:::: MENU ::::
Browsing posts in: İzlediklerim

Little Women / Küçük Kadınlar

Sinemaya yedinci kez uyarlanan Little Women / Küçük Kadınlar filmini Warner Bros davetiyle izleme fırsatı buldum. Louisa May Allcott’un bu ölümsüz eserini ilkokuldayken bir nefeste okuduğumu hatırlıyorum. Daha sonraki yıllarda çeşitli sinema uyarlamalarını izledim. Sanırım en keyif aldığım uyarlama yönetmen Greta Gerwig’in çektiği bu film oldu. Çok iyi bildiğim bir konuyu müthiş bir keyifle izlememde çok sevdiğim Boston civarında olmasının, Jaqueline Durran tarafından hazırlanan özenli ve müthiş kostümlerin, mekanları ve tabiatı muhteşem bir biçimde izleyiciye ulaştıran görüntü yönetmeni Yoric Le Saux ve filmin her karesinde sizi sarıp sarmalayan müziklerini yapan Alexander Desplat’nin de payı yadsınamaz.

Filmin başrollerinde Saorsie Ronan, Timothee Chalamet, Emma Watson, Florence Pugh, Eliza Scanlen, Meryl Streep, Laura Dern, James Norton, Abby Quinn, Chris Cooper var. Saorsie ve Timothee ikilisini ilk kez yine aynı yönetmenin Lady Bird filminde izleyip oyunculuklarına hayran olmuştum. Sonra Timothee’yi Call Me by Your Name ve bir Woody Allen yapımı A Rainy Day In New York filminde de keyifle izledim. Saorsie’yi de Brooklyn filminde izleyip yine oyunculuğuna hayran olmuştum. Bu iki oyuncuyu not edin derim, önümüzdeki yıllarda ödüllere doymayacaklarından eminim.

Her yaştan kadının keyifle izleyeceğini düşünüyorum bu filmi. 14 Şubatta gösterime girecek olan Little Women / Küçük Kadınlar filmine bir şans verin. Kaba saba, küstah maganda komedileri, kadını aşağılayan ve itip kakan maço senaryolarla çekilen çöpler yerine; huzurla, gülümseyerek, hüzünlenerek izleyeceğiniz bir filme gidin.

IMDB linki  https://www.imdb.com/title/tt3281548/

Fotograf linkleri  :

https://www.rochestercitynewspaper.com/rochester/film-review-little-women/Content?oid=11289993

https://www.scmp.com/lifestyle/entertainment/article/3044840/little-women-film-review-saoirse-ronan-emma-watson-vibrant

https://www.glamour.com/story/greta-gerwig-little-women-review


Jumanji:The Next Level

1995 yapımı Robin Williams’lı Jumanji ile başlayan macera herkesin başını derde sokan oyunun imha edilmesiyle bitmişti. Yıllar sonra 2017 de bu hınzır oyun zamana uyup konsol oyunu olarak beyazperdedeydi. Dwayne Johnson, Karen Gillan, Kevin Hart ve Jack Black’in başrollerinde olduğu Jumanji : Welcome To The Jungle isimli ilk filmi eğlenceli buldunuzsa, devam filmi olan Jumanji: The Next Level’I da keyifle izleyeceksiniz.

Warner Bros davetiyle izleme şansı bulduğum Jumanji:The Next Level; ilk filmi çok andırsa da, kadroya eklenen Danny DeVito ve Danny Glover gibi güçlü oyuncular ile Awkwafina’nın canlandırdığı egzantrik yeni karakterle de hem heyecanı dorukta tutuyor, hem de eğlenceyi katlıyor. Özellikle Dwayne Johnson’ın Danny DeVito’yu canlandıdığı sahneler pek eğlenceli. Tabii Kevin Hart’ın hınzır oyunculuğuyla Danny Glover’ı canlandırırken pek çok sahnede diğerlerinden oyun çaldığına da tanık olacaksınız. Yönetmen Jake Kasdan, müzikler Henry Jackman, görüntü yönetmeni Gyula Pados ve tabii diğer detaylar için: https://www.imdb.com/title/tt7975244/

Filme dair fazla ipucu vermeden, sizlere bu haftasonu planlarınızı yaparken Jumanji:The Next Level’ı mutlaka listenize almanızı öneririm. Yakınlarınızda Imax gösterim yapan bir sinema varsa özellikle onu seçmenizi de hatırlatmak isterım. Hepinize iyi seyirler.

Fragman :

Görseller : https://www.digitalspy.com/movies/a30116538/jumanji-the-next-level-review/
https://www.theguardian.com/film/2019/dec/10/jumanji-the-next-level-review-dwayne-johnson


Kemâl – Pınar Ayhan’dan Bir Müzikal Belgesel

13 Kasım akşamı değerli dostum Didem Özbahçeci davetiyle yine müthiş bir gösteri izleme şansı buldum. MKM Kültür merkezinde; Pınar Ayhan ve her biri ayrı yetenekli dostlarının olağanüstü performansıyla salondakileri büyülediği bu harika gösteriyi mutlaka daha çok kişi izlemeli. Nasıl yapsak da daha fazla kişiye ulaşsa her iki gösteri de diye epey kafa yordum. Keşke Atatürk adıyla oy avcılığı yapan belediyeler kendi kültür merkezlerinde halka ulaştırsalar bu mesajları.

Mustafa Kemâl’i odağa alarak, onun yaşam öyküsünü anlatan müzikal bir belgesel  “Kemâl”. “Tarih çok şey anlatır ama saklar da!…” diyerek yola çıkılan bu gösteride Pınar Ayhan, güçlü sesi ve anlatıcılığı ile bizleri 1881’den 1938’e götürüverdi usulca,  coşkuyla. Mustafa Kemâl’in yaşam öyküsünden az bilinen kesitleri, doğru bilinen yanlışları, çok iyi bilinen ama üzerine çok fazla düşünülmeyenleri sahneye taşıyan bu gösteriyi; salondaki yüzlerce kişi nefesi kesilerek ve avuçları kızarıncaya kadar ayakta alkışlayarak izlediler. Aslında kelimelerle ifade etmem zor o salonda yaşanan ruh halini. Yüzlerce insanın tek yürek olup; kah gözyaşlarıyla, kah sesinin son perdesiyle sahnedeki olağanüstü sanatçıya eşlik etmelerini tarif edemiyorum. Gösteri arasında ilkokul öğrencisi olduğunu düşündüğüm bir erkek çocuğunun babasına dönüp “bana kimse Atatürk’ü böyle anlatmamıştı, saygı duyuyordum ama şimdi hem daha çok seviyorum Ata’mızı, hem de mutlaka okuldaki arkadaşlarıma anlatacağım onlar da bilsinler” dediğini duymak harikaydı. “Bizler onun gülmeyi öğrettiği çocuklardık.”

Yazıma sevgili Didem’in gösteriden sonra Instagram’da paylaştığı cümlelerle son vermek istiyorum: “ ATATÜRK’ü bir de böyle dinleyin, ağlayın, duygulanın, gururlanın, hayıflanın. Pınar Ayhan’dan ATATÜRK’ü dinleyin, izleyin mest olun. Elleriniz patlayıncaya kadar ayakta alkışlayın. En üst perdeden BRAVO diye bağırın. Biriktirdiği bilgiye, emeğe, ülkenin farkındalığını artırmak için ekibiyle birlikte katettiği binlerce kilometre yola teşekkür edin. Bu muhteşem gösteriyi mutlaka İZLEYİN. Çocuklarınıza muhakkak İZLETTİRİN.”

Bu projede, sahnede Pınar Ayhan’a 5 kişilik bir orkestra eşlik ediyor. Orkestra ise Evren Kalaycıoğlu (Piyano ve orkestra şefi), Özge Erdem (Keman), Aslı Gültekin (Viyolonsel), Erdinç Aktuğ (Perküsyon), Mustafa Cihan Aslan (Klarnet) ve Ulaş Koray Gökben (Bağlama) gibi deneyimli müzisyenlerden oluşuyor. Ses ve teknik yapım Delta Ses, Işık Tasarımı Mustafa Bal tarafından gerçekleştiriliyor.

Ocak ayında  Caddebostan Kültür Merkezinde yeniden sahne alacak “Kemâl”. Lütfen ajandanıza not alın ve mutlaka evlatlarınızla birlikte izleyin bu müthiş gösteriyi.

Yazımda kullandığım görseller için Alihan Sönmez’e teşekkürü borç bilirim.

Pınar Ayhan web sitesi   https://www.pinarayhanofficial.com

Bilet linki  https://www.biletix.com/etkinlik/ZO802/TURKIYE/tr


Orada Duruverseydi Zaman

25 Ekim Cuma akşamı değerli dostum Didem Özbahçeci davetiyle müthiş bir gösteri izleme şansı buldum. MKM Kültür merkezinde Pınar Ayhan’ın olağanüstü performansıyla salondakileri büyülediği bu harika gösteri yakın tarihimizin müzikal belgeseli olarak anlatılmış tanıtım broşüründeki yazılarında, çok zarif oldukları için çok da alçakgönüllü davranmışlar. Emin olun kelimelerle ifade etmem zor o salonda yaşanan ruh halini. Yüzlerce insanın tek yürek olup; kah gözyaşlarıyla, kah sesinin son perdesiyle sahnedeki olağanüstü sanatçıya eşlik etmelerini tarif edemiyorum.

İki ayrı bölüm halinde izlenen “Orada Duruverseydi Zaman” salondaki konuklara belki de hiç duymadıkları  gerçekleri, tanımadıkları kahramanları ve bilmedikleri  olayları anlatıyor.  Cumhuriyetin kuruluş yılları ve dönüm noktalarının, bilinen tarihin dışında, satır aralarında kalmış anekdotlarla anlatıldığı, hikayelerin içinden çıkan müzikal eserlerle ve görsellerle bezenmiş, nefesler tutularak, gözyaşlarıyla kahkahaları harmanlayarak izlenen bir sahne gösterisi. Gösteri tek kişilik, ancak Pınar Ayhan sahnede yalnız değil… Perküsyon, piyano, viyolonsel gibi batı müziği çalgılarının yanı sıra, bağlama ve ney gibi bu toprakların çalgılarıyla zenginleştirilmiş bir orkestra eşliğinde anlattığı öykülerin şarkılarını, türkülerini seslendiriyor. Anlatılan hikayelere ait, 1920’lerden kalma video görüntüleri, sararmış bir mektubun sayfaları, daha önce hiç görülmemiş orijinal fotoğraflar barkovizyon aracılığıyla izleyiciye sunularak gösteriye farklı bir boyut kazandırılıyor. Heyecanla bu müthiş gösterinin devamı olan “Kemâl” i seyretmeye  hazırlanıyorum 13 Kasım tarihinde.

1972’de Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde doğan Pınar Ayhan, çok yönlü bir sanatçı. Uzun yıllar  TRT’de solistlik ve sunuculuk yapan sanatçımız 45. Eurovision şarkı yarışmasında ülkemizi başarıyla temsil edip, 10. olmayı da başarmış. Sosyal sorumluluk projelerine çok önem veren Pınar Ayhan; 2008 yılında, eşi Dr. Sühan Ayhan ile birlikte, meme kanserinde erken tanının önemini vurgulamak amacıyla, tamamı meme kanser hastalarından oluşan “Farkındalık Korosu”nu kurarak çalışmalar yapmaya başlamış. Ayrıca Pınar Ayhan, Türkiye’de zihinsel yetersiz çocukların yeterli eğitim, rehabilitasyon ve bakım şartlarına kavuşabilmeleri için gerekli olanak ve ortamları yaratmak, meslek kazanmalarına yardımcı olmak, uzun vadede bu şartların kalıcılığını güvence altına almak ve kimsesiz zihinsel yetersizlere yaşamları boyu sahip çıkmayı hedefleyen Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı’nın da genel kurul üyesi.

Pınar Ayhan’ın web adresindeki gösteri takvimini mutlaka takip edip, size en yakın gösteriyi kaçırmayın derim. İyi seyirler.  https://www.pinarayhanofficial.com

Yazıda kullandığım görsel  ve bu muhteşem gösteriyi izleyebildiğim için can dost Didem Özbahçeci’ye teşekkürü borç bilirim.


The Goldfinch, Saka Kuşu

24 Eylül Salı sabahı Warner Bros davetiyle izledim The Goldfinch filmini. Yazıda kullanacağım görseller için araştırdığım sayfalardan birindeki cümle tam da film hakkında düşündüklerimi özetleyivermişti başlığında. “Aynı zamanda hem mükemmel, hem kafa karıştırıcı, hem üzücü, hem de acıyı katlanılır hissettiren bir film” diye tanımlamışlardı.

Fazla ipucu vermeden, internet üzerinde kolayca bulacağınız, filmi anlatan hemen hemen tüm eleştirilerdeki genel özeti yazıyorum sizlere.Theodore Decker; annesi New York Metropolitan Sanat Müzesi’ndeki bir bombalamada öldürülen 13 yaşında bir çocuk. Bu trajedi Theo’nun bütün hayat akışını değiştiriyor. Heyecan verici bir keder, yoğun bir suçluluk duygusu, kendini yeniden keşfediş, kurtuluş ve hatta sevgiyle harmanlanmış bir hayata yönlendirir onu bu büyük dram. Çocukluk ve ilk gençlik yılları zorluklarla geçen Theo bütün olumsuzluklara rağmen, o korkunç güne ait somut bir umut parçasını elinde tutmakta; tüneğine zincirlenmiş küçük bir kuş resmi “The Goldfinch”. Filme konu olan bu tablo, Carel Fabritius tarafından 1654 yılında yapılmış.

Filmin yönetmeni John Crowley, Donna Tartt’ın aynı adlı ve Pulitzer ödüllü romanından senaryolaştıran ise Peter Straughan. Oyuncular Oakes Fegley, Ansel Elgort, Nicole Kidman, Jeffrey Wright, Luke Wilson, Sarah Paulson, Willa Fitzgerald, Finn Wolfhard, Aneurin Barnard, Ashleigh Cummings, Aimee Laurence. Müzikleri Trevor Gureckis’e ait olan filmin görsel yönetmeni de Roger Deakins.

Bu haftasonu izleme listenizin başına alın bu filmi. 139 dakikalık uzun bir film bu unutmayın. Hepinize iyi seyirler.

Fim detayları :  https://www.imdb.com/title/tt3864056/

Görseller      :

https://economictimes.indiatimes.com/magazines/panache/the-goldfinch-review-a-film-that-is-brilliant-confusing-stoic-and-sad-at-the-same-time/articleshow/71255572.cms

https://ago.ca/events/goldfinch


#Godzilla2 Canavarlar Kralı

Bu sabah Godzilla 2 Canavarlar Kralı filmini Warner Bros davetiyle izledim. Yaşınız altmışın üzerindeyse ilk Godzilla da dahil pek çok canavarlı film izlemişsinizdir. İtiraf etmeliyim “bir tane daha neden izleyeceğim ki” diye sordum kendime, daha eğlenceli bir programım olmadığına karar verince de İstinye Park’ın IMAX salonunun yolunu tutuverdim.

Michael Dougherty yönetimindeki fimde pek çok tanıdık oyuncu var: Oscar Chandler, Vera Farmiga, Millie Bobby Brown, Bradley Whitford, Sally Hawkins, Charles Dance, Thomas Middleditch, Aisha Hinds, David Strathairn, O’Shea Jackson Jr., Zhang Ziyi ve tabii efsane oyuncu Ken Watanabe.

Kripto-zooloji şirketi Monarch çalışanları, 2014 yılında yaşanan felaketin tekrarlanmaması için Titan olarak adlandırılan süper türleri denetim altında tutacak çalışmalar yapmaktadır. Amerikan hükümetinin Titan’ları yok etme projesi devreye alınmaya çalışılırken, sahneye bir de eko terrorist çıkar. Bütün olanlara Monarch’in gizli laboratuarından kaçan devasa güve de eklenince ortalık iyice karışır.

Oscar ödüllü VFX süpervizörü Guillaume Rocheron ve ekibinin emekleri boşa gitmemiş. Mothra, Rodan, Ghidorah ve tabii Godzilla’yı izlediğinizde bana hak vereceğinizden eminim. Müzikleri Bear McCreary’ye, görüntü yönetimi Lawrence Sher’e ait bu filmi ben keyifle izledim, hatta o kadar kaptırmışım ki kendimi bir sahnede koltuktan zıpladım ????
İyi seyirler sizlere.

Filmin web sitesi : http://www.godzilla-movie.net
IMDB adresi : https://www.imdb.com/title/tt3741700/


Until … / Kadar …


Until…

If i caught the world in a bottle
And everything was still beneath the moon
Without your love would it shine for me?
If i was smart as Aristotle
And understood the rings around the moon
What would it all matter if you loved me?

Here in your arms where the world is impossibly still
With a million dreams to fulfill
And a matter of moments until the dancing ends
Here in your arms when everything seems to be clear
Not a solitary thing would i fear
Except when this moment comes near the dancing’s end

If i caught the world in an hourglass
Saddled up the moon so we could ride
Until the stars grew dim, until…

One day you’ll meet a stranger
And all the noise is silenced in the room
You’ll feel that you’re close to some mystery
In the moonlight and everything shatters
You feel as if you’ve known her all your life
The world’s oldest lesson in history

Here in your arms where the world is impossibly still
With a million dreams to fulfill
And a matter of moments until the dancing ends
Here in your arms when everything seems to be clear
Not a solitary thing do i fear
Except when this moment comes near the dancing’s end

Oh, if i caught the world in an hourglass
Saddled up the moon and we would ride
Until the stars grew dim
Until the time that time stands still, until…

Artist: Sting
Album: Kate & Leopold (Original Motion Picture Soundtrack)
Released: 2001
Awards: Golden Globe Award for Best Original Song
Nominations: Academy Award for Best Original Song, Critics’ Choice Movie Award for Best Song

Kadar

Dünyayı bir şişeye kapatsaydım
Her şey hala ayın altındayken
Senin aşkın olmadan benim için parlar mı?
Aristo kadar akıllı olsaydım
Anlasaydım ayın etrafındaki halkaları
Eğer beni sevseydin bir önemi var mıydı?

Dünya imkansız bir şekilde donup kalmışken kollarında
Gerçekleşmesi gereken milyon rüya
Dansın bitmesi an meselesi artık
Burada, kollarında her şey net ve açık
Korktuğum yalnızlık değil
Sadece dansın bitmesine yakın şu an

Dünyayı bir kum saatinde tutabilseydim
Sürebilmemiz için ay’ı eğerlesem
Yıldızların ışığı azalıp sönene kadar

Bir gün bir yabancı ile tanışacaksın
Ve tüm sesler kesilecek birden dünyanda
Ayışığının gizemini çözmeye yakın hissederken
Her şey parça parça olur
Sanki onu hep tanıyormuşsun gibi
Dünyanın en eski dersi

Dünya imkansız bir şekilde donup kalmışken kollarında
Gerçekleşmesi gereken milyon rüya
Dansın bitmesi an meselesi artık
Burada, kollarında her şey net ve açık
Korktuğum yalnızlık değil
Sadece dansın bitmesine yakın şu an

Dünyayı bir kum saatinde tutabilseydim
Sürebilmemiz için ay’ı eğerlesem
Yıldızların ışığı azalıp sönene kadar
Zamanın hareketsiz kaldığı zamana kadar…


Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald

Warner Bros davetiyle izleme şansı buldum “Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald” filmini. Gösterime girmeden önce üzerinde epey konuşulan, Harry Potter fanlarının merakla beklediği, bazı eleştirmenlerin J.K.Rawlings’in George Lucas’ın yolunda hızla ilerlediğinin altını çizdiği bir film bu. Sizleri bilmem ama filmden çıktığımda 2020 de gösterime girmesi planlanan devam filmini heyecanla beklemeye başladım. 16 Kasımda gösterime girecek bu filmi mutlaka izleyin (imkan varsa Imax izlemenizi öneririm ) Eddie Redmayne, Johnny Depp ve Jude Law’ı aynı karede keyifle izleme fırsatını kaçırmayın derim. Iyi seyirler…

Filmin web linki:https://www.fantasticbeasts.net
Görsel kaynağı: https://www.theverge.com/2017/11/16/16665378/fantastic-beasts-the-crimes-of-grindelwald-harry-potter-jk-rowling
IMDB linki: https://www.imdb.com/title/tt4123430/


Ocean’s 8 #oceanseight

Geçtiğimiz cuma, Warner Bros davetiyle izledim Ocean’s 8 filmini. Yönetmenliğini Garry Ross’un yaptığı, müzikleri Daniel Pemberton, görüntü yönetmenliği Eigil Bryld imzası taşıyan bu eğlenceli film tam bir şöhretler geçidi. Başrollerde Sandra Bullock, Cate Blanchett, Anne Hathaway, Mindy Kaling, Sarah Paulson, Awkwafina, Rihanna ve Helena Bonham Carter var. Elliott Gould, Richard Armitage, Dakota Fanning, James Corden , Katie Holmes, Kim Kardashian ve hatta Matt Damon da arada gözünüze çarpan ünlüler.

Ocean’s 8 de Ocean’s Eleven ile aynı şekilde açılıyor. Debbie Ocean (Sandra Bullock) kusursuzca yalan söyleyerek şartlı tahliye ediliyor ve hapishaneden ayrılıyor, tıpkı Ocean’s Eleven’daki ağabeyi Danny Ocean (George Clooney) gibi.

Debbie Ocean hapiste olduğu beş yıl, sekiz ay, 12 gün boyunca hayatının en büyük soygununu tasarlıyor. Kendi alanının en iyisi olan yetenekli kadınlardan oluşturduğu ekip ile piyasa değeri 150 milyon dolardan fazla olan bir kolyeyi çalmaya hazırlanıyor. Buradan sonrası ipucu içerebilir, en iyisi siz bu haftasonu kendinize vakit ayırın ve müzikleriyle, zengin kadrosuyla göz dolduran bu eğlenceli filmi izleyin.
Hepinize iyi seyirler

Filmin web sitesi
http://www.oceans8movie.com


Izledim : Game Night

Warner Bros daveti ve öngösterimiyle izleme şansı bulduğum, çok eğleceli bir kara komedi Game Night. Hatta yazıda kullandığım görselleri bulduğum web sitesindeki tanımlamaya da katılıyorum “Warner Bros’un elinde çok komik, öngörülemeyen, kült bir film var”.

İpucu vermeden anlatmaya çalışayım: Ana karakterler Max ve Annie arkadaşlarıyla birlikte düzenli olarak salon oyunları oynuyorlar, o kadar rekabetçiler ki saha avantajı için her hafta oyunlara ev sahipliği yapıyorlar. Max’in karizmatik ve başarılı iş adamı ağabeyi Brooks şehre ziyarete geldiğinde bir sonraki oyunun kendi evinde olmasında israr ediyor. Brooks’un gösterişli villasında düzenlenen oyun gecesiyle filmin tansiyonu yükseliyor. Özel bir oyun şirketiyle anlaşan Brooks, Max ve arkadaşlarına “Murder Mystery” tarzı bir parti düzenliyor. Kapıyı kırıp Brooks’u hırpalayarak kaçıran iki maskeli saldırganı Max dışında herkes şaşkınlık ve hayranlıkla izliyor, Max ise ağabeyinin rekabetçi ve gösterişçi davranışlarından çok sıkılmıştır. Kaçırılmayı oyunun parçası olarak düşünen oyuncuların her biri, ipuçlarını bulup olayı çözmek ve Brooks’un ödül olarak koyduğu 76 model kırmızı Corvette Stingray’i kazanmak için harekete geçiyorlar. İpuçlarını değerlendirdikçe, ne oyunun düşündükleri gibi bir oyun, ne de Brooks’un tanıdıkları ve imrendikleri gibi biri olmadığını öğreniyorlar.

Yönetmenleri John Francis Daley, Jonathan Goldstein olan; oyuncuları Jason Bateman, Rachel McAdams, Lamorne Morris, Kylie Bunbury, Billy Magnussen, Sharon Horgan, Jesse Plemons, Kyle Chandler, Jeffrey Wright, Michael C. Hall, senaryosu Mark Perez, görüntü yönetmenligi Barry Peterson, müzikleri Cliff Martinez imzalı bu filmi; yönetmenliğini David Fincher’ın yaptığı 1997 yapımı The Game filminin komedi hali gibi düşünebilirsiniz. Tabii eğlenmek ve kahkahalar atmak garantili olan bir film Game Night. Hepinize iyi seyirler.

Detaylar için : https://www.imdb.com/title/tt2704998/
Görseller : https://screenrant.com/game-night-movie-ending-explained/


Sayfalar:123