:::: MENU ::::

Sarışın Fırtına’ya Veda…

5 Nisanda yazmıştım taslağı, bir türlü elim varıp da bloga koyamadım. Sanki yazıp paylaşmazsam, o hınzır gülüşüyle bir köşeden fırlayıp “ta daaaa, bak anneee nasıl şaşırttım seniiiii” deyiverir gibi geliyordu. Olmadı, İzmir’deki cenazesine bile katılamadan İstanbul’dan uzaktan veda ettim “Sarışın Fırtına”ma.

12 yıl önce bir rastlantıyla kesişmişti yollarımız. Kalabalık bir kafe toplantısında başkalarına benzemeyen içten gülüşü, neşeli kahkahası ve müthiş enerjisiyle hemen fark ediliyordu. Bebi o zamanlar ufacıktı, Bibi ise portakalda vitamin bile olmamıştı. Bebi maskarası kabına sığmayan enerjisiyle kafede ortalığı birbirine katıyor ve kızcağıza zor anlar yaşatıyordu. Bir iki nasihat ve oyalama tavsiyesi uzun yıllar süren dostluğumuzun temeli olmuştu. Girdiği her ortamda kendine özel ışığıyla herkesi etrafına toplardı Ayşem. Yaptığı her işin en iyisini yapmaya odaklandığından olsa gerek hep ödüllük işler çıkarırdı. Şeker hamuruna canlıymışçasına şekiller verir, nefes kesen sanat eserleri ortaya çıkarırdı. TAŞFED Milli Takım şefiydi ve katıldığı yurtdışı yarışmalardan da ödüllerle dönerdi. Enerjik haliyle en bezgin insanı bile coşkuyla çabalar hale getirmeyi başarırıdı sarışın fırtınam. Gücü yettiğince herkese yardımcı olmaya çalışırdı, tanıyıpta sevmeyen çok az insan olmuştur eminim. Yazılan mesajları, paylaşılan yazıları, dostluğuna nail olabilmişlerin onun adını yaşatmak için “Ayşem Öztürk Hatıra Ormanı” kurma çabalarını gördükçe  de yanılmadığımı anlıyorum. Bu yazıda üzüntüye yer yok, onun kurduğu ve yaşatmaya çalıştığı hayaller var.

Bir yerlerden bizleri izliyorsun biliyorum; ne kadar çok sevildiğini gördükçe, dostlarının paylaşımlarını okudukça çocuk gibi sevindiğini de biliyorum. Sana bu fotografınla veda etmek istedim, kimin çektiğini bilemediğim için de isim veremedim.

Huzurla uyu can parem, çok özleniyorsun.

 

Ayşem Öztürk Hatıra Ormanı bağış bilgileri :

Fidan bedeli 10 TL.  Ege Orman Vakfı adına: İşbankası Gündoğdu şubesi  Iban: TR51 0006400000134240116149 açıklama kısmına mutlaka Ayşem Öztürk Hatıra Ormanı yazılmalı.

Ayşem’i tanımak isteyenlere ;  https://www.pecetedennotlar.com/anonim-anne-pogacasi                                                                  https://www.instagram.com/aysemozturkcake/

 

 

 

 


If – Eğer …

 

Eğer
Çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
sen aklı başında kalabilirsen eğer
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem kendine güvenebilirsen eğer
bekleyebilirsen usanmadan
yalanla karşılık vermezsen yalana
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana

düşlere kapılmadan düş kurabilir
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
ikisine de vermeyebilirsen değer
söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz
kandırabilir diye safları dert edinmezsen
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
koyulabilirsen işe yeniden

döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı-turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu
yüreğine sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da
herkesin bırakıp gittiği noktada
sen dayanabilirsen tek

herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
dost da düşman da incitemezse seni
ne küçümser ne de büyültürsen çevreni
her saatin her dakkasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyiyle dünya önüne serilir
üstelik oğlum adam oldun demektir

Rudyard Kipling (1865-1936)
Çeviri: Bülent Ecevit

Ingilizcesi

IF
If you can keep your head when all about you
Are losing theirs and blaming it on you;
If you can trust yourself when all men doubt you,
But make allowance for their doubting too;
If you can wait and not be tired by waiting,
Or, being lied about, don’t deal in lies,
Or, being hated, don’t give way to hating,
And yet don’t look too good, nor talk too wise;

If you can dream – and not make dreams your master;
If you can think – and not make thoughts your aim;
If you can meet with triumph and disaster
And treat those two imposters just the same;
If you can bear to hear the truth you’ve spoken
Twisted by knaves to make a trap for fools,
Or watch the things you gave your life to broken,
And stoop and build ’em up with wornout tools;

If you can make one heap of all your winnings
And risk it on one turn of pitch-and-toss,
And lose, and start again at your beginnings
And never breath a word about your loss;
If you can force your heart and nerve and sinew
To serve your turn long after they are gone,
And so hold on when there is nothing in you
Except the Will which says to them: “Hold on”;

If you can talk with crowds and keep your virtue,
Or walk with kings – nor lose the common touch;
If neither foes nor loving friends can hurt you;
If all men count with you, but none too much;
If you can fill the unforgiving minute
With sixty seconds’ worth of distance run –
Yours is the Earth and everything that’s in it,
And – which is more – you’ll be a Man my son!

Rudyard Kipling

Aşağıda linkini verdiğim videoyu Facebook sayfasında paylaşıp; Haluk Kurtoğlu’nun sesinden dinleyerek, Bülent Ecevit’in harika çevirisiyle bu enfes şiiri yeniden hatırlamamı sağlayan değerli dost Meral Bensason ‘a teşekkür ederim.

Görsel kaynağı: https://www.worthpoint.com/worthopedia/rudyard-kipling-small-poem-book-1617218089


Little Women / Küçük Kadınlar

Sinemaya yedinci kez uyarlanan Little Women / Küçük Kadınlar filmini Warner Bros davetiyle izleme fırsatı buldum. Louisa May Allcott’un bu ölümsüz eserini ilkokuldayken bir nefeste okuduğumu hatırlıyorum. Daha sonraki yıllarda çeşitli sinema uyarlamalarını izledim. Sanırım en keyif aldığım uyarlama yönetmen Greta Gerwig’in çektiği bu film oldu. Çok iyi bildiğim bir konuyu müthiş bir keyifle izlememde çok sevdiğim Boston civarında olmasının, Jaqueline Durran tarafından hazırlanan özenli ve müthiş kostümlerin, mekanları ve tabiatı muhteşem bir biçimde izleyiciye ulaştıran görüntü yönetmeni Yoric Le Saux ve filmin her karesinde sizi sarıp sarmalayan müziklerini yapan Alexander Desplat’nin de payı yadsınamaz.

Filmin başrollerinde Saorsie Ronan, Timothee Chalamet, Emma Watson, Florence Pugh, Eliza Scanlen, Meryl Streep, Laura Dern, James Norton, Abby Quinn, Chris Cooper var. Saorsie ve Timothee ikilisini ilk kez yine aynı yönetmenin Lady Bird filminde izleyip oyunculuklarına hayran olmuştum. Sonra Timothee’yi Call Me by Your Name ve bir Woody Allen yapımı A Rainy Day In New York filminde de keyifle izledim. Saorsie’yi de Brooklyn filminde izleyip yine oyunculuğuna hayran olmuştum. Bu iki oyuncuyu not edin derim, önümüzdeki yıllarda ödüllere doymayacaklarından eminim.

Her yaştan kadının keyifle izleyeceğini düşünüyorum bu filmi. 14 Şubatta gösterime girecek olan Little Women / Küçük Kadınlar filmine bir şans verin. Kaba saba, küstah maganda komedileri, kadını aşağılayan ve itip kakan maço senaryolarla çekilen çöpler yerine; huzurla, gülümseyerek, hüzünlenerek izleyeceğiniz bir filme gidin.

IMDB linki  https://www.imdb.com/title/tt3281548/

Fotograf linkleri  :

https://www.rochestercitynewspaper.com/rochester/film-review-little-women/Content?oid=11289993

https://www.scmp.com/lifestyle/entertainment/article/3044840/little-women-film-review-saoirse-ronan-emma-watson-vibrant

https://www.glamour.com/story/greta-gerwig-little-women-review


Müze Kiti Projesi, ilk adımı olan Topkapı Sarayı Müzesi Müze Kiti Projesi ile başlıyor!

Okullar ile müzeler arasındaki işbirliğini kuvvetlendirmeyi hedefleyen Müze Kiti Projesi’nin ilk adımı olan Topkapı Sarayı Müzesi Müze Kiti Projesi Aralık 2019 itibariyle başlıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen, Topkapı Sarayı’nı Sevenler Derneği ve Komet Kültür ve Sanat Projeleri işbirliğiyle hayata geçen Topkapı Sarayı Müzesi Müze Kitleri öğretmen ve öğrencilerle buluşuyor. Proje, ülkemizdeki kültür ve sanata katılım oranını artıran, Milli Eğitim Bakanlığı 2023 Eğitim Vizyonu’nda belirtilmiş olan hedeflere paralel ve öğrencilerin sosyal-duygusal becerilerini geliştirmeye yönelik kapsamlı bir eğitim materyali ve deneyim alanı sunuyor.

Topkapı Sarayı Müzesi Müze Kiti Projesi öğretmen eğitimleri ile başlıyor. Ortaokul öğretmenleri, 14, 15 ve 21 Aralık 2019 tarihlerinde Topkapı Sarayı Müzesi’ni ele alan diyalog temelli bilgi kartlarından ve çeşitli etkinliklerden oluşan müze kitinin nasıl kullanılacağına dair hem teorik hem de pratik bilgileri 3 saatlik bir eğitim sonunda ediniyor. Eğitim, Topkapı Sarayı’ndaki Tonwelt Rehberlik Ses Sistemleri ile gerçekleşen rehberli turlar ve projenin içerik küratörlerinin verdiği teorik ve uygulamalı eğitimden oluşuyor. Öğretmenler bu eğitim sayesinde öğrencilerine bir yönetim, eğitim, sanat ve yaşam alanı olan Topkapı Sarayı’nın kültürel mirasımız için önemini aktarma ve öğrencilerine müzede rehberlik etme becerisini kazanıyorlar. Bu eğitimde öğretmenler müze eğitiminin üç temel aşamasını oluşturan, müze deneyimi öncesi, müze deneyimi ve müze deneyimi sonrasına dair tasarlanmış bilgi, etkinlik ve oyunları yakından inceleme ve uygulama fırsatı buluyorlar.

Proje öğretmenlere ayrıca topkapimuzekiti.com ve muzekiti.com sitelerindeki zengin içeriklerden diledikleri zaman faydalanma imkanı sunarak ders içeriklerini sürekli zenginleştirme imkanı veriyor. Proje kapsamında eğitim alacak 500 öğretmen, bu eğitimin ardından yaklaşık olarak 10.000 ortaokul öğrencisi ile birlikte müze kitlerini kullanmaya başlıyor.

Topkapı Sarayı Müzesi Müze Kiti Projesi, basılı ve dijital olarak tasarlanmış ve daimi kullanıma açık olan öğretmen ve öğrenci kitleri ile öğretmen eğitimlerinden oluşuyor. Haziran-Aralık 2019 tarihleri arasında hazırlanmış olan bu proje, öğretmenleri eğiterek öğrencilerine bir rehbere bağlı olmadan müze eğitimi verebilme ve rehberlik edebilme becerisini kazandırmayı ve Osmanlı kültür ve sanatına ait eserlerin ve tarihinin bilinirliğini artırarak çocukların kültürel mirasımıza olan bakışını ve yaklaşımını geliştirmeyi hedefliyor. Türkiye’de kültürel mirası ve sanatı anlama, sevme ve dolayısıyla koruma ve çoğaltma kültürünün yerleşmesine katkı sağlayacak olan bu kitler, çocuklar ve öğretmenler ile kültürel miras ve sanat arasında bir köprü vazifesi görüyor. Milli sarayları, ören yerlerini ve müzeleri gezme alışkanlığı ve kültürünü geliştirmeye yönelik yapılandırılmış olan Müze Kiti Projesi’nin önemli ve ilk parçası olan Topkapı Sarayı Müzesi Müze Kiti Projesi, müzenin erişilebilirlik kapsamının artmasını, okul gruplarının müze gezilerinin anlam kazanıp planlı bir şekilde gerçekleşmesini ve öğretmenlerin müfredat ile müze koleksiyonları arasında ilişki kurmalarını amaçlıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği beceri ve kazanımlar doğrultusunda pedagojik bir dille hazırlanmış olan bu kitler ile öğrenciler Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki kültür, zanaat ve sanat ile kavramlar ve nesneler arasındaki ilişkiyi hem eğitici hem de eğlenceli bir yaklaşımla deneyimleme fırsatı yakalıyorlar.

Özgün bir eğitim projesi olan Müze Kiti Projesi, müze eğitimi ve ziyaretçi geliştirme alanlarında uzmanlaşmış iki müzeci olan Hüsne Çiğdem ve Sebla Kut’un Kasım 2018 itibariyle çocuklar ile müzeleri, dolayısıyla sanat eserleri ve kültürel miras öğelerini buluşturmak üzere kurdukları Komet Kültür ve Sanat Projeleri’nin ilk projesidir. Projenin başlıca amaçları arasında, okul ile müze arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirmek ve müzenin temel misyonlarından biri olan eğitim alanı olma özelliğini ortaya çıkarmak bulunuyor.

Proje aracılığıyla, müze deneyimi yalnızca bir gezi olmanın ötesinde, öğrencilerin sanata ve kültürel mirasa bakışına yön verirken aynı zamanda yaratıcı üretim süreçlerine de ilham veren bir deneyim haline geliyor. Müze kitleri yapılandırmacı eğitimin benimsediği yaşam boyu öğrenme kavramı kapsamında öğrencilerin yaparak, yaşayarak öğrenmelerine zemin sağlayacak ideal bir yer olan müzeye yakınlaşmalarını sağlıyor.

Proje, öğrencilerin farklı bakış açılarından bakabilme, farklı kültürlere saygı duyma, çeşitliliğin değerini anlama, empati kurabilme ve içinde yaşadıkları toplumun normlarını anlamak gibi sosyal farkındalık unsurlarının birinci elden deneyimlenmesine katkıda bulunuyor.

Müze kitleri, müze içeriklerini öğrenci seviyesine uygun bir dil ve anlatım ile sunuyor ve bilginin özümsenmesini kolaylaştırıyor. Okullarla müzelerin ortak hedeflerinin gerçekleştirilmesinin yanı sıra müze kitlerinden faydalanacak tüm öğretmen ve öğrenciler, eğlenceli hikayeler ve bilinmeyen detayları öğrenerek aktif bir müze eğitimi süreci yaşıyor. Projeye her yıl farklı şehirlerdeki müzelerin katılması planlanıyor.

Web adresi   https://www.muzekiti.com


Jumanji:The Next Level

1995 yapımı Robin Williams’lı Jumanji ile başlayan macera herkesin başını derde sokan oyunun imha edilmesiyle bitmişti. Yıllar sonra 2017 de bu hınzır oyun zamana uyup konsol oyunu olarak beyazperdedeydi. Dwayne Johnson, Karen Gillan, Kevin Hart ve Jack Black’in başrollerinde olduğu Jumanji : Welcome To The Jungle isimli ilk filmi eğlenceli buldunuzsa, devam filmi olan Jumanji: The Next Level’I da keyifle izleyeceksiniz.

Warner Bros davetiyle izleme şansı bulduğum Jumanji:The Next Level; ilk filmi çok andırsa da, kadroya eklenen Danny DeVito ve Danny Glover gibi güçlü oyuncular ile Awkwafina’nın canlandırdığı egzantrik yeni karakterle de hem heyecanı dorukta tutuyor, hem de eğlenceyi katlıyor. Özellikle Dwayne Johnson’ın Danny DeVito’yu canlandıdığı sahneler pek eğlenceli. Tabii Kevin Hart’ın hınzır oyunculuğuyla Danny Glover’ı canlandırırken pek çok sahnede diğerlerinden oyun çaldığına da tanık olacaksınız. Yönetmen Jake Kasdan, müzikler Henry Jackman, görüntü yönetmeni Gyula Pados ve tabii diğer detaylar için: https://www.imdb.com/title/tt7975244/

Filme dair fazla ipucu vermeden, sizlere bu haftasonu planlarınızı yaparken Jumanji:The Next Level’ı mutlaka listenize almanızı öneririm. Yakınlarınızda Imax gösterim yapan bir sinema varsa özellikle onu seçmenizi de hatırlatmak isterım. Hepinize iyi seyirler.

Fragman :

Görseller : https://www.digitalspy.com/movies/a30116538/jumanji-the-next-level-review/
https://www.theguardian.com/film/2019/dec/10/jumanji-the-next-level-review-dwayne-johnson


Kemâl – Pınar Ayhan’dan Bir Müzikal Belgesel

13 Kasım akşamı değerli dostum Didem Özbahçeci davetiyle yine müthiş bir gösteri izleme şansı buldum. MKM Kültür merkezinde; Pınar Ayhan ve her biri ayrı yetenekli dostlarının olağanüstü performansıyla salondakileri büyülediği bu harika gösteriyi mutlaka daha çok kişi izlemeli. Nasıl yapsak da daha fazla kişiye ulaşsa her iki gösteri de diye epey kafa yordum. Keşke Atatürk adıyla oy avcılığı yapan belediyeler kendi kültür merkezlerinde halka ulaştırsalar bu mesajları.

Mustafa Kemâl’i odağa alarak, onun yaşam öyküsünü anlatan müzikal bir belgesel  “Kemâl”. “Tarih çok şey anlatır ama saklar da!…” diyerek yola çıkılan bu gösteride Pınar Ayhan, güçlü sesi ve anlatıcılığı ile bizleri 1881’den 1938’e götürüverdi usulca,  coşkuyla. Mustafa Kemâl’in yaşam öyküsünden az bilinen kesitleri, doğru bilinen yanlışları, çok iyi bilinen ama üzerine çok fazla düşünülmeyenleri sahneye taşıyan bu gösteriyi; salondaki yüzlerce kişi nefesi kesilerek ve avuçları kızarıncaya kadar ayakta alkışlayarak izlediler. Aslında kelimelerle ifade etmem zor o salonda yaşanan ruh halini. Yüzlerce insanın tek yürek olup; kah gözyaşlarıyla, kah sesinin son perdesiyle sahnedeki olağanüstü sanatçıya eşlik etmelerini tarif edemiyorum. Gösteri arasında ilkokul öğrencisi olduğunu düşündüğüm bir erkek çocuğunun babasına dönüp “bana kimse Atatürk’ü böyle anlatmamıştı, saygı duyuyordum ama şimdi hem daha çok seviyorum Ata’mızı, hem de mutlaka okuldaki arkadaşlarıma anlatacağım onlar da bilsinler” dediğini duymak harikaydı. “Bizler onun gülmeyi öğrettiği çocuklardık.”

Yazıma sevgili Didem’in gösteriden sonra Instagram’da paylaştığı cümlelerle son vermek istiyorum: “ ATATÜRK’ü bir de böyle dinleyin, ağlayın, duygulanın, gururlanın, hayıflanın. Pınar Ayhan’dan ATATÜRK’ü dinleyin, izleyin mest olun. Elleriniz patlayıncaya kadar ayakta alkışlayın. En üst perdeden BRAVO diye bağırın. Biriktirdiği bilgiye, emeğe, ülkenin farkındalığını artırmak için ekibiyle birlikte katettiği binlerce kilometre yola teşekkür edin. Bu muhteşem gösteriyi mutlaka İZLEYİN. Çocuklarınıza muhakkak İZLETTİRİN.”

Bu projede, sahnede Pınar Ayhan’a 5 kişilik bir orkestra eşlik ediyor. Orkestra ise Evren Kalaycıoğlu (Piyano ve orkestra şefi), Özge Erdem (Keman), Aslı Gültekin (Viyolonsel), Erdinç Aktuğ (Perküsyon), Mustafa Cihan Aslan (Klarnet) ve Ulaş Koray Gökben (Bağlama) gibi deneyimli müzisyenlerden oluşuyor. Ses ve teknik yapım Delta Ses, Işık Tasarımı Mustafa Bal tarafından gerçekleştiriliyor.

Ocak ayında  Caddebostan Kültür Merkezinde yeniden sahne alacak “Kemâl”. Lütfen ajandanıza not alın ve mutlaka evlatlarınızla birlikte izleyin bu müthiş gösteriyi.

Yazımda kullandığım görseller için Alihan Sönmez’e teşekkürü borç bilirim.

Pınar Ayhan web sitesi   https://www.pinarayhanofficial.com

Bilet linki  https://www.biletix.com/etkinlik/ZO802/TURKIYE/tr


Emine Arıkan’dan ThetaHealing® BasicDNA eğitimi

8-9-10 Kasım tarihlerinde zarif öğretmenim Emine Arıkan’ın ThetaHealing® BasicDNA çalışmalarına katılma fırsatı buldum. Yoğun katılımlı bu çalışmasında bana da yer açtığı için kendisine çoook teşekkür ediyorum. Emine Arıkan isminden haberdar olmamı sağlayan ve uzun süredir sosyal medya üzerinden ortak bilince, bütünün hayrına yaptığı çalışmalara katılmamı teşvik eden can dost Didem Özbahçeci’ye de kucak dolusu sevgiler.

3 günlük eğitim sırasında her biri çok değerli ve keyifli 6 yeni dost kazandığım günlerde; kah gülerek, kah duygusal anlar ve sıkça aydınlanmalar yaşayarak yoğun çalışmalar yaptık hep birlikte. Çalışma hakkında detay veremem, ama zarif öğretmenimizin http://www.eminearikan.com  web sayfasında herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde yazanları sizlerle paylaşabilirim.

Vianna-Stibal-Emine-Arıkan Kaynak: http://www.eminearikan.com

ThetaHealing® fiziksel, psikolojik ve ruhsal şifa sağlayan bir meditasyon çalışması. Bu enerji sisteminin kurucusu Vianna Stibal; doğuştan sezgisel yetileri çok açık olan biri, 1995 yılında, yakalanmış olduğu kanser hastalığından anlık bir şifa ile arındığında, kendini bulduğu bu yönteme adayarak, tekniği geliştirmeye devam etmiş, binlerce saatlik bireysel uygulama yapmış. Daha çok kişinin şifalanmasına yardımcı olmak için tekniği 2000 yılından bu yana da öğretmeye devam ediyormuş. Başlangıçta bir şifa uygulaması olarak ortaya çıkan teknik, günümüzde güçlü bir bilinçaltı terapi tekniğine evrilmiş.

Alman ruh hekimi Hans Berger’in 1929’da EEG’yi (Elektroensefalografi, beyin dalgaları aktivitesinin elektriksel yöntemle izlenmesini ölçen aygıt, halk arasında “beyin elektrosu” olarak anılıyor) geliştirmesinden sonra yapılan araştırmalarda beynin çeşitli dalga boylarında yayın yaptığı bulunmuş ve haritalamaları yapılmış. Bu dalga boyları özetle beta, alpha (alfa), theta (teta), delta, gamma olarak adlandırılmış. ThetaHealing® de ismini theta beyin dalga boyundan almış. Vianna, bulduğu tekniğin nasıl çalıştığını araştırırken beyin dalgaları bilgileri ile karşılaştığında, EEG aleti ile şifalarında bir çok deneme yaptıktan sonra kullandığı yöntemin theta dalga boyunda çalıştığından emin olmuş ve tekniğe ThetaHealing® adını vermiş.

Emine ARIKAN ThetaHealing egitimi Kaynak : http://www.eminearikan.com

Theta dalga boyuna derin meditasyon hali denebilir. Ayrıca REM uykusunda, yani rüya gördüğümüz uyku bölümünde iken de theta dalga boyundayız. Bilim adamları EEG ile yapmış oldukları deneylerde mutluluk ve huzurun bu dalga boyunda deneyimlendiğini gözlemlemişler. Theta dalga boyu aynı zamanda bilinçaltımızın yaydığı dalga boyu. Dolayısıyla bu dalga boyunda iken kolayca bilinçaltı ile bağlantıya geçebilir, olumsuz kayıtları, inançları kalıcı olarak değiştirebiliriz. Ayrıca yaratımın kaynağı ile, evrendeki temel yaşam enerjisi ile bağlantıda olduğumuz dalga boyu da thetadır. Bu dalga boyunda iken yaratımın kaynağına bağlanarak şifayı gözlemler, kuantum olasılık seviyesinden gerçeklik seviyesine çıkartırız.

ThetaHealing® uygulayıcısı; danışan kişinin bilinçaltını theta dalga boyuna ayarlar ve uygulama esnasında bilinçaltındaki olumsuz kayıtları, danışan kişinin sözlü izni ile, olumluya çevirir. Bilinçaltı kayıtlarının değişimi kas testi (kinesiyoloji) yöntemiyle de gözlemlenebilmektedir.

ThetaHealing® ile her konu üzerinde çalışılabilir. Çocuk ve yaşlılar dahil herkese güvenle uygulanabilen bir tekniktir. Yalnızca gebelik durumunda gebeliğin ilk 3 ayı daha hassas bir evre olduğundan bu dönemde uygulama yapılması tercih edilmemekte. Konu ile ilgili daha detaylı bilgiye ThetaHealing®’in kurucusu Vianna Stibal’ın www.thetahealing.com web sayfasından ulaşabilirsiniz.

Kendinizi ve sevdiklerinizi kolayca şifalandırmak, hayatlarını kolaylaştırmak, yeni ve çok ilginç bilgiler öğrenmek istiyorsanız en yakın BasicDNA eğitimi 6-7-8 Aralık 2019 tarihlerinde yapılacak. Emine Arıkan’ın http://www.eminearikan.com  web sayfasını mutlaka ziyaret edin ve butonları tıklayıp diğer çalışmaları da inceleyin lütfen. Hepimize ve bütüne şifa olsun.

 

Emine Arıkan – Kimdir?

2007’de Reiki ile tanıştım. Reiki’nin sevgiyle akan şifa enerjisi farkındalığımı arttırmama, içsel yolculuğumda etkili dönüşümleri kolaylıklarla yaşamama destek oldu. Hem kendi deneyimlerim, hem bu süreçte uyumlama alan kişilerde gözlemlediğim deneyimler beni daha çok kişinin bu teknikle tanışabilmesi için Reiki masterlığına yöneltti.

2013’te aldığım uygulayıcılık eğitimleriyle ThetaHealing® şifa tekniğini de uyguladığım teknikler arasına kattım. Bu teknikle kendi üzerimde, yakın çevremde ve danışanlarımla yaptığım bireysel seanslarda bilinçaltında hızlı ve kalıcı değişimlere tanıklık etmeye başladım. Öğrenilmesi ve uygulaması son derece kolay olan bu tekniğin daha çok insana ulaşması gerektiğini söyleyen iç sesime kulak vererek, 2014’te yurt dışında tekniğin yaratıcısı Vianna Stibal’dan ThetaHealing® eğitmenlik sertifikasını aldım.

2016 yılında NLP ile tanıştım, uyguladığım teknikleri harika bir şekilde desteklemeye devam ediyor.

2018 yılında da kökleri en az 5000 yıl öncesine dayanan kadim Uzak Doğu beden-nefes-enerji sistemi ve bilgeliği olan Chi Kung uygulamalarını yaşamıma kattım; hem kendi bireysel çalışmalarımda kullanmaya hem de danışan ve öğrencilerimle paylaşmaya başladım.

2017 yılında iç sesimi dinleyerek alanda daha da derinleşmeme katkı olan Psikoloji Yüksek Lisans eğitimine başladım; tez aşamasında şu ana kadar öğrendiğim teknikleri harmanlayabileceğim ve bilimsel literatüre katkı olmasını umduğum, beni çok heyecanlandıran bir konu üzerinde çalışıyorum. Araştırma sonuçlarını paylaşabilmeyi heyecanla bekliyorum.

Şu an, bireysel seanslar yanında düzenli olarak uygulayıcılık eğitimleri vermeye devam ediyorum.

Benim için yeni deneyimler ve heyecanlarla dolu bu süreci sizlerle hem öğreterek hem öğrenerek paylaşıyor olmak bana ayrı mutluluk veriyor.

Sertifikasyonlar:

  • Boğaziçi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İngilizce Öğretmenliği Bölümü, 1991
  • Usui Reiki I.Derece, 15.12.2006
  • Usui Reiki II.Derece, 02.07.2007
  • Usui Reiki III.Derece, 10.08.2008
  • E.F.T (Emotional Freedom Techniques), 2008
  • Good Luck-Fortune (Şans) Reiki Master, 24.05.2009
  • Abundance/Prosperity (Bolluk-Bereket) Reiki Master, 14.06.2009
  • Transformation (Dönüşüm) Reiki Master, 01.11.2009
  • Kundalini Reiki Master, 10.04.2010
  • Imera Reiki Master, 31.10.2010
  • Vipassana Meditasyon Kursu-10 gün, Aralık 2010
  • Geleneksel Usui Reiki Master Teacher, 30-31.07.2011
  • Sib Sen/10 Major Energy Lines – Thai Therapy, 16-24.11.2013
  • ThetaHealing® Basic DNA, 22.12.2013
  • ThetaHealing® Advanced DNA, 13.04.2014
  • ThetaHealing® RHYTHM to a Perfect Weight, 13.06.2014
  • ThetaHealing® Manifesting and Abundance, 22.06.2014
  • ThetaHealing® Basic DNA Instructors, 23.09.2014
  • ThetaHealing® Advanced DNA Instructors, 25.09.2014
  • ThetaHealing® Soul Mate, 16.11.2014
  • ThetaHealing® Intuitive Anatomy, 19.06.2015
  • ThetaHealing® Manifesting and Abundance Instructors, 02.04.2015
  • Duygu Yönetimi Eğitimi, 07.05.2015
  • ThetaHealing® Game of Life, 15.09.2015
  • ThetaHealing® Game of Life Instructors, 26.10.2015
  • NLP Practitioner, Mayıs 2016
  • Access Bars, 03.06.2016
  • Access Beden Prosesleri & Travmanın Sıfır Toplamı, 04.06.2016
  • ThetaHealing® Dig Deeper, 20.08.2017
  • ThetaHealing® Dig Deeper Instructors, 20.03.2018
  • Chi Kung Temel Seviye, Ocak 2018
  • İstanbul Üniversitesi AUZEF, Sosyoloji Bölümü (3.sınıf öğrencisi), Eylül 2017
  • İstanbul Aydın Üniversitesi, Psikoloji Yüksek Lisans Programı-Tezli (tez aşaması devam ediyor), Eylül 2017

 


Orada Duruverseydi Zaman

25 Ekim Cuma akşamı değerli dostum Didem Özbahçeci davetiyle müthiş bir gösteri izleme şansı buldum. MKM Kültür merkezinde Pınar Ayhan’ın olağanüstü performansıyla salondakileri büyülediği bu harika gösteri yakın tarihimizin müzikal belgeseli olarak anlatılmış tanıtım broşüründeki yazılarında, çok zarif oldukları için çok da alçakgönüllü davranmışlar. Emin olun kelimelerle ifade etmem zor o salonda yaşanan ruh halini. Yüzlerce insanın tek yürek olup; kah gözyaşlarıyla, kah sesinin son perdesiyle sahnedeki olağanüstü sanatçıya eşlik etmelerini tarif edemiyorum.

İki ayrı bölüm halinde izlenen “Orada Duruverseydi Zaman” salondaki konuklara belki de hiç duymadıkları  gerçekleri, tanımadıkları kahramanları ve bilmedikleri  olayları anlatıyor.  Cumhuriyetin kuruluş yılları ve dönüm noktalarının, bilinen tarihin dışında, satır aralarında kalmış anekdotlarla anlatıldığı, hikayelerin içinden çıkan müzikal eserlerle ve görsellerle bezenmiş, nefesler tutularak, gözyaşlarıyla kahkahaları harmanlayarak izlenen bir sahne gösterisi. Gösteri tek kişilik, ancak Pınar Ayhan sahnede yalnız değil… Perküsyon, piyano, viyolonsel gibi batı müziği çalgılarının yanı sıra, bağlama ve ney gibi bu toprakların çalgılarıyla zenginleştirilmiş bir orkestra eşliğinde anlattığı öykülerin şarkılarını, türkülerini seslendiriyor. Anlatılan hikayelere ait, 1920’lerden kalma video görüntüleri, sararmış bir mektubun sayfaları, daha önce hiç görülmemiş orijinal fotoğraflar barkovizyon aracılığıyla izleyiciye sunularak gösteriye farklı bir boyut kazandırılıyor. Heyecanla bu müthiş gösterinin devamı olan “Kemâl” i seyretmeye  hazırlanıyorum 13 Kasım tarihinde.

1972’de Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde doğan Pınar Ayhan, çok yönlü bir sanatçı. Uzun yıllar  TRT’de solistlik ve sunuculuk yapan sanatçımız 45. Eurovision şarkı yarışmasında ülkemizi başarıyla temsil edip, 10. olmayı da başarmış. Sosyal sorumluluk projelerine çok önem veren Pınar Ayhan; 2008 yılında, eşi Dr. Sühan Ayhan ile birlikte, meme kanserinde erken tanının önemini vurgulamak amacıyla, tamamı meme kanser hastalarından oluşan “Farkındalık Korosu”nu kurarak çalışmalar yapmaya başlamış. Ayrıca Pınar Ayhan, Türkiye’de zihinsel yetersiz çocukların yeterli eğitim, rehabilitasyon ve bakım şartlarına kavuşabilmeleri için gerekli olanak ve ortamları yaratmak, meslek kazanmalarına yardımcı olmak, uzun vadede bu şartların kalıcılığını güvence altına almak ve kimsesiz zihinsel yetersizlere yaşamları boyu sahip çıkmayı hedefleyen Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı’nın da genel kurul üyesi.

Pınar Ayhan’ın web adresindeki gösteri takvimini mutlaka takip edip, size en yakın gösteriyi kaçırmayın derim. İyi seyirler.  https://www.pinarayhanofficial.com

Yazıda kullandığım görsel  ve bu muhteşem gösteriyi izleyebildiğim için can dost Didem Özbahçeci’ye teşekkürü borç bilirim.


The Goldfinch, Saka Kuşu

24 Eylül Salı sabahı Warner Bros davetiyle izledim The Goldfinch filmini. Yazıda kullanacağım görseller için araştırdığım sayfalardan birindeki cümle tam da film hakkında düşündüklerimi özetleyivermişti başlığında. “Aynı zamanda hem mükemmel, hem kafa karıştırıcı, hem üzücü, hem de acıyı katlanılır hissettiren bir film” diye tanımlamışlardı.

Fazla ipucu vermeden, internet üzerinde kolayca bulacağınız, filmi anlatan hemen hemen tüm eleştirilerdeki genel özeti yazıyorum sizlere.Theodore Decker; annesi New York Metropolitan Sanat Müzesi’ndeki bir bombalamada öldürülen 13 yaşında bir çocuk. Bu trajedi Theo’nun bütün hayat akışını değiştiriyor. Heyecan verici bir keder, yoğun bir suçluluk duygusu, kendini yeniden keşfediş, kurtuluş ve hatta sevgiyle harmanlanmış bir hayata yönlendirir onu bu büyük dram. Çocukluk ve ilk gençlik yılları zorluklarla geçen Theo bütün olumsuzluklara rağmen, o korkunç güne ait somut bir umut parçasını elinde tutmakta; tüneğine zincirlenmiş küçük bir kuş resmi “The Goldfinch”. Filme konu olan bu tablo, Carel Fabritius tarafından 1654 yılında yapılmış.

Filmin yönetmeni John Crowley, Donna Tartt’ın aynı adlı ve Pulitzer ödüllü romanından senaryolaştıran ise Peter Straughan. Oyuncular Oakes Fegley, Ansel Elgort, Nicole Kidman, Jeffrey Wright, Luke Wilson, Sarah Paulson, Willa Fitzgerald, Finn Wolfhard, Aneurin Barnard, Ashleigh Cummings, Aimee Laurence. Müzikleri Trevor Gureckis’e ait olan filmin görsel yönetmeni de Roger Deakins.

Bu haftasonu izleme listenizin başına alın bu filmi. 139 dakikalık uzun bir film bu unutmayın. Hepinize iyi seyirler.

Fim detayları :  https://www.imdb.com/title/tt3864056/

Görseller      :

https://economictimes.indiatimes.com/magazines/panache/the-goldfinch-review-a-film-that-is-brilliant-confusing-stoic-and-sad-at-the-same-time/articleshow/71255572.cms

https://ago.ca/events/goldfinch


Huzur ve Mutluluk Sizde

Huzur ve mutluluk arayan dostlara, sevgiyle…

“Değerli, Dostlarımız,
Önemli bir uyumlanma, olumlama ve onaylama çalışması…
Açık bir kalple, her bir hücrenizde hissederek, yüksek sesle ve titreşimi hissederek yüreğinizin en derininden aksın..

“Kimse bana kötülük yapamaz ve beni üzemez, çünkü her şeyi ben seçiyorum…
Bağışlıyor ve bırakıyorum. Anlıyor ve biliyorum. Kendi hayatımın yaratıcısıyım. Seçerek, planlayarak bu yaşamımı ve birlikte olacağım yol arkadaşlarımı seçtim. Annemi, babamı, arkadaslarimi ve diğerlerini.
Benim için en faydalı sonuçları almak üzere ince planlar yaptım. Yüksek Benlik düzeyinde en uygun araçları yarattım.
Benim hayat amacıma en uygun kişileri. Daha çok anlayış daha çok bilgelik daha çok sevgi, ifade ve özgürlük için. Bu amaç, bilinçaltımın derinliklerinde benim onu keşfetmemi bekliyor.
Her an, her deneyim bu planı açığa çıkaran bir kurgu aslında. Zafiyetimi güce, acıyı sevince, yenilgiyi yengiye dönüştürmek için.
Anlıyor, bağışlıyor ve teşekkür ediyorum. Bu hayatımı bu şekilde planladığım için kendimi kutluyorum ve sonra meleklere teşekkür ediyorum ve bütün bu olanakları bana koşulsuz sunduğu için Tanrı’ya.
Bana sevgisini sunmayanlar içimdeki sevgiyi, beni onaylamayanlar kendimi keşfetmeyi, beni anlamayanlar ifade gücümü arttırmak için benimleydiler. Onlara teşekkür ediyorum. Bu rolü onlara ben vermiştim. Onlar da benle oynamayı istediler. Beni üzen, beni yoran, bana haksızlık eden, beni aldatan insanlar yapabileceklerinin en iyisini yaptılar. Daha fazlasını ve daha başkasını yapamazlardı. Zaten ben onları bunun için seçtim. Ben de yapabileceğimin en iyisini yapıyorum. Bağışlıyor ve teşekkür ediyorum. Aynı sahneyi paylaşan oyuncular gibiyiz onlarla. Şimdi bu anlayışımdan doğan ışığı onların varlığına gönderiyorum. İhtiyacım olan bütün kaynakların kendi içimde olduğunu kabul ediyorum. Onları kullandıkça başka insanlara duyduğum bağımlılık kayboluyor ve ben onlarla gerçek bir sevgiden beslenen gerçek bir ilişki kuruyorum.
Hayatımın efendisi olduğumu biliyorum. Mutluluğu, kendimi ifade etmeyi seçiyorum.
Her düşüncemin, her davranışımın hayatıma şekil veren araçlar olduğunu bilerek yaşıyorum.
Hayatımla inançlarım arasındaki birebir ilişkiyi biliyorum. Bu yüzden dikkatli, özenli ve düşünerek yaşıyorum.
Konuşurken yaratıyorum. Ve eylem halinde gelecek şekilleniyor.
Beni güçsüz bırakan ve sınırlandıran bütün inançlarımı bir bir değiştiriyorum. Yerine; beni geliştiren, büyüten inanç ve düşünceleri koyuyorum.
Mazeret aramadan, ertelemeden ve küsmeden devam ediyorum yoluma.
Hayatımın bütün olaylarının ve hayatımdaki insanlarla yaşadıklarımın gerisindeki anlamı bir bir çözüyorum. Orada benim asıl hayat amacım gizli. Ben bu amacı gerçekleştirmek için geldim.
Şimdi gücümü kabul ediyor ve ele alıyorum…
Işıltınıza sahip çıkın..”

Sevgi ve Bilgelikle Paylaşınız…
Haktan Akdogan ❤️


Sayfalar:12345678910...61