:::: MENU ::::
Browsing posts in: Yaşam

Huzurlu Bir Hayat İçin İpuçları

olumlama

Pazar günü sevdiğim bir dostumla epey gecikmeli doğum günü kutlamamı yaparken, uzun zamandır ihmal ettiğim bir noktaya dikkatimi çekerek ” olumlu cümleler kur ki istediğin ve söz ettiğin yan yana durabilsin” demişti. Tabii ben yine günlük hay huy içinde not almayı atlayıvermiştim.
Suret kitabında, değerli dost Ömer Taylan Tuğut’un yazdığı notları görünce sevinçle gülümsedim kendi kendime, tam aradığım bilgileri paylaşıvermişti. Kalıcı olsun ve her aradığımda “ay neredeydi bu ya hu” diye hayıflanmamak için bir blog yazısı ile paylaşmaya karar verdim. Hepimize şifa olsun.
Sevgiyle ve muhabbetle…

1. Olumlama cümleniz olumlu olsun! Yani “Hasta olmak istemiyorum” yerine “Sağlıklıyım” gibi tamamen olumlu kelimelerden seçilmiş kalıplar kullanın.

2. “İstiyorum” ifadesinden kaçının. “Mutlu bir hayat istiyorum” demek yerine “Mutlu bir hayata sahibim” deyin. Evren onaylayandır. İstiyorum dedikçe istemekle kalırsınız. Sahibim dediğinizde tüm hücreleriniz o andan itibaren mutlu bir hayata sahip olduğu komutunu alır ve size bunu yaşatmaya başlar.

3. Cümleler hedefinizi net içersin. “Zayıflıyorum” gibi sonunun nereye gittiği belli olmayan cümleler kullanmayın. Eğer muhakkak zayıflamakla ilgili bir cümle kurmak istiyorsanız, varmak istediğiniz hedef kiloyu da içine koyarak “55 kilodayım” , hatta “55 kiloda olduğum için şükürler olsun” deyin.

4. Belirsiz ifadelerden kaçının. Kurduğunuz cümle herkes tarafından anlaşılabilecek basitlikte olsun.

5. Cümlelerinizi gelecek zaman yerine şimdiki zaman veya geniş zaman kipinde kurun. “Çok mutlu olacağım” demek yerine “Çok mutluyum” deyin. Gelecek zaman kipi yaşamak istediğiniz durumu her zaman daha ileri bir zamana öteler. Böylece hiçbir zaman o durumun içinde olamazsınız.

6. Olumlamalarınız başka insanlar hakkında değil kendiniz hakkında olsun. “Bana saygı göstersin” demek yerine, “saygı görmeyi hak ediyorum” deyin.

7. Cümlelerinizi yumuşatabilirsiniz. Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum şeklinde ilk başta ikna olmakta zorluk çektiğiniz cümleleri kendimi olduğum gibi kabul etmeye niyet ediyorum/ hazırım/ başlıyorum, kendimi olduğum gibi kabul etmeyi öğreniyorum şeklinde yumuşatın. Zamanla bu cümleleri kabul ediyorum şeklinde değiştirirsiniz.

Japon Dr. Masaru Emoto suyun, söylenen sözlere, hissedilen duygulara, gösterilen görüntülere ve dinletilen müziğe göre nasıl bir değişim gösterdiğini birbirinden muhteşem su kristali fotoğraflarıyla gözler önüne serer. Vücudumuzun 4’te 3’ünün su olduğunu düşünürseniz, ağzınızdan çıkan her sözle önce kendinize, sonra çevrenize neler yaptığınızı daha iyi anlayabilirsiniz.

Hayatınızı değiştirmek istiyorsanız, mutlaka kullandığınız cümleleri de değiştirin ve olumlama cümlelerini bol bol kullanarak ruh halinizi daha olumluya çekin.

Olumsuz cümleleri şimdiki zaman kipinde değil, geçmiş zaman kipinde söyleyin: İlişkilerim kısa sürüyor yerine Bugüne kadar ilişkilerim hep kısa sürdü deyin. Böylece kendinizi bütün yeni ihtimallere açarsınız.

Olumlama cümlelerini kullanırken, aynı zamanda harekete de geçin: Artık her gün “zenginim” deyip, yakında zengin olmanız zor. Sadece zihininizi yeniden programlamanız yetmez. Hedeflediğiniz duruma doğru adım da atmalısınız. Bir aksiyon planı oluşturmalı ve harekete geçmelisiniz.

Notlar için kaynak : http://www.zestcoaching.com/olumlama-cumleleri.html

Görsel kaynağı : http://2.bp.blogspot.com/-sgwUEM16uao/VPWkewFXsKI/AAAAAAAAQBQ/LuFxKeGI48U/s1600/i%2Bam%2Bme.jpg


Mutlu ve Sağlıklı Çocuklar Yetiştirmek Mümkün

Çocukların hayatında en önemli yer tutan şey sevgi, tek beklentileri sevilmek olan varlıklara her şeyi vermeye çalışıp en önemlisini atlayan bir sürü ebeveyn var. En güzel giysiler, en parlak oyuncaklar, en havalı okulları ayarlayıp en kolay verebilecekleri şeyi sevgiyi ihmal ediyorlar. Çocuklara daha çok sevgi verebilsek dünya ne kadar güzel bir yer olur aslında. Sevgiyi tanıyarak büyüyenler mutlu bireyler oluyorlar ve çevrelerindekileri de mutlu ediyorlar. Tıpkı suya atılan taşın yarattığı çemberler gibi yayıyorlar sevgiyi çevrelerine. İşten yorgun ve sinirli gelmiş olabilirsiniz, kötü bir gün geçirmiş olabilirsiniz, hasta da olabilirsiniz, ama yüreğinizdeki sevgiyi vermek yerine çocuğunuzu kendinizden uzaklaştırmaya çalışıyorsanız, bu sizin seçiminiz. Bu seçimin sonucu ise yalnızca evladınızı değil, sizi, yakın çevrenizi ve onun hayatına girecek herkesi etkileyecek. Özellikle çocuk sahibi olan dostlara bir eğitim önermek istiyorum bu yazımda. Sevgili Sedef Örsel‘in 12-14 Temmuz tarihlerinde düzenleyeceği “Çocuklarla El Ele Ebeveynlik” eğitimine; ebeveyn rolü üstlenen, kendi içindeki çocuk da dahil olmak üzere çocukları daha iyi tanımayı, anlamayı, onlarla daha mutlu ve neşeli bir yaşam sürmeyi, yürekten bağ kurarak barış içinde ebeveynlik yapmak isteyen herkes katılabilir.

Sedef

Ebeveynlik öğrenilen bir iştir. Ebeveynlik yolculuğu çocuğunuzla bir ömür yaşayacağınız harika bir mozaiktir, her parçası emekle döşenir. Ebeveyn olmak sabır isteyen bir iştir, ancak zor değildir.
Çocuklarla Elele Çalışmaları’nda (Connection Parenting) üzerinde en çok durulan nokta da işte budur!
Bu eğitimin amacı gönülden bağ kurarak, şiddetsiz iletişim dilini benimseyerek keyifle ebeveynlik yolculuğu yapabilmek için gerekli farkındalık, bilgi ve becerilerin edinimini sağlamaktır.
Bu eğitime katılarak, keyifle ve huzur içinde ebeveynlik yapmak için gerekli tüm yetkinlikleri kazanarak, hayat kalitenizi de yükseltebilirsiniz.
Eğitim Programı başlıkları da şöyle sıralanıyor:
Ebeveynlik Mirasımız
Kendi ebeveyn/ yetişkin rolümüze çocukluğumuzdan neler aktarıyoruz? Bugünün ebeveyni/yetişkini olmak neden bu kadar zor?

Saygıyı Öğretmek
Tüm sevgi dolu ilişkilerin temelinde saygı yatar. Bugünün çocukluğunda saygı nasıl öğrenilir? Saygının içinde korku değil sınırlar vardır. Sınır koymak ne anlama gelir ve neden bu kadar önemlidir?

Duyguları İyileştirmek, Neden ağlarız?
Ağlamaları, krizleri, sızlanmaları, kızgınlıkları ve öfke nöbetlerini daha iyi anlayıp onlarla sistemli olarak nasıl başa çıkabiliriz?

Kendine Güvenmek
Çocuklarımıza davranışımız onlara kendileri hakkında neye inanacaklarını öğretir. Her gün birlikte geçirdiğimiz anları -kendine güven- konusunda nasıl yapıcı olarak değerlendirebiliriz?

İlişki Bağını Kuran ve Sağlamlaştıran İletişim
Sözcükler yeni bir ilişkiyi başlatan ya da var olanı bitiren büyük bir güçtür. Olumsuz ebeveyn dilini nasıl bırakmalıyız? Hangi olumlu sözcükleri kullanmalıyız?

Davranış Kodlarını Çözerek Disiplin
Çocuklar her zaman bize ihtiyaçlarını anlatacak dil yeteneğine sahip olamazlar. Onlar ihtiyaçlarını bize davranışları ile anlatırlar. Bu davranışlara karşılık vermek yerine davranış kodlarını çözüp ihtiyaçlara nasıl karşılık verebiliriz.

Ebeveynlerin İhtiyaçları
Ebeveynlik hiçbir zaman tek kişilik ya da çift kişilik bir iş olmamıştır. Çocuklara en iyi kendi ihtiyaçları tam olarak karşılanmış yetişkinler bakar. Yaşadığımız toplumda kendimize nasıl geniş bir destek ağı yaratabiliriz?

‘’Çocuklarla Elele Yöntemi ‘’(Connection Parenting) Amerikalı araştırmacı, yazar ve eğitimci Pam Leo tarafından 30 yıllık bir araştırma ve uygulamaların sonuçlarına dayanarak ortaya çıkmış. Connection Parenting Workshop’ları 1989 yılından beri seminerin yaratıcısı Pam Leo ile sadece onun bizzat yetiştirdiği eğitimciler tarafından verilebilmekte. Eğitmen Sedef Örsel de 2007’den bu yana bu eğitimi vermekte, deneyim ve bilgilerini, ailelerle paylaşmakta.
“Çocuklarla El Ele Ebeveynlik” Eğitmeni: Sedef Örsel ACPI Sertifikalı Ebeveyn ve Aile Koçu
Kayıt için:
Tel: 212-352-10-05
Email: iristeinfeld@gmail.com
Adres: İRİS AİLE MERKEZİ İncesu Sokak Konyalı Apartmanı No: 5/3 Etiler İstanbul


Dostlara vasiyetimdir, sevgiyle ve muhabbetle…

istanbul sunrise

İlginç zamanlardayız; gördüklerimiz, düşündüklerimiz, hissetiklerimiz, kokular, olaylar bizlere değişmemiz ve dönüşmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Bu sabah İstanbul’da yüksek sayılacak ölçekte bir deprem oldu. Yine bir hatırlatma diye düşündüm ve hemen Facebook sayfamdan, aşağıya eklediğim gönderiyi paylaştım.

“Bütün dostlarımı seviyorum, iyi ki yollarımız kesişmiş, ola ki sizleri incitip kalbinizi kırdımsa affedin lütfen. Yıllar içinde kalbimi kırıp üzenleri de ben affediyorum. Sağlam vurdu deprem dipten, az önce hatırlattı kendini yine. Hani olur da bir daha rastlaşmazsak diye kayıt altına alayım dedim.
Sevgiyle ve muhabbetle… ”

Sonra kendime not olarak yazdığım vasiyetimi hatırladım, hemen dosyaları karıştırdım ve onu da yazarak sizlerle paylaşmak ve kayıt altına almak istedim. Uzun yıllar önce karar vermiştim alışıldık usulde ağlaşılan ve hüzünlü bir şekilde bu dünyaya veda etmek istemediğime, New Orleans tarzı bir tören istediğimi söyler dururum yıllardır.

Dostlarımın arkamdan ağlamalarını istemiyorum. Paylaştığımız güzel “an”ları hatırlasınlar istiyorum. Güzel bir hayat yaşadığımı, sevdiğim ve sevildiğim için çok mutlu olduğumu, “iyi ki” lerimin “keşke” lerimden çok daha fazla yer tuttuğunu, gurur duyduğum bir evlada sahip olduğum için hep şükrettiğimi, gerçekten kayda değer bir hayat yaşadığımı bilerek beni coşkulu müzikler eşliğinde, mutlaka bir deniz kenarında, huzurla, neşeyle ve gerçekten kahkahalarla uğurlamalarını istiyorum.

Hepinize teşekkür ederim bana hayat yolculuğumda sevgilerinizle, maddi ve manevi bütün desteklerinizle, dostluklarınızla, sabrınızla eşlik ettiğiniz için. Sizleri de sevenler, destekleyenler ve sabırla yanınızda yürüyenler çok olsun.
Sevgiyle ve muhabbetle…


Tavsiyeni Kendine Sakla…

begonviller

Yakınlarınız zor zamanlarında size akıl danışır mı? Onlara makul önerilerde bulunur musunuz? Sizce iyi bir tavsiye nasıl olmalıdır? Bir yabancının önerisiyle veya ilham vermesiyle hayatınızı tepeden tırnağa değiştirmeye hazır mısınız?

Bu soruların cevapları hepimize göre değişir. Aslında bu soruların hiç birinin önemi yok. Sadece siz söylediniz diye hiçbir arkadaşınız sigarayı bırakmaz, temiz beslenmeyi seçmez ve tabii sadece siz konuyu gündeme getirdiniz diye hiçbir arkadaşınız kendisine zarar veren ilişkisinden de vazgeçmez. Diyabet, yüksek tansiyon, diz sorunları yaşayan 80 yaş üstü tanıdıklarınız onlara önerdiklerinizi asla umursamaz. Ne kadar iyi niyetle söyleseniz, anlatsanız ve hatta kendi yaşama biçiminizi değiştirerek ne kadar sağlıklı olduğunuzu kanıtlasanız da hiç önemi yok. Tabii bu asla sizin suçunuz değil.

İyi bir tavsiye verildiğinde, anahtar tavsiyeyi veren değil alan taraftır. Hepimiz belirli zamanlarda bizlere “tam da bu işte” dedirten anlar yaşadığımız örnekler görüp, makaleler okumuşuzdur. Çoğumuz o anları; eski ya da bize zarar veren kötü bir alışkanlığı değiştirmek veya yapmayı ertelediğimiz işleri yapabilmek için motivasyon olarak kullanmışızdır.

Muhtemelen ilk adımı attığınız an, aslında başkalarını suçlamaktan vazgeçip, yapmanız gerekenleri ertelemeyi bıraktığınızda gerçekleşmiştir. Perspektifinizi değiştirmeniz ve harekete geçmeniz belki bir anda, belki de benim gibi yıllarca sonra oldu. Ama önemli olan karar verip, kararınızın gerektirdiklerini yerine getirip, uygulamaya başlamanız. Aslında her şey bir tesadüfle başlayabiliyor. Okuduğunuz bir kitap, konuşmasına hayran olduğunuz bir ünlü, hoşunuza giden bir reklam sloganı olabilir sizi karar almaya iten. Ne olduğunun önemi yok; ister bir tanıdığınızın sözleri, bir yabancının eleştirel gözle sizi süzmesi, bir şiir, bir film hepsi olabilir. Aradığınız tetikleme noktası orada duruyordu ve siz onu bulup harekete geçmeye karar verdiniz. Bunun bir armağan, kader ya da size verilmiş harika bir şans olduğunu düşünebilirsiniz. Yanılırsınız, asıl neden sizsiniz, baktınız ya da dinlediniz ve değişmeye, olmanız gerekene dönüşmeye siz karar verdiniz.

İşte tam da bu sebepten en iyi tavsiyelerinizi kendinize saklamalısınız. Her zaman olmasa da çoğu zaman böyle yapmaya çalışın. Uygulamak çok zor, hele benim gibi herkese yardım ettiğini düşünen biri için neredeyse imkansız çenesini tutmak  Çoğu insan problemi olduğunu düşünmez, düşünse de çözüm aramıyor olabilir ve sizin tavsiyeniz de, doğru zamanda yapılmadığı için o kişide bir işe yaramayacaktır. Böyle durumlarda hemen kendinizi hatırlamaya çalışın, nasıl ki sizin kendi sorununuzu fark edip çözümü için adım atmaya başlamanız arasında uzun zaman geçtiyse, başkaları için de durum aynıdır. Onların da kendi sorunlarını fark edip, bu konuda sorumluluk alarak harekete geçmeleri uzun zaman alabilir.

Bazı insanlar ise o noktaya asla gelemezler, boş yere kendinizi paralayıp sevginizi ve şefkatinizi vermeyin. Sizin söylediklerinizi ukalalık, hayatlarına müdahele etmek, onlara patronluk taslamak gibi algılar ve savunmaya geçerler. Sakince bekleyin, tam olması gereken noktaya vardıklarında, sizden yardım isterlerse orada olacağınızı bilmelerini sağlamanız yeterli. Gerektiğinde çenenizi tutup küstahlık ve ukalalık gibi algılanabileceğiniz durumlardan kaçınarak özellikle sevdiklerinize ve yakınlarınıza daha çok yardımcı olabilirsiniz.

İyi bir tavsiye; doğru kişiye, doğru zamanda verilendir. Herkes ilgilenilmek, anlaşılmak ve fark edilmek ister. Onları dinleyin, anlamaya çalışın, yardım edebileceğinizi hissetmelerini sağlayın ve onlar isteyene kadar da aklınızdan geçenleri kendinize saklayın.

Görselin konuyla ilgisi yok begonviller beni mutlu ediyor, ruhuma iyi geliyor belki sizlere de kendinizi iy. hissetirirler.

Sevgiyle ve muhabbetle…
Follow my blog with Bloglovin


Istanbul’un Marul Bayramı

istanbulun marul bayramiSiz de benim gibi çocukluğunuzda, ilk gençlik yıllarınızda keyifle yediğiniz sebze meyvelerin tadını özleyenlerden misiniz? İstanbul’da yetişen Arnavutköy çileğinin ve topatan kavununun kokusunu hatırlıyor musunuz? Yıllardır marul diye kaktırılan plastikten hallice ithal yeşil otlardan sıkıldınızsa bu cumartesi gelin Yedikule Bostanları’nda buluşalım. Slow Food Türkiye / Fikir Sahibi Damaklar’ın binbir emekle hazırladığı bu güzel etkinliğe çoluk çocuk katılıp, yerel üreticimize destek verelim.
Etkinlik programını Slow Food Türkiye / Fikir Sahibi Damaklar sayfasından sizler için aşağıya kopyaladım. Facebook kullanıcısı iseniz, BURAYA tıklayarak etkinlik ve diğer çalışmalar hakkında da detaylara ulaşabilirsiniz. Piknik örtünüzü getirmeyi unutmayın 🙂
Sevgiyle ve muhabbetle…

İstanbul’un Marul Bayramı Programı

6 Mayıs 2016, Cuma
Salt Galata
17.00 – 19.00
panel:
İstanbul’da Bostanlar ve Bahar Şenlikleri
Necdet Sakaoğlu
Hayri Fehmi Yılmaz
Turgay Tuna
Faruk Pekin
bu etkinlik Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı işbirliğinde gerçekleşmektedir.
7 Mayıs 2016, Cumartesi
Yedikule Bostanları Ahmet Öztürk Bostanı girişi
11.00-13.00
Suriçi Bostanları’na vefa etkinliği:
2013 yılında da üzerine moloz dökülen bostanda çevre temizliği
bu etkinlik Kültür Karıncaları öğrencileri ile birlikte gerçekleştirilecektir, katılım için 212 347 2425’den Halil Özdemir ile irtibata geçilmesi rica olunur.
Yedikule Bostanları Ahmet Öztürk Bostanı
13.00-15.00
Marul Bayramı Şenliği: Cümbüş Cemaat’in müziğinin birleştiriciliğinde Yedikule Bostancılar Derneği, Yedikule Bostanları Girişimi ve Dürtük ‘den dostlarımızla birlikte bostanlarda yeniden yetiştirilmeye başlanan “Yağlı Yedikule Marulu” ile tanışacak, ekilişine, hasadına dair bilgilenecek, bol bol bostan muhabbeti yapacak ve mini bir piknikle karınlarımızı doyuracağız.
Etkinliğe gelirken üzerinde oturacağınız bir piknik örtünüzle gelmeyi ihmal etmeyin sakın!


Şükredebilmek…

bebek

Mutsuz olmak için kendinize binlerce sebep yaratabilirsiniz, gayet kolay bir eylem bu. Gelin birlikte başka bir yol seçelim; ne kadar zor durumda olsak da mutlu olacak ve yaşadığımız için şükredecek sebepler bulmayı deneyelim.
Her sabah uyandığınızda hiç olmazsa sağ salim uyandığınız için şükredebilirsiniz. Kendinize ait temiz ve rahat bir yatakta uyuyabildiğiniz için şükredebilirsiniz. Başınızın üzerinde bir çatı olduğu, etrafınızda sizi hava şartlarından koruyabilecek duvarlar olduğu için şükredebilirsiniz. Musluklarınızdan akan su için şükredebilirsiniz. Üzerinize giyecek temiz eşyalarınız olduğu için şükredebilirsiniz. Bedenen ve ruhen sağlıklıysanız; nefes alabildiğiniz, görebildiğiniz, duyabildiğiniz, konuşabildiğiniz, yediklerinizi yutabildiğiniz, lezzetlerini alabildiğiniz, kollarınızı oynatabildiğiniz, nesneleri ellerinizle tutabildiğiniz, yürüyebildiğiniz, hatta koşabildiğiniz için şükredebilirsiniz. Etrafınızda sizi seven, önemseyen, özleyen, koruyan, kollayan yakınlarınız ve dostlarınız olduğu için şükredebilirsiniz. Okuyabildiğiniz, anlayabildiğiniz, öğrenebildiğiniz için şükredebilirsiniz. Kendiniz olabildiğiniz için şükredebilirsiniz. Düşüncelerinizi özgürce ifade edebildiğiniz için şükredebilirsiniz.
Maddeleri arttırabiliriz tabii, ama ana fikir; öfürdene pöfürdene mutsuz ve huzursuz yaşamak yerine, sahip olduklarımıza şükredebilmek, gerçekten ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz şeyler ve arzu ettiklerimiz için çaba harcamaya devam edebilmek.
İçinizi ısıtacağını ve biraz da olsa daha huzurlu bir hayata adım atmanıza yardım edeceğini düşündüğüm bir kısa film videosu ekledim. İzleyin lütfen.
Hepinize keyifle geçecek harika bir yeni hafta diliyorum.
Sevgiyle ve muhabbetle..

The Present from Jacob Frey on Vimeo.


Yaşlanmak…

omg we re aduts Ian Kellen

Yaşlanmak sadece aynada gördüğünüz yabancıdan hoşlanmamak değildir.

Yaşlanmak; sizi arayıp soranların sayısının hızla azalması demektir. Sizi aradıklarında bilirsiniz ki, soracakları bir konu veya dinlemenizi istedikleri bir sorunları vardır.

Birlikte eğlenilecek yerlere çağrılma miktarınız sıfıra yaklaşmışsa, yaşlandığınıza inanabilirsiniz.

Gündemi takip etmeniz, çokça konuda genç yaştakilerden daha yeni bilgiye sahip olmanız da hayatınızı kolaylaştırmaz, hatta çoğu zaman size düşman olacaklardır.

Nasihat etmek istediğinizde genellikle ukalalık olarak algılarlar, sizin daha önce bu konuda canınızın yandığını ve onların canı yanmasın diye uyardığınızı akıllarına bile getirmezler.

Gençliğin nasıl olduğunu hatırlamadığınızı düşünürler, ama bilmezler ki aslında yaşlanan sadece bedenlerdir, ruhlar kendini hep genç hisseder.

Yaşlanınca; gittiğiniz mekanda sevdiğiniz bir melodi çalarken, içinizde bir yerlerde, çılgınlar gibi dans etmek isteyen genç ruhunuzu hızla engellemezseniz, uzaylı görmüş taşralı bakışlarına maruz kalırsınız. Boynunuzu büküp yerinizde oturun, ayağınızla tempo tutmakla yetinin.

Öyle canınızın her istediğini giymeniz, fazla aksesuar kullanmanız da uygun değildir. Saçınızı atkuyruğu yapmanız, arkanızdan kikirdeşmelere neden olabilir.

Tatil yörelerinin sakin olanlarında konaklamanız beklenir sizden, eskaza gündemdeki adreslerden birine yolunuz düşmüşse, neredeyse iğrenir bakışlarla karşılaşırsınız “ne işi var bunun burada” der gibidirler.

Yaşlanmak, bir anlamda da görünmez olmaya başlamaktır. Yirmilerinizdeki ışıldayan görünüşünüze, sağlıklı bedeninize sahip olmadığınız için başkaları tarafından farkedilmeniz de zorlaşır.

Gençliğinizde size yol vermek için çekilip gülümseyenler, yaşlıysanız neredeyse bulundukları yerden geçmeye çalıştığınız için sizi tokatlar gibi bakarlar.

Karşıdan karşıya geçerken yaya geçidinde bile kornalarla protesto edilirsiniz. Toplu taşıma araçlarına binerken size yol vermelerini asla beklemeyin, ezmemeleri ve kenara itmemeleri için dua edin.

Sokağa çıkmanızı yasaklamaları mümkün olsa yapacak binlerce genç insan var etrafta. Bunu da huzur içerisinde sağa sola not olarak yazıyorlar. Sanıyorlar ki hep yirmilerinde kalacaklar.

Bizler; 50, 60, 70 li yıllarda doğanlar, farklı dünya görüşleriyle yetiştirildik ve eğitildik diye düşünüp hoşgörmeye çalışıyorum, zorlansam da deniyorum.

38 yaşımı çok sevmiştim, ruhumu oraya sabitledim ilerlemesine izin vermiyorum, bedenime de elimden geldiğince iyi bakmaya çalışıyorum, ama biyolojik olarak zamana karşı durmak zor oluyor. Yaşlanmayı gençliğin yitişi değil de, fırsatların ve gücün yeni bir aşaması olarak kabullenmek biraz olsun huzur veriyor.

Keşke bir yolu olsa da insanlar hep genç kalsalar; gözleri bozulmasa, hastalanmasalar, elden ayaktan düşmeseler, bunamasalar. Süreleri dolunca fişi çekilmiş elektronik alet gibi duruverseler. Hayal işte hoşgörün, ne de olsa sizlere göre epey yaşlıyım 🙂


Yeni Yıla Merhaba

Sunset Bodrum

Yeni bir yıla doğru koşaradım ilerliyoruz. Bilinmezliklerden mi, umutlardan mı olduğunu çözemediğimiz ürpermeler var ruhlarımızda. Yüreklerimiz hayallerimizin gerçek olabileceği heyecanıyla çarpıyor. Gençler arkadaşlarıyla katılacakları eğlencelerin, çocuklar açacakları hediye paketlerinin heyecanında, yaşlılar ise sağlıkla geçirecekleri yeni bir yılın umudundalar.
2015 yorucu bir yıl oldu çoğumuz için; ülkemiz için üzüldük, kayıplar yaşadık, sağlık sorunlarıyla cebelleştik, belki işsiz kalanlar da oldu aramızda. Şimdi yeni bir yılın getireceklerine odaklanma zamanı; geçmişe takılıp kalmanın yararı yok, gelecek günlerin belirsizliğini coşkuya çevirmek elimizde. Her sabah sağlıkla uyanıyorsak umudumuzu kaybetmek anlamsız. Sağlıkla nefes aldığımız her an, zorluklarla başa çıkabileceğimiz anlamına geliyor; yeter ki isteyelim ve çaba harcayalım.
Hayatımıza dışarıdan bakmaya çalışalım; tabii objektif olarak bakalım; varlığına şükredeceğimiz her şeyi not edelim, aklımıza her geldiğinde sahip olduklarımız için teşekkür edelim ve daha iyilerini istemeye, onlara ulaşmak için çalışmaya devam edelim. Kendimizde değiştirmek istediklerimiz için de ayrı bir liste yapalım ve yıl boyunca bunlar üzerinde çalışalım.
Kızdıklarımız, hırslandıklarımız, sinirlendiklerimiz olabilir; şimdi onları affetme zamanı, ruhumuzda ve bedenimizde yarattıkları yıkıcı etkilerden kurtulma zamanı. Kolay olacak mı, tabii ki olmayacak, ama deneyeceğiz adım adım ilerleyeceğiz. Affetmeyi başardıkça üzerimizdeki yükler hafifleyecek, ruhumuz özgürleşecek, huzuru hissedeceğiz.
İhtiyacı olan herkese yardım etmeye çalışalım, yardım sadece parasal değildir. Her fırsatı değerlendirip kahkaha atalım, gülmenin iyileştirici etkisinden yararlanalım. Yolda rastladığımız hayvanların başını okşayalım, sevilmeye de beslenmek kadar ihtiyaçları var unutmayalım.
Gerektiğinden fazla tüketmemeye çalışalım; sistemi değil ruhumuzu besleyelim. Tüketeceklerimizi alırken çevreye zarar vermeyenleri seçmeye çalışalım, ambalajlı ürünlerden vazgeçelim, olabildiğince az çöp üretmeyi deneyelim.
Günümüze aynada kendimize gülümseyerek başlayalım; kendimizi sevelim, yeri geldiğinde egosit olalım, hepimiz tek ve biricikiz, sizden bir tane daha yok, bana inanmazsanız parmak izinize sorun, retinanıza sorun 🙂
An’da kalmaya çalışalım, geçmiş yaşandı bitti geri getiremeyiz, gelecek bir gizem; nelerle karşılaşacağımızı bilemeyiz, ama “an” tamamen bize ait, onunla ne yapacağımıza karar vermek de bize ait. Yeni yılda mutsuzlukları görev edinmek yerine, yaşadığımız her an’a şükredelim ve  “Sonsuz Şimdide Olmaya” gayret edelim.
Onurumuzla, sahip olduklarımıza şükrederek, anlamsız hırslardan arınarak, bebekler gibi kibirsizce, her sabah daha da yenilenerek, “az tüketip, çok türeteceğimiz”, barış içinde “bir orman gibi hür ve kardeşcesine” yaşayacağımız; ruhlarımızın hep genç kalacağı, daha bereketli, daha huzurlu, daha adil ve çok daha güzel bir yıl olsun 2016.
Hepinize sevdiklerinizle birlikte; ağız tadıyla, huzurla, bolluk ve bereketle geçecek harika bir yıl diliyorum.
Sevgiyle ve muhabbetle…

Yeni yılda yeni biri olmayı deneyecekler bu linkleri mutlaka incelemeli:

http://abolisyonistveganhareket.org/
https://www.facebook.com/fikirsahibidamaklar
http://bugday.org/
http://zumbara.com
http://esyakutuphanesi.com


Adalar Sokak Festivali 1-6 Eylül 2015

İstanbul Adaları’nın kentsel, çevresel, ekolojik ve kültürel değerlerinin korunmasına dikkat çekmek, adaları sanatla donatmak, çeşitli etkinliklerde buluşup tanışmak, hep birlikte barış içinde yaşamaya devam etmek, kalıcı sanat eserleri bırakmak gibi dileklerle her yıl 01 – 06 Eylül tarihleri arasında Adalarda yapılmak üzere ‘’Adalar Sokak Festivali’’ adı altında geniş çaplı bir etkinlik oluşturulmuş.

festival logo

Bütün etkinliklerin ada sokaklarında, meydanlarında birbirini dinleyerek, izleyerek, birlikte üreterek, eğlenerek yapılması planlanmış. Festivale katılan, destek veren bütün sanatçılar, gruplar, uzmanlar gönüllülük temelinde performans, atölye ve gösteriler yapacaklar. Festivali düzenleyenlerin dileği, bu festivalin bir başlangıç olması ve güzelliklerin çoğalarak devam etmesi.

Doğal haliyle geçmişten yakın zamana kadar “yavaş bölge” statüsünde olan Adalar; kaçak yapılaşma, hatalı turizm politikaları, motorlu ve akülü araçlardaki denetimsiz artış, kontrolsüz biçimde çoğalan bisikletler, faytonların ıslahı için yetkililerin yeterince çaba harcamamaları, plansız imar tehlikesi gibi problemler nedeniyle hızlı bir şekilde yapısal bozulma yaşamakta ve kültürel, tarihsel, ekolojik değerlerini hızla yitiriyor. Festival süresince sanatçılar, uzmanlar, bilim adamları (mimarlar, botanikçiler, sanat tarihçileri, arkeologlar ve deniz bilimciler) çalışmaları, performansları veya söyleşileriyle yer alacaklar. Katılımcılar Adaların sorunlarına dikkat çekerken, çözüm, iyileştirme ve güzelleştirme için somut önerilerin ortaya çıkartılmasında destekleyici olacaklar.

ada dusu mektuplar

Festivalin en keyifli etkinliklerinden biri de Ada Düşü Mektup Projesi; katılımcılardan beklenen, bu mektupların el yazısı ile hazırlanmış, Ada Düşü temasıyla yazılmış, pullu ve postaneden gönderilmiş olmaları. Mektuplarda herhangi bir sınırlama yok. Yayımlanacak ve sergilenecek mektuplara Festival Komitesi karar verecek. Sergilerin bitiminde tüm mektuplar, taleplere göre ilgili bir kuruma araştırmalarda kullanmak üzere bağışlanacak. Ada Düşü mektupları, Selin Sason tarafından toplanacak. Mektuplar için adres: Plumon Art of Writing Çınar Cad. N0: 79 PK: 34970 Büyükada / Adalar – İstanbul

Festivalde Fotoğraf konusu ‘’Adalarda Çirkin Kadrajlar’’ olarak belirlenmiş. Fotoğrafmetre; Fotoğraf, Film ve Gezi Derneği Fotoğraf Sanatçıları Temmuz ayından bu yana tüm Adalarda belirlenen tema doğrultusunda çalışıyorlar. Sanatçıların fotoğrafları Heybeliada’da sergilenecek.

Festival alanları, çok sayıda etkinliğin yer aldığı ajanda ve sanatçılar hakkında detayları öğrenmek isterseniz BURAYA tıklayınız.
Adalar Sokak Festivali Facebook Sayfası
Adalar Sokak Festivali Web Sayfası

Adalar Sokak Festivali’nin tam programı; Adalar özelinde gün gün ve saat saat akışla pdf olarak ADALAR SOKAK FESTİVALİ _ TÜM PROGRAM

Festival komitesi: Necdet Kutlucan, Sevgi Çekiç, Serap Borucu, Fatma Bozkurt, Okan Sönmez, Yıldız Negma Çokcoşkun, Hıdır Ovaçin
Proje Ortağı: Burgazadası Kültür ve Kalkınma Derneği.


#2015 Yeni Bir Yıla Daha Merhaba

bebek

Onurumuzla, sahip olduklarımıza şükrederek, anlamsız hırslardan arınarak, bebekler gibi kibirsizce, her sabah daha yenilenerek, az tüketip çok türeteceğimiz, barış içinde “bir orman gibi hür ve kardeşcesine” yaşayacağımız; ruhlarımızın hep genç kalacağı, daha bereketli, daha huzurlu, daha adil ve çok daha güzel bir yıl olsun.
Uygulamaya çalışın:
-Her fırsatı değerlendirip kahkaha atın, gülmenin iyileştirici etkisinden yararlanın. Yeri geldiğinde egoist olun.
-Kendinizi sevin, değer verin ve önemseyin. Hepimiz tek ve biricikiz, bizden bir tane daha yok. İnanmıyorsanız parmak iziniz ve retinanız size kanıtlayacaktır.
-Halinizden şikayet etmeyin. Mutsuzlukları görev edinmek yerine, yaşadığınız her an’a şükredin.
-Çok kızgın ve sinirli olduğunuz zamanlarda bile gülümsemeye çalışın.
-Affedin, kolay değil biliyorum, ama deneyin mutlaka.
-İhtiyacı olan herkese yardım etmeye çalışın, yardım sadece parasal değildir.
-Sokakta rastladığınız hayvanların başını okşayın, sevilmeye de ihtiyaçları var unutmayın.
-Gerektiğinden fazla tüketmemeye çalışın; sistem yerine ruhunuzu besleyin.
-Tüketeceklerinizi alırken çevreye zarar vermeyenleri seçmeye çalışın, ambalajlı ürünlerden vazgeçin, olabildiğince az çöp üretmeyi deneyin.

Bu linkleri de mutlaka inceleyin

http://uyanmasaati.com/
http://zumbara.com
http://esyakutuphanesi.com
http://bugday.org/
http://www.fikirsahibidamaklar.org/
http://tema.org.tr/
http://abolisyonistveganhareket.org/


Sayfalar:123456