:::: MENU ::::
Posts tagged with: huzur

Yeni Umutlarla #2025 Yılına Merhaba

Yeni bir yıla doğru koşaradım ilerliyoruz. Bilinmezliklerdin mi, umutlardan mı olduğunu çözemediğimiz ürpermeler var ruhlarımızda. Yüreklerimiz hayallerimizin gerçek olabileceği heyecanıyla çarpıyor. Gençler arkadaşlarıyla katılacakları eğlencelerin, çocuklar açacakları hediye paketlerinin heyecanında, yaşlılar ise sağlıkla geçirecekleri yeni bir yılın umudundalar.

2024 yorucu bir yıl oldu ülkemiz için; çok üzüldük, çok ağır kayıplar yaşadık, sağlık sorunlarıyla cebelleştik, toplumsal sorunlar ve geçim sıkıntısı arttı, işssiz kalanlar daha kalabalıklaştı. Şimdi yeni bir yılın getireceklerine odaklanma zamanı; geçmişe takılıp kalmanın yararı yok, gelecek günlerin belirsizliğini coşkuya çevirmek elimizde. Her sabah sağlıkla uyanıyorsak umudumuzu canlı tutalım. Sağlıkla nefes aldığımız her an, zorluklarla başa çıkabileceğimizi hatırlatıyor, yeter ki isteyelim ve çaba harcayalım. Hayatımıza objektif olarak dışarıdan bakmayı deneyelim, varlığına şükrettiklerimizi not edelim, sahip olduklarımız için teşekkür ederek daha iyileri için çalışmaya devam edelim. Kendimizde değiştirmek istediklerimiz için ayrı bir liste yapıp yıl boyunca üzerinde çalışalım.

Kızdıklarımız, hırslandıklarımız, sinirlendiklerimiz vardır mutlaka; şimdi onları affetme ve ruhumuzda, bedenimizde yarattıkları yıkıcı etkilerden kurtulma zamanı. Kolay olmayabilir, deneyeceğiz ve adım adım ilerleyeceğiz. Affetmeyi başardıkça üzerimizdeki yükler hafifleyecek, ruhlarımız özgürleşecek ve huzuru hissedeceğiz.

İhtiyacı olan herkese yardım etmeye çalışalım, sadece parasal değildir yardım hep hatırlayın. Yolda rastladığınız sokak canlarının başını okşayın mutlaka, sevilmeye de beslenmek kadar ihtiyaçları olduğunu unutmayın.

Gerektiğinden fazla tüketmemeye odaklanalım, sistemi değil ruhumuzu besleyelim. İhtiyaçlarımızı alırken çevreye zarar vermeyen ve sürdürülebilir olanları seçelim, ambalajlı ürünlerden vazgeçip daha az çöp üretelim.

Günümüze aynada kendimize gülümseyerek başlayalım, kendimizi sevelim ve önemseyelim, hepimiz tek ve biricikiz, bizden başka bir tane daha yok, inanmak için parmak izinizi ve retinanızı hatırlamanız yeterli.

An’da kalmayı seçelim, geçmiş yaşandı bitti geri getiremeyiz, gelecek ise kocaman bir gizem nelerle karşılaşacağımızı bilemeyiz, fakat “An” tamamen bize ait, onunla ne yapacağımıza karar vermek de bize ait.

Yeni yılda mutsuzlukları görev edinmek yerine, yaşadığımız her dakikaya şükredelim, sonsuz şimdide olmaya gayret edelim.

Onurumuzla, sahip olduklarımıza şükrederek, anlamsız hırslardan arınarak, bebekler gibi kibirsizce, her sabah daha yenilenerek, “az yüketip, çok türeterek”, barış içinde “bir orman gibi hür ve kardeşçesine” yaşayacağımız, ruhlarımızın hep genç kalacağı, daha bereketli, daha huzurlu, tüm hissedebilen canlılara daha adil davranacağımız çok daha güzel bir yıl olsun 2025.

Hepinize sevdiklerinizle birlikte; ağız tadıyla, huzurla, bolluk bereketle geçecek harika bir yıl diliyorum.

Muhabbetle…


Huzurlu Yaşamak İçin Öneriler

Hayat herkes için zorluklarla dolu olabiliyor. Dünya üzerinde ürkütücü pek çok değişim yaşanıyor. Mutsuz ve huzursuz olmak için her an yüzlerce sebep bulunabilir. Ufak çabalarla yaşam enerjimizi dönüştürüp daha huzurlu yaşayabiliriz. Faydasını gördüğüm ipuçlarını yeniden hatırlatmak istedim.
Muhabbetle…

-Kalbinizi nefretten uzak tutun, sevgiye daha çok yer açın.
-Karşılık beklemeden sevin, sevgiye şart koşmayın, şartlı şurtlu sevenlerden uzaklaşın.
-Zihninizi endişelerden uzak tutun, “asla” varsayımlarda bulunmayın; ne kendiniz, ne de başkaları için.
-Yardıma ihtiyacı olanlardan ilginizi esirgemeyin, gerektiğinde elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışın.
-İnsanları incitmemeyi deneyin, olur da incitirseniz nazikçe ve dürüstçe özür dileyebilmeye cesaretiniz olsun.
-Alçakgönüllü olmayı seçin, etrafımız zaten şişkin egolarla dolu.
-Yaşamın adil olmadığını vakitlice kabul edin; olmayanlar için yakınmak yerine, olanlar için şükretmeyi seçin.
-Söyledikleriniz ve yaptıklarınızın farklı olmamasına gayret edin.
-Günü yaşayın, içinde bulunduğunuz anların keyfini çıkarın. Geçmiş olaylardan ders alın, ama geçmişe takılı kalmayın. Güneş her gün yeniden doğuyor, daha iyi bir gün yaşamak elinizde.
-Gelecek için en esnek planları yapmayı deneyin. Gerçekleştirebildikleriniz için kendinizi tebrik edin, olmamışlara hayıflanmak yerine, daha uygulanabilir planlar yapmaya niyet edin.


Ya Hep Beraber, Ya Hiçbirimiz

Bizler birbirimizi tamamen ve derinden kabul edip, sevip saymadıkça; paylaşmayı ve “birlikte, barış içinde, huzurla” yaşamayı öğrenmedikçe değişim mümkün değil. Odağınıza sevgi, dostluk, barış, huzur, bolluk-bereketi koyun. Nefret; hem taşımak için çok ağır bir yüktür, hem de sizi hasta eder. Yüreklerinizde sevgiye bolca yer açın, sağlıklı ve huzurlu yaşayın. Muhabbetle…

#yahepberaberyahiçbirimiz #yahepberaberyahiçbirimiz #yahepberaberyahiçbirimiz #yahepberaberyahiçbirimiz #yahepberaberyahiçbirimiz #yahepberaberyahiçbirimiz #yahepberaberyahiçbirimiz #yahepberaberyahiçbirimiz #yahepberaberyahiçbirimiz #yahepberaberyahiçbirimiz #yahepberaberyahiçbirimiz #yahepberaberyahiçbirimiz


Hayat, Değişim, Hissetmek…

“Ne olursa olsun, olmak istediğiniz kişi olmak için asla çok geç ya da benim durumumda çok erken değildir. 

Zaman kısıtlaması yok, istediğiniz zaman durabilirsiniz. Değişebilir ya da aynı kalabilirsiniz, bu işin kuralı yok. 

Hayatı en iyi şekilde değerlendirebilir veya en kötü şekilde harcayabiliriz. Umarım siz en iyi şekilde değerlendirirsiniz. Ve umarım sizi şaşırtan şeyler görürsünüz. Umarım daha önce hiç hissetmediğiniz şeyleri hissedersiniz. Umarım farklı bakış açılarına sahip insanlarla tanışırsınız. 

Umarım gurur duyacağınız bir hayat yaşarsınız. Gurur duymadığınızı fark ederseniz, umarım her şeye yeniden başlayacak cesarete sahip olursunuz.”

– Eric Roth, Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi Senaryo

Alıntı kaynağı : https://moralev.com/2024/05/08/2024-boga-yeni-ayi-mor-alev-gokyuzu-ile-yukselis-raporu/

Görsel kaynağı : https://www.direncelik.com/benjamin-button-misali/


Senede Bir Gün Değil, Hep Kadınız 2024

Bu yıl da 8 Mart için yazılacak olumlu bir gelişme yok. Kadına şiddet ve kimliksizleştirme, şiddeti ve kadın ölümlerini meşrulaştırma, kadınları çarşafa sokma çabaları son hız devam ediyor. “Kadınkırım” konusunda yine yol alınamadı. Erkek egemen meclisimizin %75 i kadın olmadığı sürece de değişmeyeceği ortada. Yolsuzluklarla, hırsızlıklarla, depremlerle, sellerle, yangınlarla çalkalanan ülkemde; kız çocukları kendileri bebeyken anne olmak zorunda bırakılmaya devam ederken, iyiyi güzeli hayal etmek bile zor. Daha çok çaba sarf etmeliyiz, bizi yönetenlerden beklentimiz sıfıra indi, erkeklerin bilinç düzeyini yükseltecek çalışmalara önayak olalım, kişisel çabalarımızı artırıp daha çok kız çocuğun eğitimine, kişsel gelişimine katkıda bulunacak kampanyalara destek verelim. Bunları yapalım ki, gelecek nesillere verecek hesabımız olsun. Senede bir kez hamasi laflarla, kozmetik ürün indirimleri, spa teklifleri ile geçiştirilen bir gün değil; “her gün kadın olunabilen” bir ülkede uyanacağımız günler için çabalamaya devam. 2024 Ocak Ayında Erkekler Tarafından 31 Kadın Öldürüldü, 21 Kadın Şüpheli Şekilde Ölü Bulundu. 2024 Şubat Ayında Erkekler Tarafından 36 Kadın Öldürüldü, 17 Kadın Şüpheli Şekilde Ölü Bulundu. 2023 yılında erkekler 315 kadını öldürdü, 248 kadının ölümü de ‘şüpheli’ olarak kayıtlara geçti. Kaynak: https://kadincinayetlerinidurduracagiz.net/kategori/veriler

Minik bir not: Bu fotograf 1934 yılından. İyi düşünün lütfen, yaşamak istediğiniz hayatı şekillendirecek olan sizlersiniz, geleceğinizin daha fazla ipotek altına alınmasına izin vermeyin. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüzü daha güzel zamanlarda kutlayabilmek dileğiyle.


Hayat yolculuklarımız kolaylıkla olsun.

Bizler birbirimizi tamamen ve derinden kabul edip sevemedikçe; hayatlarımıza huzurun, bolluk-bereketin, coşkunun gelmeyeceği, değişimin gerçekleşemeyeceği aşikar. Sükünet ve sabırla çabalamaya; yüreklerimizde endişe, kızgınlık, düşmanlık yerine, huzur ve sevgi beslemeye devam edelim. Değişim önce kendimizle başlıyor; düşüncelerimiz, davranışlarımız, kelimelerimizle. Hayat yolculuklarımız kolaylıkla olsun. Muhabbetle…

el kalp

Yarın yeni bir gün

“Kalbinize her günün o yılın en iyi günü olduğunu yazın.

Gününe sahip çıkan zengindir. Gününü huysuzluk ve endişenin işgal etmesine izin veren kimse gününe sahip değildir. Her günü bitirin ve onunla işiniz gerçekten bitsin. Bazı gaflar, hatalar ve saçmalıklar hiç şüphesiz güne süzülüp girmiş olabilir. Onları olabildiğince çabuk unutun.

Yarın yeni bir gün. Ona iyi ve sakinlikle, eski saçmalıklarınızın ağırlık yapamayacağı yüksek bir ruh haliyle başlayın.

Bu yeni gün; umutları ve davetleriyle, dünün bir anıyla bile harcanamayacak kadar kıymetli!”

Ralph Waldo Emerson

 

Kullandığım görseli, 2013 yılı 4 Eylül’ünde Bodrum limanında çekmiştim.

 

Yukarıda paylaştığım sözler, Mor Alev sayfasında yayınlanan yazının bir bölümünden alıntıdır. Yazının tamamına bu linkten ulaşabilirsiniz  https://moralev.com/2022/05/13/2022-wesak-ay-tutulmasi-mor-alev-gokyuzu-ile-yukselis-raporu/

 


İnsanın Kaynağı Kendi Ruhudur

Ruhumuzu yoran, yüreklerimizi daraltan zorlu zamanlardan geçiyoruz her birimiz. Gördüklerimiz, duyduklarımız ve okuduklarımız nefes almamızı zorlaştırmışken, çaresizce çırpınmak yerine ruhumuzu sakinleştirmenin, kaynağa dönmenin yollarını bulmalıyız. Kendimi sakinleştirmenin en kolay yolunun nefesime odaklanmak olduğunu öğrenmek yıllardır işime yarıyor. Bazen öyle şeylere tanık oluyorum ki, odaklanmakta zorlanıyorum. Hemen kulaklıkları takıp, ruhuma en iyi gelen müzik türü olan Bossa Nova melodileri dinlemeye başlıyorum. Uzun zaman önce okuduğum kitapların sayfalarını çevirip, ruhumu sakinleştiren satırlara kaptırıyorum kendimi. Aşağıda okuyacağınız satırlar da böyle bir yürek daraltan zamanda yeniden elime aldığım Ercan Kesal’ın “Cin Aynası” kitabının bir bölümünden alıntıdır. Şifa olsun okuyanlara da…

90 lı yıllar. Çağlayan Camii’nin hemen yanındaki iş merkezinin ikinci katına kurmaya çalıştığım polikliniğe röntgen cihazı gerekiyordu. Alçıpancılarla uğraşmaktan fırsat bulduğumda gazete ilanlarına bakıyordum. “500 mili amper, çift tüp, tek masa.” Gittim, gördüm. Cihaz eski ama işe yarar gözüküyor. En iyi tarafı da fiyatı. Pazarlığı bitirdik ve aldık aleti. Taşıma sürecinde anladım ama nasıl bir belaya bulaştığımı. Cihazı bulunduğu yerden benim merkeze taşımak için, Fatih’in karadan gemileri yürütme formülünü uyguladık. O kadar ağır ve biçimsiz. Neyse sonunda cihazın kurulup çalıştırımasına gelmişti sıra. Bu işleri o zamanlar İstanbul’da sadece bir kişi yapıyordu. Ömer Usta! Her zamanki sakin haliyle geldi, baktı. Aleti ilk görüşte tanıdığını hemen anlamıştım. “Hıı!” dedi, eski ve çok sevmediği bir dostunu, hiç beklenmedik bir yerde görmenin ruh haliyle. “Bu bizim Ukraynalı,” dedi. Sonra da bana dönerek birkaç cümlede açıkladı durumu: “Ecevit zamanında Ukrayna’ya kuru üzüm verdik, onlar da bize yirmibir tane röntgen cihazı verdiler. Bu senin alet de onlardan biri. Bir ara Denizli’deydi, demek buralara düşmüş.” Röntgen cihazından değil de, Sabahattin Ali hikayelerinin oturak alemlerine düşmüş geçkin kadınlarından söz ediyor mübarek. “İyi işte abi,” dedim, sıkıntımı belli etmemeye çalışarak. “Makine senin, çalıştır, ver bana, ” diye de devam ettim, kadının düşmüşlüğüne aldırmadan evlenmeye karar vermiş vicdanlı bir ses tonuyla. Ömer Usta cihazı iki günde kurdu. Sıra deneme çekimi yapmaya gelmişti ki beni çağırdılar. Kaset yerleştirildi, ışıklar kapandı, Usta düğmeye bastı. Hiçbir şey yok. Sağını solunu kurcalayıp bir daha, yok… Cihaz çalışmıyor. O gün akşama kadar uğraştı Ömer Usta. Cihaz çalıştırılamadı. Ertesi gün geldiğimde röntgen odasının zeminine kocaman bir brandanın serildiğini ve Ömer Usta’nın iki oğluyla birlikte bizim röntgen cihazini en ufak vidasına kadar parçalayıp yere serdiğini gördüm. Her parça numaralanıp, işaretlenmişti. Ara sıra yaptığım ümitsiz ziyaretlerin birinde Ömer Çoban’ın elindeki Kiril alfabeli bir şema kitabına bakarak cihazı yeniden ve baştan kurduğunu anladım. Bir hafta içinde, tüm parçaları hiç değiştirmeden ve müdahele etmeden elindeki şemaya göre bir araya getirdi ve beni de çağırarak düğmeye bastı. Cihaz çalışıyordu! “Bakın doktor bey. Biz bu cihaza hiçbir müdahelede bulunmadık. Ne yaparsak yapalım çalışmıyordu. Bu yüzden parçaladık ve yeniden kurduk, ama elimizdeki şemaya göre. O zaman çalıştı. Çalışmama sebebini bulamazsan boz, parçala ve kaynağına bakarak yeniden kur. Hiçbir şeyini değiştirmene gerek yok. O çalışır.” Psikanalitik bir süreçten söz ediyordu Ömer Usta. Duvarı yıkıp, taşları yeniden örmek gibi bir şeydi yaptığı.
“Rüyalarımızda başka bir dünya gördük, şu an yaşadığımızdan daha adil ve dürüst bir dünya. Bu hayali gerçekleştirmek, koltuklarımızda oturmak, evlerimizi aydınlatmak, mısır tarlalarımızda büyümek, çocuklarımızın kalplerini doldurmak, terimizi silmek ve tarihimizi iyileştirmek için harekete geçtik. Hepsi bu kadar. Tüm istediğimiz bu. Ne daha fazla, ne de daha az. Şimdi yolumuzda doğru ilerlemek için kalplerimize soruyoruz.” demişti Subcomandante Marcos…

Rüyalarımızı kalplerimizden başka soracağımız hiç kimsemiz yok. Odamızın ortasına düşen güneşin farkında mıyız? Yolumuzu kaybetmişsek, kaynağa dönmemiz lazım. İnsanın kaynağı kendi ruhudur. O halde kaynağa ruhumuza…

Cin Aynası, Ercan Kesal – 2016 İletişim Yayınları

 

 

 

 

(Yazının başında gördüğünüz fotografı, 2017 Eylül ayında Ayvalık Artur’da Cemile arkadaşımın evinde konuk olarak kaldığım günlerden birinde, akşamüstü yürüyüşüm sırasında çekmiştim. Huzuru simgeleyen en güzel anlardan biri olduğu için yazıya eşlik etmesini istedim.)


İyi Bayramlar

“Aaah ah nerede o eski bayramlar” bu cümleden oldum olası hoşlanmam. Bayramların bir yere gittiği yok, hep bizimle birlikteler. Sadece algılar, ihtiyaçlar ve öncelikler değişiyor. Aile büyüklerimiz hayattayken, eski adetleri her bayram elimizden geldiğince sürdürmeye çalıştık. Olabildiğince aile büyüklerinden birinin evinde toplanılır, yemekler yenirdi, herkes kendi ile ilgili güncellemeleri yapar diğerlerini bilgilendirir, çocuklarla şakalaşılır, gülünür eğlenilirdi.  Bayramın manası da bu değil mi zaten. Bayramlar; hoşgörünün, sevginin, paylaşmanın, dostluğun çoğaltıldığı zamanlardır umarım bunu hep hatırlarız.

Son yıllarda bir furya başladı, tatile gidenlere kendini kötü hissetirme kampanyaları diyorum ben bunlara. Ne yapsın insanlar, yoğun bir tempoda, stress içinde, krizlerle, it dalaşlarıyla savaşıyorlar, uzun bir tatil fırsatı görünce de biraz hava değişimi istiyorlar. Tatile gidenler, zaten bir kaç gün önceden aile büyüklerine uğrayıp hayır dualarını alırlar genellikle. Bütün bir yıl arayıp sormayan, ama bayramın ilk günü yarım saat uğrayıp, eğreti kutlamasını yapıp kaçan bir aile ferdi yerine, bana sevgiyle sarılacak, vakit ayırıp söyleşecek birini daima tercih ederim.

Bu sene ise salgın nedeniyle çoğunluk evinde kapalı geçirecek bayramı. Telefonlarımızdan görüntülü bayramlaşır hasret gideririz artık.

Hepinize; sevdiklerinize birlikte, ağız tadıyla geçecek, sağlıklı, mutlu, akide şekeri kıvamında bir bayram tatili dilerim.

Muhabbetle…


Huzur ve Mutluluk Sizde

Huzur ve mutluluk arayan dostlara, sevgiyle…

“Değerli, Dostlarımız,
Önemli bir uyumlanma, olumlama ve onaylama çalışması…
Açık bir kalple, her bir hücrenizde hissederek, yüksek sesle ve titreşimi hissederek yüreğinizin en derininden aksın..

“Kimse bana kötülük yapamaz ve beni üzemez, çünkü her şeyi ben seçiyorum…
Bağışlıyor ve bırakıyorum. Anlıyor ve biliyorum. Kendi hayatımın yaratıcısıyım. Seçerek, planlayarak bu yaşamımı ve birlikte olacağım yol arkadaşlarımı seçtim. Annemi, babamı, arkadaslarimi ve diğerlerini.
Benim için en faydalı sonuçları almak üzere ince planlar yaptım. Yüksek Benlik düzeyinde en uygun araçları yarattım.
Benim hayat amacıma en uygun kişileri. Daha çok anlayış daha çok bilgelik daha çok sevgi, ifade ve özgürlük için. Bu amaç, bilinçaltımın derinliklerinde benim onu keşfetmemi bekliyor.
Her an, her deneyim bu planı açığa çıkaran bir kurgu aslında. Zafiyetimi güce, acıyı sevince, yenilgiyi yengiye dönüştürmek için.
Anlıyor, bağışlıyor ve teşekkür ediyorum. Bu hayatımı bu şekilde planladığım için kendimi kutluyorum ve sonra meleklere teşekkür ediyorum ve bütün bu olanakları bana koşulsuz sunduğu için Tanrı’ya.
Bana sevgisini sunmayanlar içimdeki sevgiyi, beni onaylamayanlar kendimi keşfetmeyi, beni anlamayanlar ifade gücümü arttırmak için benimleydiler. Onlara teşekkür ediyorum. Bu rolü onlara ben vermiştim. Onlar da benle oynamayı istediler. Beni üzen, beni yoran, bana haksızlık eden, beni aldatan insanlar yapabileceklerinin en iyisini yaptılar. Daha fazlasını ve daha başkasını yapamazlardı. Zaten ben onları bunun için seçtim. Ben de yapabileceğimin en iyisini yapıyorum. Bağışlıyor ve teşekkür ediyorum. Aynı sahneyi paylaşan oyuncular gibiyiz onlarla. Şimdi bu anlayışımdan doğan ışığı onların varlığına gönderiyorum. İhtiyacım olan bütün kaynakların kendi içimde olduğunu kabul ediyorum. Onları kullandıkça başka insanlara duyduğum bağımlılık kayboluyor ve ben onlarla gerçek bir sevgiden beslenen gerçek bir ilişki kuruyorum.
Hayatımın efendisi olduğumu biliyorum. Mutluluğu, kendimi ifade etmeyi seçiyorum.
Her düşüncemin, her davranışımın hayatıma şekil veren araçlar olduğunu bilerek yaşıyorum.
Hayatımla inançlarım arasındaki birebir ilişkiyi biliyorum. Bu yüzden dikkatli, özenli ve düşünerek yaşıyorum.
Konuşurken yaratıyorum. Ve eylem halinde gelecek şekilleniyor.
Beni güçsüz bırakan ve sınırlandıran bütün inançlarımı bir bir değiştiriyorum. Yerine; beni geliştiren, büyüten inanç ve düşünceleri koyuyorum.
Mazeret aramadan, ertelemeden ve küsmeden devam ediyorum yoluma.
Hayatımın bütün olaylarının ve hayatımdaki insanlarla yaşadıklarımın gerisindeki anlamı bir bir çözüyorum. Orada benim asıl hayat amacım gizli. Ben bu amacı gerçekleştirmek için geldim.
Şimdi gücümü kabul ediyor ve ele alıyorum…
Işıltınıza sahip çıkın..”

Sevgi ve Bilgelikle Paylaşınız…
Haktan Akdogan ❤️


Sayfalar:123