:::: MENU ::::
Browsing posts in: Beğendiklerim

My Soul Has A Hat

Beautiful poem by Mario de Andrade (San Paolo 1893-1945) Poet, novelist, essayist and musicologist. One of the founders of Brazilian modernism.

MY SOUL HAS A HAT

I counted my years and realized that I have less time to live by, than I have lived so far.

I feel like a child who won a pack of candies: at first, he ate them with pleasure but when he realized that there was little left, he began to taste them intensely.

I have no time for endless meetings where the statutes, rules, procedures and internal regulations are discussed, knowing that nothing will be done.

I no longer have the patience to stand absurd people who, despite their chronological age, have not grown up.

My time is too short: I want the essence; my spirit is in a hurry. I do not have much candy in the package anymore.

I want to live next to humans, very realistic people who know how to laugh at their mistakes and who are not inflated by their own triumphs and who take responsibility for their actions. In this way, human dignity is defended and we live in truth and honesty.
It is the essentials that make life useful.

I want to surround myself with people who know how to touch the hearts of those whom hard strokes of life have learned to grow with sweet touches of the soul.

Yes, I’m in a hurry. I’m in a hurry to live with the intensity that only maturity can give.

I do not intend to waste any of the remaining desserts. I am sure they will be exquisite, much more than those eaten so far.
My goal is to reach the end satisfied and at peace with my loved ones and my conscience.

We have two lives and the second begins when you realize you only have one.

 

 

 

 

Image source: http://www.vam.ac.uk/content/articles/h/hats-an-anthology-by-stephen-jones/


24 Kasım Öğretmenler Günü Kutlu Olsun

Kız kardeşim Bilge Mintaş’ın, kuzenim Zerrin Bıçakçı’nın, can dostlarım Didem Özbahçeci Sönmez ve  Sedef Örsel Özçelik’in, değerli eğitmen dostlarım Selva Şentürk, Gülcan Arpacıoğlu, Emine Arıkan, Ebru Baranseli, Sinem İnce, Seda Tezoler, Şeyda Taluk, Hatice Tuğsavul, Okşan Ocaktürk, Şule Özmen, Uğur Özmen, Süleyman Sönmez, İsmail Hakkı Polat ve yıllar içinde tanıdığım. değer verdiğim bütün eğitmen dostlarımın 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlu olsun.

Bana emeği geçen, hayatta olan ve olmayan öğretmenlerim; hepinize teşekkür ederim. İyi bir insan olmayı önce, ilk öğretmenim olan rahmetli anneciğimden öğrendim, üzerine kendi kişiliğimi inşa ederken de sizler yol gösterdiniz bana.

Yaşadıkları zorluklara rağmen; öğrencilerine ışık olmaya çalışan bütün öğretmenlere teşekkürler, yarınlar için umut olacak gençler sizlerin desteği ve rehberliğiyle yetişecekler.
Öğretmenler Günü kutlu olsun.


29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun

29 Ekim 2020, Cumhuriyetin ilanından bu yana 97 yıl geçmiş. Kıymetini anlayabildiğimiz tartışılır bağımsız olmanın, anlayabilenlerin sayısı her geçen gün azalıyor.

Emperyalist devletlerin emir kulları eliyle silip yok etmeye çalıştıkları Cumhuriyeti; millet olmayı ümmet olmaya tercih edenlere inat, her zamankinden daha coşkuyla kutlayacağız.

Fikri ve vicdanı hür olarak yaşamamızı sağlayan Atatürk ve silah arkadaşlarını; kimsenin kölesi olmadan yaşayabilmemiz için kendilerini 7 düvelin askerine siper eden gazilerimizi ve şehitlerimizi minnetle anıyoruz.

Karşılarına dikilmiş tam donanımlı emperyal ordulara rağmen; Atatürk ve silah arkadaşlarının başardıklarını, küçük yaşlarımızdan başlayarak eğitimimizin her adımında öğrendik. Yeniden hatırlayalım:

“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz. Onun için küçük, büyük her cüzütamı, bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük, büyük her cüzütam ilk durabildiği noktada, tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip muharebeye devam eder. Yanındaki cüzütamın çekilmeye mecbur olduğunu gören cüzütamlar, ona tabi olamaz. Bulunduğu mevzide nihayete kadar sebat ve mukavemete mecburdur.” (1920 Atatürk)

“Biz bir amaç takibediyoruz. Bu amacımız öteden beri muhtelif vesilelerle ifade edilmiştir. Ben şimdi de onu tekrar ediyorum: Milletin, devletin bağımsızlığını muhafaza etmek. Bunun içinde namus ve şeref tamamen yer alacaktır. Müstakil olarak milletimizin muayyen hudutlar dâhilindeki tamamiyetini muhafaza etmektir. Bunun için muharebe ediyoruz. Efendiler; memleketimizin ellide biri değil, her tarafı tahribedilse, her tarafı ateşler içinde bırakılsa, biz bu topraklar üstünde bir tepeye çıkacağız ve oradan savunma ile meşgul olacağız. Bundan dolayı iki karış yer işgal edilmiş, üç beş köy tahrip edilmiş diye burada feryada lüzum yoktur. Ben size açık söyliyeyim; efendiler bazı yerler işgal edilmiştir bunun üç misli daha işgal edilmiş olunabilir. Fakat bu işgal hiçbir vakitte bizim imanımızı sarsmayacaktır.” (1920 Atatürk)

“Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mesut olacaktır. Çünkü kendi selametini ve kendi saadetini; memleketin, milletin saadeti ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur. “ 25-26 Nisan 1922 Atatürk

“Milletin mukadderatını doğrudan doğruya üzerine alarak karamsarlık yerine ümit, perişanlık yerine düzen, tereddüt yerine azim ve iman koyan ve yokluktan koskaca bir varlık çıkaran meclisimizin, yiğit ve kahraman ordularının başında bir asker sadakat ve itaatiyle emirlerinizi yerine getirmiş olduğumdan dolayı, bir insan kalbinin nadiren duyabileceği bir memnuniyet içindeyim. Kalbim bu sevinçle dolu olarak, pek aziz ve muhterem arkadaşlarımı, bütün dünyaya karşı temsil ettikleri hürriyet ve bağımsızlık fikrinin zaferinden dolayı tebrik ediyorum. “ 1922 (Atatürk’ün S.D. I, S.240)


#Starbul – Yıldız Zeka

Ağustos ayı başında, değerli dostum Süleyman Sönmez‘in yeni kitabı Starbul – Yıldız Zeka bir nefeste okunanlar listeme kaydediliverdi. Günlük hayatın hayhuyuna dalıp kitap hakkında bir iki satır yazmayı atlayıverdim. Rahmetli dedem ” geç olsun da, güç olmasın ” derdi nurlarda uyusun. Sevgili Süleyman’ın kitabını okurken dedeciğimi de çok andım. Bizlere hayalgücüyle uydurduğu muhteşem hikayeler anlatarak keyifle dinletirdi.

“Starbul” geleceğin İstanbul’unda yaşayan ve yaşamış olan müthiş insanların öykülerini anlatan bilimkurgu ve polisiye bir macera roman. Karakter canlandırmaları öyle başarılı ki, bir anda yanı başınızda beliriveriyorlar sanki. Ölümün ötesini görebilen ressam Genetto Usta, beklenmedik bir kazayla hayatı paramparça olan Zeynep, “Yüz Bin Drone Savaşı” kahramanı Mercan Yüzbaşı, İstanbul’un son taksicisi Kemal Bey, Mesih’i arayan hacker Murat, yükseltilmiş insanlar, geleceği şekillendiren bilim insanı ve binbir yüzlü katil… Yüzyılın sonundaki dünyada, bugünkünden çok farklı bir İstanbul’da yaşanan heyecanlı olayların peşine takılın. İnsanlara kendi iç sesleri kadar yakın olan “Fısıltı” adlı yapay zekâ neler yapabilmelerini sağlıyor, yaşanan her şeyin deneyim olarak yüklendiği yeni sosyal medya “Humanetey” nasıl bağlar kurmalarını sağlıyor, beyinlere yerleştirilen çiplerle hayat nasıl sürüyor merak ediyorsanız hemen Starbul’u sipariş edin ve gelir gelmez okumaya başlayın. İstanbul’un dev gökdelenlerinde, su ve yer altı kentlerinde, Serbest Bölge’de yol alarak, kitaptaki kahramanlarla birlikte; onların yaşamlarını birbirine bağlayan yüzyıllık olay örgüsünde, nefes kesen, dozu adım adım yükselen STARBUL macerasına siz de katılın.

Kitap hakkında yazılan makaleleri okumak ve Starbul hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz BURAYA tıklayınız.

Kitabı hemen sipariş etmek için de BURAYA tıklayınız.

Hepinize keyifli okumalar dilerim.

Starbul içinde çeşitli bölümlerde karakterler bazı müzik parçaları dinliyolar, sizler de okuma yolculuğunuz sırasında bu melodileri dinlemek isterseniz aşağıdaki linke tıklamanız yeterli:

 


Egemenlik 100 yıldır kayıtsız şartsız “milletin” ve hep öyle kalacak!

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100.Kuruluş Yıl Dönümü. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan tarihini, bu özel günü egemenliğimizi sonsuza kadar koruyacak olan çocuklara armağan ederek, milletimizin bağımsızlık uğruna verdiği muhteşem mücadelenin anılarının nesilden nesile aktarılmasını kolaylaştırmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti bir gecede kurulmadı. Karşılarına dikilmiş tam donanımlı emperyal ordulara rağmen Atatürk ve silah arkadaşlarının başardıklarını, küçük yaşlarımızdan başlayarak eğitimimizin her adımında öğrendik. Belki yeniden hatırlamamızın da zamanı gelmiştir.

“Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mesut olacaktır. Çünkü kendi selametini ve kendi saadetini; memleketin, milletin saadeti ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur. “
25-26 Nisan 1922 Atatürk

“Milletin mukadderatını doğrudan doğruya üzerine alarak karamsarlık yerine ümit, perişanlık yerine düzen, tereddüt yerine azim ve iman koyan ve yokluktan koskaca bir varlık çıkaran meclisimizin, yiğit ve kahraman ordularının başında bir asker sadakat ve itaatiyle emirlerinizi yerine getirmiş olduğumdan dolayı, bir insan kalbinin nadiren duyabileceği bir memnuniyet içindeyim. Kalbim bu sevinçle dolu olarak, pek aziz ve muhterem arkadaşlarımı, bütün dünyaya karşı temsil ettikleri hürriyet ve bağımsızlık fikrinin zaferinden dolayı tebrik ediyorum. “
1922 (Atatürk’ün S.D. I, S.240)

Rahmetli dedemle birlikte Taksim Meydanı’na gider törenleri izlerdim çocukken. Uzun zamandır öyle görkemli kutlamalar ve törenler yapılmıyor artık, yasak. Hatta bir Taksim Meydanı da yok, vatandaşa yasaklanan beton yığını bir zevksizlik örneği var. İçinizdeki çocukla birlikte 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı gönlünüzce kutlayın lütfen. Çocukları olanlar özellikle sizler; haydi hem siz, hem de çocuklarınız en güzel giysilerinizi geçirin üzerinize, birlikte şarkılar söyleyip oyunlar oynayın. Çocuklarınızla çocuk olun, onlara bu bayramın önemini ve neden çocuklara armağan edildiğini mutlaka anlatın. Ülkenin durumundan endişe ettiği hakkında sürekli söylenen ebeveynler özellikle sizler haydi kımıldayın; dışarı çıkmadan da eğlenilip öğrenilebilecek keyifli etkinliklerle hem çocuklarınıza, hem kendinize hatırlatın çocukluğunuzu.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, hepimize kutlu olsun.


Little Women / Küçük Kadınlar

Sinemaya yedinci kez uyarlanan Little Women / Küçük Kadınlar filmini Warner Bros davetiyle izleme fırsatı buldum. Louisa May Allcott’un bu ölümsüz eserini ilkokuldayken bir nefeste okuduğumu hatırlıyorum. Daha sonraki yıllarda çeşitli sinema uyarlamalarını izledim. Sanırım en keyif aldığım uyarlama yönetmen Greta Gerwig’in çektiği bu film oldu. Çok iyi bildiğim bir konuyu müthiş bir keyifle izlememde çok sevdiğim Boston civarında olmasının, Jaqueline Durran tarafından hazırlanan özenli ve müthiş kostümlerin, mekanları ve tabiatı muhteşem bir biçimde izleyiciye ulaştıran görüntü yönetmeni Yoric Le Saux ve filmin her karesinde sizi sarıp sarmalayan müziklerini yapan Alexander Desplat’nin de payı yadsınamaz.

Filmin başrollerinde Saorsie Ronan, Timothee Chalamet, Emma Watson, Florence Pugh, Eliza Scanlen, Meryl Streep, Laura Dern, James Norton, Abby Quinn, Chris Cooper var. Saorsie ve Timothee ikilisini ilk kez yine aynı yönetmenin Lady Bird filminde izleyip oyunculuklarına hayran olmuştum. Sonra Timothee’yi Call Me by Your Name ve bir Woody Allen yapımı A Rainy Day In New York filminde de keyifle izledim. Saorsie’yi de Brooklyn filminde izleyip yine oyunculuğuna hayran olmuştum. Bu iki oyuncuyu not edin derim, önümüzdeki yıllarda ödüllere doymayacaklarından eminim.

Her yaştan kadının keyifle izleyeceğini düşünüyorum bu filmi. 14 Şubatta gösterime girecek olan Little Women / Küçük Kadınlar filmine bir şans verin. Kaba saba, küstah maganda komedileri, kadını aşağılayan ve itip kakan maço senaryolarla çekilen çöpler yerine; huzurla, gülümseyerek, hüzünlenerek izleyeceğiniz bir filme gidin.

IMDB linki  https://www.imdb.com/title/tt3281548/

Fotograf linkleri  :

https://www.rochestercitynewspaper.com/rochester/film-review-little-women/Content?oid=11289993

https://www.scmp.com/lifestyle/entertainment/article/3044840/little-women-film-review-saoirse-ronan-emma-watson-vibrant

https://www.glamour.com/story/greta-gerwig-little-women-review


Müze Kiti Projesi, ilk adımı olan Topkapı Sarayı Müzesi Müze Kiti Projesi ile başlıyor!

Okullar ile müzeler arasındaki işbirliğini kuvvetlendirmeyi hedefleyen Müze Kiti Projesi’nin ilk adımı olan Topkapı Sarayı Müzesi Müze Kiti Projesi Aralık 2019 itibariyle başlıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen, Topkapı Sarayı’nı Sevenler Derneği ve Komet Kültür ve Sanat Projeleri işbirliğiyle hayata geçen Topkapı Sarayı Müzesi Müze Kitleri öğretmen ve öğrencilerle buluşuyor. Proje, ülkemizdeki kültür ve sanata katılım oranını artıran, Milli Eğitim Bakanlığı 2023 Eğitim Vizyonu’nda belirtilmiş olan hedeflere paralel ve öğrencilerin sosyal-duygusal becerilerini geliştirmeye yönelik kapsamlı bir eğitim materyali ve deneyim alanı sunuyor.

Topkapı Sarayı Müzesi Müze Kiti Projesi öğretmen eğitimleri ile başlıyor. Ortaokul öğretmenleri, 14, 15 ve 21 Aralık 2019 tarihlerinde Topkapı Sarayı Müzesi’ni ele alan diyalog temelli bilgi kartlarından ve çeşitli etkinliklerden oluşan müze kitinin nasıl kullanılacağına dair hem teorik hem de pratik bilgileri 3 saatlik bir eğitim sonunda ediniyor. Eğitim, Topkapı Sarayı’ndaki Tonwelt Rehberlik Ses Sistemleri ile gerçekleşen rehberli turlar ve projenin içerik küratörlerinin verdiği teorik ve uygulamalı eğitimden oluşuyor. Öğretmenler bu eğitim sayesinde öğrencilerine bir yönetim, eğitim, sanat ve yaşam alanı olan Topkapı Sarayı’nın kültürel mirasımız için önemini aktarma ve öğrencilerine müzede rehberlik etme becerisini kazanıyorlar. Bu eğitimde öğretmenler müze eğitiminin üç temel aşamasını oluşturan, müze deneyimi öncesi, müze deneyimi ve müze deneyimi sonrasına dair tasarlanmış bilgi, etkinlik ve oyunları yakından inceleme ve uygulama fırsatı buluyorlar.

Proje öğretmenlere ayrıca topkapimuzekiti.com ve muzekiti.com sitelerindeki zengin içeriklerden diledikleri zaman faydalanma imkanı sunarak ders içeriklerini sürekli zenginleştirme imkanı veriyor. Proje kapsamında eğitim alacak 500 öğretmen, bu eğitimin ardından yaklaşık olarak 10.000 ortaokul öğrencisi ile birlikte müze kitlerini kullanmaya başlıyor.

Topkapı Sarayı Müzesi Müze Kiti Projesi, basılı ve dijital olarak tasarlanmış ve daimi kullanıma açık olan öğretmen ve öğrenci kitleri ile öğretmen eğitimlerinden oluşuyor. Haziran-Aralık 2019 tarihleri arasında hazırlanmış olan bu proje, öğretmenleri eğiterek öğrencilerine bir rehbere bağlı olmadan müze eğitimi verebilme ve rehberlik edebilme becerisini kazandırmayı ve Osmanlı kültür ve sanatına ait eserlerin ve tarihinin bilinirliğini artırarak çocukların kültürel mirasımıza olan bakışını ve yaklaşımını geliştirmeyi hedefliyor. Türkiye’de kültürel mirası ve sanatı anlama, sevme ve dolayısıyla koruma ve çoğaltma kültürünün yerleşmesine katkı sağlayacak olan bu kitler, çocuklar ve öğretmenler ile kültürel miras ve sanat arasında bir köprü vazifesi görüyor. Milli sarayları, ören yerlerini ve müzeleri gezme alışkanlığı ve kültürünü geliştirmeye yönelik yapılandırılmış olan Müze Kiti Projesi’nin önemli ve ilk parçası olan Topkapı Sarayı Müzesi Müze Kiti Projesi, müzenin erişilebilirlik kapsamının artmasını, okul gruplarının müze gezilerinin anlam kazanıp planlı bir şekilde gerçekleşmesini ve öğretmenlerin müfredat ile müze koleksiyonları arasında ilişki kurmalarını amaçlıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği beceri ve kazanımlar doğrultusunda pedagojik bir dille hazırlanmış olan bu kitler ile öğrenciler Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki kültür, zanaat ve sanat ile kavramlar ve nesneler arasındaki ilişkiyi hem eğitici hem de eğlenceli bir yaklaşımla deneyimleme fırsatı yakalıyorlar.

Özgün bir eğitim projesi olan Müze Kiti Projesi, müze eğitimi ve ziyaretçi geliştirme alanlarında uzmanlaşmış iki müzeci olan Hüsne Çiğdem ve Sebla Kut’un Kasım 2018 itibariyle çocuklar ile müzeleri, dolayısıyla sanat eserleri ve kültürel miras öğelerini buluşturmak üzere kurdukları Komet Kültür ve Sanat Projeleri’nin ilk projesidir. Projenin başlıca amaçları arasında, okul ile müze arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirmek ve müzenin temel misyonlarından biri olan eğitim alanı olma özelliğini ortaya çıkarmak bulunuyor.

Proje aracılığıyla, müze deneyimi yalnızca bir gezi olmanın ötesinde, öğrencilerin sanata ve kültürel mirasa bakışına yön verirken aynı zamanda yaratıcı üretim süreçlerine de ilham veren bir deneyim haline geliyor. Müze kitleri yapılandırmacı eğitimin benimsediği yaşam boyu öğrenme kavramı kapsamında öğrencilerin yaparak, yaşayarak öğrenmelerine zemin sağlayacak ideal bir yer olan müzeye yakınlaşmalarını sağlıyor.

Proje, öğrencilerin farklı bakış açılarından bakabilme, farklı kültürlere saygı duyma, çeşitliliğin değerini anlama, empati kurabilme ve içinde yaşadıkları toplumun normlarını anlamak gibi sosyal farkındalık unsurlarının birinci elden deneyimlenmesine katkıda bulunuyor.

Müze kitleri, müze içeriklerini öğrenci seviyesine uygun bir dil ve anlatım ile sunuyor ve bilginin özümsenmesini kolaylaştırıyor. Okullarla müzelerin ortak hedeflerinin gerçekleştirilmesinin yanı sıra müze kitlerinden faydalanacak tüm öğretmen ve öğrenciler, eğlenceli hikayeler ve bilinmeyen detayları öğrenerek aktif bir müze eğitimi süreci yaşıyor. Projeye her yıl farklı şehirlerdeki müzelerin katılması planlanıyor.

Web adresi   https://www.muzekiti.com


Kemâl – Pınar Ayhan’dan Bir Müzikal Belgesel

13 Kasım akşamı değerli dostum Didem Özbahçeci davetiyle yine müthiş bir gösteri izleme şansı buldum. MKM Kültür merkezinde; Pınar Ayhan ve her biri ayrı yetenekli dostlarının olağanüstü performansıyla salondakileri büyülediği bu harika gösteriyi mutlaka daha çok kişi izlemeli. Nasıl yapsak da daha fazla kişiye ulaşsa her iki gösteri de diye epey kafa yordum. Keşke Atatürk adıyla oy avcılığı yapan belediyeler kendi kültür merkezlerinde halka ulaştırsalar bu mesajları.

Mustafa Kemâl’i odağa alarak, onun yaşam öyküsünü anlatan müzikal bir belgesel  “Kemâl”. “Tarih çok şey anlatır ama saklar da!…” diyerek yola çıkılan bu gösteride Pınar Ayhan, güçlü sesi ve anlatıcılığı ile bizleri 1881’den 1938’e götürüverdi usulca,  coşkuyla. Mustafa Kemâl’in yaşam öyküsünden az bilinen kesitleri, doğru bilinen yanlışları, çok iyi bilinen ama üzerine çok fazla düşünülmeyenleri sahneye taşıyan bu gösteriyi; salondaki yüzlerce kişi nefesi kesilerek ve avuçları kızarıncaya kadar ayakta alkışlayarak izlediler. Aslında kelimelerle ifade etmem zor o salonda yaşanan ruh halini. Yüzlerce insanın tek yürek olup; kah gözyaşlarıyla, kah sesinin son perdesiyle sahnedeki olağanüstü sanatçıya eşlik etmelerini tarif edemiyorum. Gösteri arasında ilkokul öğrencisi olduğunu düşündüğüm bir erkek çocuğunun babasına dönüp “bana kimse Atatürk’ü böyle anlatmamıştı, saygı duyuyordum ama şimdi hem daha çok seviyorum Ata’mızı, hem de mutlaka okuldaki arkadaşlarıma anlatacağım onlar da bilsinler” dediğini duymak harikaydı. “Bizler onun gülmeyi öğrettiği çocuklardık.”

Yazıma sevgili Didem’in gösteriden sonra Instagram’da paylaştığı cümlelerle son vermek istiyorum: “ ATATÜRK’ü bir de böyle dinleyin, ağlayın, duygulanın, gururlanın, hayıflanın. Pınar Ayhan’dan ATATÜRK’ü dinleyin, izleyin mest olun. Elleriniz patlayıncaya kadar ayakta alkışlayın. En üst perdeden BRAVO diye bağırın. Biriktirdiği bilgiye, emeğe, ülkenin farkındalığını artırmak için ekibiyle birlikte katettiği binlerce kilometre yola teşekkür edin. Bu muhteşem gösteriyi mutlaka İZLEYİN. Çocuklarınıza muhakkak İZLETTİRİN.”

Bu projede, sahnede Pınar Ayhan’a 5 kişilik bir orkestra eşlik ediyor. Orkestra ise Evren Kalaycıoğlu (Piyano ve orkestra şefi), Özge Erdem (Keman), Aslı Gültekin (Viyolonsel), Erdinç Aktuğ (Perküsyon), Mustafa Cihan Aslan (Klarnet) ve Ulaş Koray Gökben (Bağlama) gibi deneyimli müzisyenlerden oluşuyor. Ses ve teknik yapım Delta Ses, Işık Tasarımı Mustafa Bal tarafından gerçekleştiriliyor.

Ocak ayında  Caddebostan Kültür Merkezinde yeniden sahne alacak “Kemâl”. Lütfen ajandanıza not alın ve mutlaka evlatlarınızla birlikte izleyin bu müthiş gösteriyi.

Yazımda kullandığım görseller için Alihan Sönmez’e teşekkürü borç bilirim.

Pınar Ayhan web sitesi   https://www.pinarayhanofficial.com

Bilet linki  https://www.biletix.com/etkinlik/ZO802/TURKIYE/tr


Emine Arıkan’dan ThetaHealing® BasicDNA eğitimi

8-9-10 Kasım tarihlerinde zarif öğretmenim Emine Arıkan’ın ThetaHealing® BasicDNA çalışmalarına katılma fırsatı buldum. Yoğun katılımlı bu çalışmasında bana da yer açtığı için kendisine çoook teşekkür ediyorum. Emine Arıkan isminden haberdar olmamı sağlayan ve uzun süredir sosyal medya üzerinden ortak bilince, bütünün hayrına yaptığı çalışmalara katılmamı teşvik eden can dost Didem Özbahçeci’ye de kucak dolusu sevgiler.

3 günlük eğitim sırasında her biri çok değerli ve keyifli 6 yeni dost kazandığım günlerde; kah gülerek, kah duygusal anlar ve sıkça aydınlanmalar yaşayarak yoğun çalışmalar yaptık hep birlikte. Çalışma hakkında detay veremem, ama zarif öğretmenimizin http://www.eminearikan.com  web sayfasında herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde yazanları sizlerle paylaşabilirim.

Vianna-Stibal-Emine-Arıkan Kaynak: http://www.eminearikan.com

ThetaHealing® fiziksel, psikolojik ve ruhsal şifa sağlayan bir meditasyon çalışması. Bu enerji sisteminin kurucusu Vianna Stibal; doğuştan sezgisel yetileri çok açık olan biri, 1995 yılında, yakalanmış olduğu kanser hastalığından anlık bir şifa ile arındığında, kendini bulduğu bu yönteme adayarak, tekniği geliştirmeye devam etmiş, binlerce saatlik bireysel uygulama yapmış. Daha çok kişinin şifalanmasına yardımcı olmak için tekniği 2000 yılından bu yana da öğretmeye devam ediyormuş. Başlangıçta bir şifa uygulaması olarak ortaya çıkan teknik, günümüzde güçlü bir bilinçaltı terapi tekniğine evrilmiş.

Alman ruh hekimi Hans Berger’in 1929’da EEG’yi (Elektroensefalografi, beyin dalgaları aktivitesinin elektriksel yöntemle izlenmesini ölçen aygıt, halk arasında “beyin elektrosu” olarak anılıyor) geliştirmesinden sonra yapılan araştırmalarda beynin çeşitli dalga boylarında yayın yaptığı bulunmuş ve haritalamaları yapılmış. Bu dalga boyları özetle beta, alpha (alfa), theta (teta), delta, gamma olarak adlandırılmış. ThetaHealing® de ismini theta beyin dalga boyundan almış. Vianna, bulduğu tekniğin nasıl çalıştığını araştırırken beyin dalgaları bilgileri ile karşılaştığında, EEG aleti ile şifalarında bir çok deneme yaptıktan sonra kullandığı yöntemin theta dalga boyunda çalıştığından emin olmuş ve tekniğe ThetaHealing® adını vermiş.

Emine ARIKAN ThetaHealing egitimi Kaynak : http://www.eminearikan.com

Theta dalga boyuna derin meditasyon hali denebilir. Ayrıca REM uykusunda, yani rüya gördüğümüz uyku bölümünde iken de theta dalga boyundayız. Bilim adamları EEG ile yapmış oldukları deneylerde mutluluk ve huzurun bu dalga boyunda deneyimlendiğini gözlemlemişler. Theta dalga boyu aynı zamanda bilinçaltımızın yaydığı dalga boyu. Dolayısıyla bu dalga boyunda iken kolayca bilinçaltı ile bağlantıya geçebilir, olumsuz kayıtları, inançları kalıcı olarak değiştirebiliriz. Ayrıca yaratımın kaynağı ile, evrendeki temel yaşam enerjisi ile bağlantıda olduğumuz dalga boyu da thetadır. Bu dalga boyunda iken yaratımın kaynağına bağlanarak şifayı gözlemler, kuantum olasılık seviyesinden gerçeklik seviyesine çıkartırız.

ThetaHealing® uygulayıcısı; danışan kişinin bilinçaltını theta dalga boyuna ayarlar ve uygulama esnasında bilinçaltındaki olumsuz kayıtları, danışan kişinin sözlü izni ile, olumluya çevirir. Bilinçaltı kayıtlarının değişimi kas testi (kinesiyoloji) yöntemiyle de gözlemlenebilmektedir.

ThetaHealing® ile her konu üzerinde çalışılabilir. Çocuk ve yaşlılar dahil herkese güvenle uygulanabilen bir tekniktir. Yalnızca gebelik durumunda gebeliğin ilk 3 ayı daha hassas bir evre olduğundan bu dönemde uygulama yapılması tercih edilmemekte. Konu ile ilgili daha detaylı bilgiye ThetaHealing®’in kurucusu Vianna Stibal’ın www.thetahealing.com web sayfasından ulaşabilirsiniz.

Kendinizi ve sevdiklerinizi kolayca şifalandırmak, hayatlarını kolaylaştırmak, yeni ve çok ilginç bilgiler öğrenmek istiyorsanız en yakın BasicDNA eğitimi 6-7-8 Aralık 2019 tarihlerinde yapılacak. Emine Arıkan’ın http://www.eminearikan.com  web sayfasını mutlaka ziyaret edin ve butonları tıklayıp diğer çalışmaları da inceleyin lütfen. Hepimize ve bütüne şifa olsun.

 

Emine Arıkan – Kimdir?

2007’de Reiki ile tanıştım. Reiki’nin sevgiyle akan şifa enerjisi farkındalığımı arttırmama, içsel yolculuğumda etkili dönüşümleri kolaylıklarla yaşamama destek oldu. Hem kendi deneyimlerim, hem bu süreçte uyumlama alan kişilerde gözlemlediğim deneyimler beni daha çok kişinin bu teknikle tanışabilmesi için Reiki masterlığına yöneltti.

2013’te aldığım uygulayıcılık eğitimleriyle ThetaHealing® şifa tekniğini de uyguladığım teknikler arasına kattım. Bu teknikle kendi üzerimde, yakın çevremde ve danışanlarımla yaptığım bireysel seanslarda bilinçaltında hızlı ve kalıcı değişimlere tanıklık etmeye başladım. Öğrenilmesi ve uygulaması son derece kolay olan bu tekniğin daha çok insana ulaşması gerektiğini söyleyen iç sesime kulak vererek, 2014’te yurt dışında tekniğin yaratıcısı Vianna Stibal’dan ThetaHealing® eğitmenlik sertifikasını aldım.

2016 yılında NLP ile tanıştım, uyguladığım teknikleri harika bir şekilde desteklemeye devam ediyor.

2018 yılında da kökleri en az 5000 yıl öncesine dayanan kadim Uzak Doğu beden-nefes-enerji sistemi ve bilgeliği olan Chi Kung uygulamalarını yaşamıma kattım; hem kendi bireysel çalışmalarımda kullanmaya hem de danışan ve öğrencilerimle paylaşmaya başladım.

2017 yılında iç sesimi dinleyerek alanda daha da derinleşmeme katkı olan Psikoloji Yüksek Lisans eğitimine başladım; tez aşamasında şu ana kadar öğrendiğim teknikleri harmanlayabileceğim ve bilimsel literatüre katkı olmasını umduğum, beni çok heyecanlandıran bir konu üzerinde çalışıyorum. Araştırma sonuçlarını paylaşabilmeyi heyecanla bekliyorum.

Şu an, bireysel seanslar yanında düzenli olarak uygulayıcılık eğitimleri vermeye devam ediyorum.

Benim için yeni deneyimler ve heyecanlarla dolu bu süreci sizlerle hem öğreterek hem öğrenerek paylaşıyor olmak bana ayrı mutluluk veriyor.

Sertifikasyonlar:

  • Boğaziçi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İngilizce Öğretmenliği Bölümü, 1991
  • Usui Reiki I.Derece, 15.12.2006
  • Usui Reiki II.Derece, 02.07.2007
  • Usui Reiki III.Derece, 10.08.2008
  • E.F.T (Emotional Freedom Techniques), 2008
  • Good Luck-Fortune (Şans) Reiki Master, 24.05.2009
  • Abundance/Prosperity (Bolluk-Bereket) Reiki Master, 14.06.2009
  • Transformation (Dönüşüm) Reiki Master, 01.11.2009
  • Kundalini Reiki Master, 10.04.2010
  • Imera Reiki Master, 31.10.2010
  • Vipassana Meditasyon Kursu-10 gün, Aralık 2010
  • Geleneksel Usui Reiki Master Teacher, 30-31.07.2011
  • Sib Sen/10 Major Energy Lines – Thai Therapy, 16-24.11.2013
  • ThetaHealing® Basic DNA, 22.12.2013
  • ThetaHealing® Advanced DNA, 13.04.2014
  • ThetaHealing® RHYTHM to a Perfect Weight, 13.06.2014
  • ThetaHealing® Manifesting and Abundance, 22.06.2014
  • ThetaHealing® Basic DNA Instructors, 23.09.2014
  • ThetaHealing® Advanced DNA Instructors, 25.09.2014
  • ThetaHealing® Soul Mate, 16.11.2014
  • ThetaHealing® Intuitive Anatomy, 19.06.2015
  • ThetaHealing® Manifesting and Abundance Instructors, 02.04.2015
  • Duygu Yönetimi Eğitimi, 07.05.2015
  • ThetaHealing® Game of Life, 15.09.2015
  • ThetaHealing® Game of Life Instructors, 26.10.2015
  • NLP Practitioner, Mayıs 2016
  • Access Bars, 03.06.2016
  • Access Beden Prosesleri & Travmanın Sıfır Toplamı, 04.06.2016
  • ThetaHealing® Dig Deeper, 20.08.2017
  • ThetaHealing® Dig Deeper Instructors, 20.03.2018
  • Chi Kung Temel Seviye, Ocak 2018
  • İstanbul Üniversitesi AUZEF, Sosyoloji Bölümü (3.sınıf öğrencisi), Eylül 2017
  • İstanbul Aydın Üniversitesi, Psikoloji Yüksek Lisans Programı-Tezli (tez aşaması devam ediyor), Eylül 2017

 


Orada Duruverseydi Zaman

25 Ekim Cuma akşamı değerli dostum Didem Özbahçeci davetiyle müthiş bir gösteri izleme şansı buldum. MKM Kültür merkezinde Pınar Ayhan’ın olağanüstü performansıyla salondakileri büyülediği bu harika gösteri yakın tarihimizin müzikal belgeseli olarak anlatılmış tanıtım broşüründeki yazılarında, çok zarif oldukları için çok da alçakgönüllü davranmışlar. Emin olun kelimelerle ifade etmem zor o salonda yaşanan ruh halini. Yüzlerce insanın tek yürek olup; kah gözyaşlarıyla, kah sesinin son perdesiyle sahnedeki olağanüstü sanatçıya eşlik etmelerini tarif edemiyorum.

İki ayrı bölüm halinde izlenen “Orada Duruverseydi Zaman” salondaki konuklara belki de hiç duymadıkları  gerçekleri, tanımadıkları kahramanları ve bilmedikleri  olayları anlatıyor.  Cumhuriyetin kuruluş yılları ve dönüm noktalarının, bilinen tarihin dışında, satır aralarında kalmış anekdotlarla anlatıldığı, hikayelerin içinden çıkan müzikal eserlerle ve görsellerle bezenmiş, nefesler tutularak, gözyaşlarıyla kahkahaları harmanlayarak izlenen bir sahne gösterisi. Gösteri tek kişilik, ancak Pınar Ayhan sahnede yalnız değil… Perküsyon, piyano, viyolonsel gibi batı müziği çalgılarının yanı sıra, bağlama ve ney gibi bu toprakların çalgılarıyla zenginleştirilmiş bir orkestra eşliğinde anlattığı öykülerin şarkılarını, türkülerini seslendiriyor. Anlatılan hikayelere ait, 1920’lerden kalma video görüntüleri, sararmış bir mektubun sayfaları, daha önce hiç görülmemiş orijinal fotoğraflar barkovizyon aracılığıyla izleyiciye sunularak gösteriye farklı bir boyut kazandırılıyor. Heyecanla bu müthiş gösterinin devamı olan “Kemâl” i seyretmeye  hazırlanıyorum 13 Kasım tarihinde.

1972’de Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde doğan Pınar Ayhan, çok yönlü bir sanatçı. Uzun yıllar  TRT’de solistlik ve sunuculuk yapan sanatçımız 45. Eurovision şarkı yarışmasında ülkemizi başarıyla temsil edip, 10. olmayı da başarmış. Sosyal sorumluluk projelerine çok önem veren Pınar Ayhan; 2008 yılında, eşi Dr. Sühan Ayhan ile birlikte, meme kanserinde erken tanının önemini vurgulamak amacıyla, tamamı meme kanser hastalarından oluşan “Farkındalık Korosu”nu kurarak çalışmalar yapmaya başlamış. Ayrıca Pınar Ayhan, Türkiye’de zihinsel yetersiz çocukların yeterli eğitim, rehabilitasyon ve bakım şartlarına kavuşabilmeleri için gerekli olanak ve ortamları yaratmak, meslek kazanmalarına yardımcı olmak, uzun vadede bu şartların kalıcılığını güvence altına almak ve kimsesiz zihinsel yetersizlere yaşamları boyu sahip çıkmayı hedefleyen Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı’nın da genel kurul üyesi.

Pınar Ayhan’ın web adresindeki gösteri takvimini mutlaka takip edip, size en yakın gösteriyi kaçırmayın derim. İyi seyirler.  https://www.pinarayhanofficial.com

Yazıda kullandığım görsel  ve bu muhteşem gösteriyi izleyebildiğim için can dost Didem Özbahçeci’ye teşekkürü borç bilirim.


Sayfalar:1234567...40