleri bir daha yaşamaktansa tekrar girdim sınava. Bu kez de rehberlik edecek biri olmadığından 584 fen puanıyla ikinci tercihim olan Boğaziçi Bilgisayar bölümünde paşa paşa okumak varken, ilk tercihim olan Gazetecilik ve Halkla İlişkiler’de okumak zorunda kaldım. Diyeceksiniz ki kendi salaklığın neden yüksek puanlıdan başlamadın yazmaya, haklısınız ama “kader” diye birşey var inanın. Size yolunuzu değiştirten öyle anlar oluyor ki, yıllar sonra geriye baktığınızda seçebiliyorsunuz, gölgeler arasından.


Hello world!

Welcome to WordPress. This is your first post. Edit or delete it, then start blogging!


Sayfalar:1...5354555657585960