:::: MENU ::::
Posts tagged with: Masis Aram Gözbek

Kritik Kavşaklar, TEDxReset 2013 Birinci Gün

Geçtiğimiz yıllarda da konuşmacılarının zihin açıcı sunumlarını ilgiyle izlediğim, kendimce dersler çıkardığım TEDxReset; bu yıl hem toplantı tarihini, hem de mekanı değiştirmekle doğru bir karar vermişti bana göre. Yüzlerce kişinin binbir emekle hazırlandığı, her aşamasının düzgün gitmesine gönül verildiği belli olan organizasyona emeği geçen herkese teşekkür ederim.

Banu GüvenBu yılın teması “Kritik Kavşaklar” olarak belirlenmişti. Ali Üstündağ’ın açılış konuşmasıyla başlayan maratonun ilk konuğu gazeteci Banu Güven oldu. Medyanın içinde bulunduğu ortam nedeniyle işine son verildiğinde bir kavşağa geldiğini ve verdiği karardan mutlu olduğunu söyleyen Güven; geleneksel medya ile yeni medyanın kesişme noktasında olduğundan söz etti ve sürdürülebilir modeller yaratılmadıkça geleneksel medyanın hızla yara alacağını da sözlerine ekledi.

Open UrbanBir sonraki konuşmacılar Jesse Honsa ve Ali Onat Türker oldular. Kentsel girişimler konusunda bilgi ve fikirlerin paylaşıldığı bir ortam olan Open Urban‘ı anlattılar. İstanbul’un artık bir kritik kavşakta olduğunu belirterek; şehrimizde yapılan ve yapılacak projeler konusunda artık geç kalınmaması için, semt bazında bilgi paylaşımının önemini aktaran konuklar; Taksim projesi gibi bir facianın kamuoyunun geç haberdar olmasından kaynaklandığını hatırlatıp, halkın yararına olmayacak çalışmalara karşı çıkılabilmesi için bu platformu hayata geçirdiklerini tekrarladılar.

WallitMilyon dolarlık yolculuğunu anlatmak üzere sahneye gelen Veysel Berk, alçakgönüllü davranışlarıyla salondaki hemen herkesin gönlünü fethediverdi. Sıkışık bir alanda, uzun saatler geçirdiği çalışma ortamında, kendini nasıl daha iyi hissedeceğini düşünürken bulduğu fikirle yola çıkan, vakitsizlikten 10 yaşındaki yeğeninin yardımıyla hazırladığı sunumla, beklemediği bir anda milyonlarca dolarlık bir işin sahibi olan genç bilim insanının hikayesini dinlerken, konu başlığı olan “Basit Kararlar Fark Yaratır” cümlesinin anlamını yoğun olarak hissettik.

Gizem A.Nance“Yaşam Dönüşümdür” başlıklı sunumu anlatmak için sahne alan Gizem Altın Nance’i dinlerken yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşti, konuşması süresince bir yandan da gözlerimden yaşlar boşalmasına engel olamadım. Öyle güzel anlattı ki bisikletli hayatını, yüklerden kurtulup özgürleşmeyi. Eşiyle birlikte Amsterdam’dan Kazakistan’a kadar yaptıkları yolculukta, Aral Gölü yakınında yaşadıklarını dinlerken, doğaya verdiğimiz zararların boyutları hakkında da dersler vardı. Yolculuğunun sonunda kendi dönüşümünü tamamlayıp; inandığı şeyler için, iyi şeyler yapan iyi insanlar için çalışmaya karar vermiş ve Buğday Derneği‘nde yöneticilik yapmaya başlamış.

Batuhan Aydagul Batuhan Aydagül aldı sonra sahneyi ve bizlere “Çocuklar İçin Büyükler Tarafından Zor ve Kritik Seçimler” i anlattı. Üç kuşak eğitimle uğraşan bir aileden gelen Aydagül; eğitim sistemimizin çarpıklıklarından söz edip kendimizi ifade etmeyi öğrenemediğimiz için tartışmayı bilmediğimizi ve hemen öfkeye kapılıp sesimizi yükselltiğimizi söyledi. Yetiştireceğimiz nesillerin hem kendi haklarını hem de insan haklarını bilen bireyler olmaları için çaba harcanması gerektiğini belirten Aydagül, okullardan mezun olanların söylediklerini duyan hayatın içinde aktif vatandaşlar olmaları yönünde çaba harcanması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Alp ErsonmezSahneyi kısa bir performans için müzisyen Alp Ersönmez ve ekibi aldı. Cereyanlı projesinden parçaları paylaşan ekipte, sevgili Bulut Gülen’i görmek de hoş bir sürprizdi benim için.

Diğer konuğa geçmeden önce bu tip organizasyonlarda beni çok rahatsız eden bir durumdan söz etmek istiyorum. Sahnede bir konuşmacı veya performans var ise, hayati bir tehlike olmadığı takdirde (çıkan bir ya da iki kişi olsa bu seçeneğe ikna olabilirim) salonu terk etmek saygısızlıkların en büyüğü gibi geliyor bana. Nasıl bir yere geldiğinizi biliyorsunuz, ne kadar süreceğini de biliyorsunuz, 5 holding sahibi filan da değilsiniz (öyle bile olsanız özür olamaz) ya adam gibi oturup, performansın bitmesini, iki söyleşi arasını bekleyin, ya da hiç katılmayın.

Bogazici Caz KorosuKahve arasından sonra TTGV Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Ultav, Peter Pan Kavşağı isimli sunumla sahnedeydi. Tam sunumuna başlayacakken Masis Aram Gözbek yönetimindeki Boğaziçi Caz Korosu’nun sürpriziyle sahneyi onlara bıraktı ve hep birlikte yine enfes bir performans izledik.

Cengiz UltavKoronun salonu terk etmesinden sonra Cengiz Ultav yine sahneyi aldı. Arada bir Truman Show’da yaşıyor hissine kapılıp kapılmadığımızı soran Ultav, kafa karıştırıcı konuları bizleri eğlendirecek şekilde Peter Pan üzerinden anlatıverdi. Satır aralarına sıkıştırdığı bilgilerden belki de komik bulduğum için aklımda kalıveren rakamlardan en ilginci, araştırma yapan ekipler arasında 1 sıtma uzmanına karşılık 20 kellik uzmanının olduğuydu.

Daan Roosegaarde Daan Roosegaarde en ilginç sunumlardan birini yaptı ve bizlere “Interaktif Peyzajlar” dan söz etti. Sunumu sırasında etkileşimli yollardan bahsederken, sevgili Kozan Demircan’ın kulaklarını çınlattım. Onun yazıları sayesinde, bilim ve teknoloji alanındaki çok sayıda yenilikten herkesten önce haberim olmasının keyfini yaşadım. Roosegaarde’nin anlattıkları arasında, salondakilerin en hoşuna giden projelerinden biri de yalan söylendiğinde ele veren teknolojiye sahip giysiler oldu.

Volkan ÖzgüzNanoteknoloji konusunda uzman konuk Volkan Özgüz bizlere beynimizdeki nöronların bağlantılarını anlattı. “Kavşaktaki Beyin” isimli sunumunda; 1 nöronun 1000 nöron ile konuşuyor olması, tek bir nöronun görevinin ömür boyu bir kişi hakkındaki bilgileri bize hatırlatması olduğunu belirtmesi, 5 yıl içinde kedi beyninin 10 yıl içinde de insan beyninin haritasının çıkarılacağını söylemesi hepimizin ilgisini çekti.

Bedia Ceylan Güzelce Bedia Ceylan Güzelce 1982 doğumlu bir gazeteci-yazar. 68 kuşağını bir cümlede dövüverdi “Özgürlükten, hayallerden dem vurdunuz ama Lennon’a sahip çıkamadınız” dedi. “Hippiler sevgi dünyası kurmaya çalışırken, bizim sinemalarımızda seks furyası vardı”, “Dünya evreni konuşurken, burada Evren bize dünyayı dar etti”. Sunumunda 80 kuşağını anlatan Güzelce; “OLSUN” kelimesinin, hem emir hem de kabullenme ifade eden iki anlamlı kullanımının Y kuşağına hakimiyetini anlatırken, bu kuşağa kendisinin önemli olduğunun söylendiğini, bilge kişinin Ferrarisini satmak için bu kuşağı seçtiğini de sözlerine ekledi.

Osman UlagaySon konuşmacı ünlü gazeteci yazar Osman Ulagay’dı. “Batı’nın Modası Geçti mi?” başlıklı sunumunda; bizim de aralarında bulunduğumuz sekiz ülkenin bir süre sonra büyümeden %57 pay alacağını belirtti. Verdiği bilgiler arasında beni en çok etkileyeni, Çin’in 60 milyon çocuğa klasik müzik eğitimi veriyor olmasıydı.

123İlk gün maratonunun kapanışını da genç bir grup olan 123 konseriyle yaptık.

İkinci günü de ayrı bir yazıda anlatmaya çalışacağım. Videolar henüz eklenmemiş ama BURAYA tıklayarak sık kullanılanlarınıza ekleyebilir ve izleyebilirsiniz.


Boğaziçi Caz Korosu Sponsorunu Arıyor

Sevgili dost Masis Aram Gözbek; yolum kesiştiği ve tanıdığım için mutlu olduğum insanlardan. Yaratıcı, çalışkan, girişimci, kocaman yürekli adam gibi bir genç adam. Boğaziçi Caz Korosu‘ndaki arkadaşlarıyla uluslararası başarılara imza atıyorlar.
Saçma salak tanıtım projelerine milyarlar saçılırken, bu gencecik insanlar ülkemizi uluslararası platformlarda neredeyse ceplerinden para harcayarak temsil etmeye çabalıyorlar. Onlara inanan bi avuç yürekli sponsorun desteğiyle; Avusturya’da düzenlenen Dünya Koro Şampiyonasında Dünya Şampiyonu oldular.
Şimdi bu şampiyon gençler, yeni başarılara koşmak için 23-28 haziranda İtalya’da düzenlenecek Uluslararası Koro Festivalinde, 4-14 temmuzda Amerika’da düzenlenecek Dünya Koro Olimpiyatlarında, 16-21 ağustosta Macaristan’da düzenlenecek olan Uluslararaı Koro Festivalinde ülkemizi temsil etmek istiyorlar. Sponsorluk konusunda acil olarak yardıma ve desteğe ihtiyaçları var. Lütfen bu başarılı gençlere Boğaziçi Caz Korosu‘na destek olalım, bağlantılarımızı arayıp destek isteyelim. Sponsorluk dosyası için info@bogazicicazkorosu.com adresine hemen bir e posta gönderin ve desteğinizi esirgemeyin.


TEDxReset 02.02.2012 Quo Vadis?

2 şubat sabahı; soğuk ve karlı havaya rağmen bütün cesaretimi toplayıp gittim TEDxReset 2012 ye. Sevgili Uğur Özmen ve Osman Özmen’le karşılaşıp sohbet ederken, can dost Çağan Çağlar da katıldı bizlere, hasret giderip gülüştük. Salonda yerimizi aldık ve Ali Üstündağ’ın konuşmasıyla “resetlenme” maratonumuz başladı. Hava muhalefeti nedeniyle seneye bahar aylarında toplanacağımızı duymak sanırım benim gibi çok sayıda kişinin de hoşuna gitmiştir.  

İlk konuk; Dr. Joseph Riggio idi ve bizlerle “Karar Alma Estetiği” başlıklı sunumunu paylaştı. Onun hakkında daha detaylı bilgilere ŞURAYA tıklayarak erişebilirsiniz.

Özcan Bostancı ve İsmail Özger sahneyi aldılar ve salondaki çok sayıda kişinin kafasını karıştırmayı da başardılar. İki mühendisin az bir bütçeyle, bolca azimle hayallerine yaptıkları yolculuğu ve yaşadıklarını paylaştılar. Videoyu ŞURAYA tıklayarak izleyebilirsiniz.

 

Sonraki konuk; Alastair Smith New York Üniversitesi’nde siyaset profesörü. Siyasetçilerin kazanmaya değil değişime odaklanması gerektiğini söyleyen Alastair Smith, “Liderler için iyi olanın halk için olmadığını” ve “sadece savunmasız otokratların reform yapacağını” da sözlerine ekledi.

Gün boyunca salondakileri sarsan konuşmalar yapan 3 TEVİTÖL
öğrencisinden biri olan Enver Utku Batur sahne alıp “Önyargılarımız” dan
söz etti. Kendisinden izlemenizi öneririm ŞURAYA tıklayınız

2 adet TED videosunu farklı sıralarla izledik, ben buraya ikisini peşpeşe ekliyorum mutlaka izleyin. İlk videoda Christopher McDougall
insanoğlunun ilk çağlarda hayatını kurtaran koşma yeteneğinin, uygarlıkla birlikte tutkuya dönüşmesini anlattı. Videoyu ŞURAYA tıklayarak izleyebilirsiniz.

İkinci videoda ise Sebastian Wernicke her TEDTalk’un altı kelimede özetlenebileceğinden söz etti. ŞURAYA tıklayarak izleyin.   

Kahve arasından önce başarılı genç sanatçı Valerie Deniz’in performansını izledik. Videosunu ŞURADAN izleyebilirsiniz.

Salona döndüğümüzde sahnede bir sandalye üzerinde oturan Asimo benzeri robot bekliyordu bizleri. Prof.Dr. Levent Akın’ın “Arkadaşım Bir Robot” başlıklı sunumunu da keyifle izledik. Isaac Asimov’un “Bir robot insana zarar veremez veya etkisiz kalarak bir insanın zarar görmesine izin veremez” kanunu ile başladığı sunumda, günümüzde robot yapımı ve kullanımı konularında bilgiler vardı.

Boğaç Kerem Göksel de bir TEVİTÖL öğrencisi, “Yeni Dünyada Ben Kimim” başlıklı sunumuyla sahne alan ve kendinden emin tavrıyla salondaki çok sayıda kişiyi kendine hayran bırakan bu müthiş genç; İngilizce, İspanyolca, Fransızca Ve Latince konuşuyor. Sunumunu ŞURADAN izleyebilirsiniz.

Sonra Semih Yalman aldı sahneyi ve bizleri içimizde yolculuğa çıkardı. Müzikli sohbet kıvamındaki sunumu hepimizin içine huzur verdi. Videosu ŞURADA

Farklı oturumlarda sahnede sunum yapan 3 TEVİTÖL öğrencisine de bayıldım. Twitter yansımalarında bir iki ayrık otu dışında, çoğunluk da benimle aynı kanıdaydı. Önce anne ve babalarını, sonra da onlara bu olanakları sunanları tebrik ediyorum. Daha çok parlak zihinli genç yetiştirecek bu tip oluşumların da hızla artmasını diliyorum.

Sahneye bir gelecek tasarımcısı Thomas Frey geldi ve herkesin kafasını  
iyice karıştırdı.  “Gelişmekte Olan Eğitim Pazarı: Fildişi Kuleler Yıkılırsa” başlıklı sunumunda yakın gelecekte online eğitim sistemine geçileceği ve 4 yıllık yüksek öğrenim dönemlerinin ve “milyonlarca” evet milyonlarca mesleğin ortadan kalkacağını söyledi. Thomas Frey ABD’nin eğitim sistemini internet üzerinden sunacak bir yapı oluşturduğundan da söz etti. 2004’den bu yana internet üzerinden eğitim veren Khan Academy’nin 2 bin 800 dersi varmış.

“Sanat Bizim Neyimize” başlıklı sıradışı sunumuyla Tunç   Topçuoğlu’da günün en ilginç konuşmacılarındandı. İzleyicilerin neredeyse tamamına “nah” çektirdiği sahne çok konuşulacaktır. Videosu ŞURADA tıklayınız.

Adnan Kurt’un “Anne Bak Siborg Oldum” başlıklı sunumunda yer alan ve araştırmalar sırasında kullanılan hayvanların olduğu bazı görseller beni ve salondakilerin bir kısmını oldukça rahatsız etti. Her ne kadar bilim adına yapılmış olsa da, hayvanlara elektrik verilmesi vs. içimin kaldıracağı şeyler değil. Robotik kolu gördüğümde Skynet fobimin devreye girdiğini de belirteyim. Videoyu ŞURADAN izleyebilirsiniz.

Berkay Üstün’de bir TEVİTÖL öğrencisiydi ve bizlere “Sınırların Ötesinden Tecrübe” anlattı. Sonsuzluk, şimdi ve sonsuzluğun ötesi diye
adlandırdı hayattaki duruşumuzu. “Gerçek mutluluğu etrafımda değil kendimde arıyorum” diyen Berkay; “Sonsuzluğun ötesi içimizdedir” diyerek sözlerini noktalarken salondakilerden en çok alkışı aldı.

Murat Oğuz Arcan bir hayalperest, bizlere hayalimizi gerçekleştirmeye odaklanıp hayal sürecini kaçırdığımızı hatırlattı. Hayallerimizde önemli olanın sonuç değil yolculuktur olduğunu söyledi.Videosu ŞURADA

Ahu Özyurt’un konuşması sırasında nefesini ayarlayamaması benim gibi bir hiperaktifin dikkatini dağıtmaya yetse de, salondakilerin; arada konfor alanlarından çıkıp resetlenmeleri gerektiği sözlerinden epey heyecanlandıklarını gözlemledim.

Vee Boğaziçi Jazz Korosu; sevgili Masis Aram Gözbek’in bu koroda ne kadar emeği ve alın teri olduğunu en yakından bilenlerden biri olarak gözyaşlarıyla izledim sahnedeki gençleri. Kısa süre önce yenilenen kadroyla sahne almışlardı ve harika bir performans sundular. Onlarla ilgili bir videoyu ŞURADAN izleyebilirsiniz.

Sahneye Mehmet Ali Çalışkan geldi ve salondaklilerin aklında kurumsal sosyal sorumluluk projeleri adı altında ne varsa, kelimenin tam anlamıyla döve döve silip süpürdü. Sunumu ŞURAYA tıklayarak izleyiniz.     

Hakan Gürsu bir Endüstri Ürünleri Tasarımcısı, inovasyon odaklı ürün tasarımlarıyla bilinen problemlere farklı çözümler üretiyor. Bizlere çöplerin hızla dünyamızı işgal ettiğini fotograflarla gösteren, “Plastik torbaları yeşile boyamak, geri dönüşüm değildir” diyen Gürsu; gayet hınzır fikirlerle çöplerden nasıl yararlanabileceğimizi anlattı.

Ve “Yeniden Yollara” diyerek Şafak Pavey sahne aldı. “Ne zaman felaketler ile karşılaşsam, gitmek istiyorum” diyen Pavey; “İran’da yalnızca ruj sürerek bir protestocu olabileceğimi öğrendim” diyerek devam etti sözlerine ve bir Afgan kampında tanıdığı Hasan adlı mültecinin doktor olma hikayesiyle göz pınarlarımı zorladı.  

Her yıl olduğu gibi bu yıl da sevgili Fatoş Karahasan günü toparlayan, hızla dinlediklerimizi; sükunetle sindirmemizi sağlayan ve günü özetleyen konuşmasını yaptı. Videoyu ŞURAYA tıklayarak izleyiniz.

Dinlediklerimizin, izlediklerimizin tadı damağımızda ayrıldık, sabah saatleri Quo Vadis / Yolculuk Nereye diyerek girdiğimiz salondan. Emeği geçen herkese teşekkürler. 2013 TEDxReset için geri sayıma başladım bile.